LİSELİLER NE DİYORLAR

ABONE OL
18:11 - 01/10/2020 18:11
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

LİSELİLER NE DİYORLAR

“Şu anda yol ayrımındayız. Açıklanan baskı ya böyle devam edecek ya da bir şeyler değişecek.” diyorlar liseliler. 

Başkaldırılarını okul müdürü Hikmet Konar’a karşı başlattılar liseliler İstanbul Erkek Lisesi’nde. Sevdikleri bir öğretmenlerinin sürgün edilmesini bardağı taşıran son damla olarak değerlendirdiler. Okulla özdeşleşen etkinliklerin yokuşa sürülmeleriyle zaten bir birikmişlik de varmış okulda. Bu sürgün bu birikmişliğin üstüne üstlük olmuş.

Tepkilerini konuşma yapan okul müdürüne sırtlarını dönerek gösterdiler. 80 (Seksen) den fazla lise destek verdi İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerine.

Su akmaya başladı. Akan suyun yolunu bulacağını da biliriz biz. Bu su, yatağına varana dek akacak. Yani; “Bugün yarına çıkacak, yarın bugünü yıkacak!”

İsmet Yılmaz; eğitim konusunda ne kadar donanımlıdır, bilinmez. Bilinmez ama; Türkiye Cumhuriyeti’nin görevdeki Millî Eğitim Bakanı odur. Zat-ı muhterem(!) yumurtladı da zaten. Bakanlığın adını değiştirecekmiş. Maarif Bakanlığı (Vekâleti) yapacakmış bakanlığın adını. Liselilerin bu başkaldırısını “geleneklerimize ve değerlerimize uygun değildir” diye değerlendirmiş. Sonra da eklemiş: “Birileri liselileri kaşıyorlar.”

Hadi gel; “Caaart! Kaba kâğıt!” deme de dur!

Liseliler hemen tıkmışlar lafı ağzına bu zat-ı muhteremin: “Bizi birey olarak görmüyorlar. Bu başkaldırının arkasında bile birilerini arıyorlar. AKP siz bir Türkiye’yi getiremiyorlar gözlerinin önüne. Biz; hem ülkemizde hem de dünyada birçok değişime tanıklık eden bir kuşağız. Siyahla beyazın yanında grinin olduğunu da biliyoruz biz. Özgürlüklerimizin hakkımız olduklarını biliyoruz ve onları istiyoruz.”

Karma eğitime son vermek isteyen zihniyetin ülkeyi nereye taşımak istediğinin de farkındalar bu liseliler. Sorgulamayan, salt itaat eden bir kuşak olmayı reddiyorlar.

Oyuncak toplamalarına izin vermeyen, tiyatro kolunun etkinliklerini kısıtlayan ya da yasaklayan, okul orkestralarının çalışmalarına son veren okul yönetimlerinin dinî vakıfların standlarına neden izin verdiklerinin, okulla hiçbir ilişkisi olmadığı halde okullarda söz sahibi kimilerinin neden oralarda boy gösterdiklerinin, okula konuşmacı olarak çağrılan karşıt görüşlü konuşmacılara neden izin verilmediğinin da farkında ve bilincinde bu liselililer.

Bu liselilerden dindar gençlik de, kindar gençlik de çıkmaz. Badem be bunun farkında ve bilincinde. Zaten bu nedenle de “yandı gülüm keten helva”.

İşin kötüsü bu liselileri velileri de destekliyorlar. “Çocuklarımızı yolundayız!” diyesilermiş onlar da.

Bunların hesaplarından biri de 1 500 000 imamhatipliydi anımsarsanız. Bu dağa pek güveniyorlardı.

O dağa da kar yağmışa benziyor. Gelecek korkusu yaşayan iki İmamhatip Lisesi de bu liselilerle destek vermiş ve bildiriye basmışlar imzalarını.
Son derece düşündürücü olan bir şey de liselelilerin yurtdışına kaçışlarıdır. Eğitim alanında yaşanan, yaşatılan bunca belirsizlik ve güvensizlikten sonra küçümsenmeyecek bir sayı öğrenimine yurtdışında devam etme kararı alarak çareyi yurtdışında aramaya başlamış ki; bu, kanımızca son derece vahimdir. 

Birinci görevi Türk bağımsızlığını ve Türk Cumhuriyeti’ni savunmak ve korumak olan, rejimin ve devrimlerin sahibi ve bekçisi olan gençlik bu kifayetsiz muktedirler yüzünden kaçıyorlar ülkeden.

Ülkeyi bu kifayetsiz muktedirlerden kurtarmak bir yurtseverlik görevidir.

Bu görev hepimizindir. Liselilere destek vermek de.

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.