KUZEY KÜRDİSTAN BİRLİK VE ÇÖZÜM KONFERANSI

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DTK (Demokratik Toplum Konferansı), Diyarbakır’da 15 – 16 Haziran 2013 tarihlerinde gerçekleştirdiği adını başlığa aldığım bir konferans düzenledi ve 17 Haziran 2013 günü konferans bir sonuç bildirgesi yayınladı.
Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı’nın sonuç bildirgesini Türkçe okudu Eşbaşkan Aysel Tuğluk. ”Kürdistan’ın tüm renklerin buluşmasıyla, iki günlük yoğun tartışma ve değerlendirmeler ışığında elde ettiğimiz sonuçları, tüm Kürdistan ve dünya halkları ile paylaşıyoruz” diyor Tuğluk. Kürtçesini Azadi İnisiyatifi Koordinatörü Adem Özcaner okudu. Dili bilmediğim için okunanları da anlamadım doğaldır ki! Ama; o da Sayın Tuğluk’un okuduğu metni okumuştur kesinlikle.
Tuğluk’a göre; Konferans tarihi kararlara ulaşmış.
”Türkiye Cumhuriyeti, resmi kurucu ideolojisiyle tekçi ulus-devlet anlayışının en ağır örneğini yaşatmıştır. Kuzey Kürdistan’da Kürt halkı ve Kürdistani tüm toplulukları baskı ve sömürüyle yok etmeye-göç etmeye ve Türklük içinde eritmeye zorlamakla kalmayıp, Anadolu’daki farklılıklara da yaşam hakkı tanımamıştır. Bu bağlamda, Asuri-Süryani, Ermeni, Laz, Gürcü, Alevi, Hristiyan, Musevi, Arap, Çerkez, Türkmen, Mıhallemi, Ezidi, Romanlar gibi halklar ve kültürler ile İslami grup, cemaatler ve özellikle kadınlar inanılmaz bir baskı ve yıldırma mekanizmasının mağdurları olmuştur” diyor. Gel de; ”Böl, parçala, yönet!” özdeyişini anımsama.
Ona göre PKK, ”Serhildanlar geleneğinin” öncülüğünü yapıyormuş.
”Barış ve özgürlük özlemi içinde, Kürdistani kimliklerin katılımıyla toplanan konferansımız, Kürdistan ve tüm bölgenin özgür geleceği için anlamlı bir adım atmış ve tarihi kararlara ulaşmıştır.” diyen Tuğluk, konferansta alınan kararları şu şekilde sıraladı:
– Sayın Abdullah Öcalan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için tarihi bir fırsat yaratmıştır. Kürt hareketi sorunun barışçıl ve demokratik çözümü için samimi ve ciddi adımlar atmıştır. Konferansımız hükümetin aynı ciddiyetle ve samimiyetle adımlar atması gerektiğini ifade etmiştir.
– Delegasyonumuz, bu aşamada, hükümetin hala kullanmakta olduğu dil ve üslup, yeni karakol yapımları, koruculuğa yeni kadroların açılması ve askeri hareketlilik gibi uygulamalardan kaygı duymaktadır. Kamuoyunda güven yitimine ve samimiyetin sorgulanmasına yol açan bu uygulamaların derhal sonlandırılması çağrısında bulunur. Konferansımız, bu bağlamda, müzakere sürecini sağlıklı ve güvenli bir biçimde sürdürülmesi için demokratik çözüm sürecinin başat aktörü Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep eder.
Ellerini verdiler, kurtarsınlar bakalım kollarını.
– Kürdistan halkları kendi tercihleriyle statülerini (özerklik-federasyon-bağımsızlık gibi) belirleme hakkına sahip olduğunu, Kürdistan halklarının kendi kaderini tayin hakkının sadece Kürdistan halkının kararına ve onayına bırakılması konferansımızda ortaklaşılan bir ilkedir. Konferansımız Kürdistan’ın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğini karar altına almıştır.
Kuzey Kürdistan Bağımsız Devleti’nin satır arasında dışa vurumudur bu açıklama.
– Delegasyonumuz, çağdaş demokratik bir anayasa yapılmasını talep eder. Kürdistan halklarının kendi kimliği ile örgütlenme özgürlüğü, anadilde eğitim ve Kürtçenin resmi dil olarak kabulü, anayasal güvence altına alınmalıdır.
Bağımsız bir Kürdistan’da resmî dilin Kürtçe olmasını istemek şaşırtmamalı kimseyi.
– Yoksulluk, göç, işsizlik, ekolojik tahribat gibi devasa toplumsal sorunlar, Kürdistan’da tüm yoğunluğuyla yaşanmaktadır. İçerisinde siyasetin-sivil toplum örgütlerinin-yerel yönetimlerin ve farklı grupların da olduğu bir mekanizma kurularak, kamu kaynaklarının pozitif ayrımcılık ilkesi temelinde Kürdistan’a aktarılmasının sağlanması gerektiğini önemle vurgular.
”Toplayın tasınızı tarağınızı ve ülkemizi ter kedin!” mi demek istiyor Sayın Tuğluk?
– Konferansımız Kürdistan’ın geleceğinin inşasında gençliğe olan inancını ifade eder ve iradesini önemser.
– Başta hasta ve çocuk tutsaklar olmak üzere cezaevlerindeki tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Onu ben de istiyorum.
– Faili meçhullerin aydınlatılması ve toplu mezarların ortaya çıkarılması için devlet sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Hem de hiç zaman yitirilmeden…
– Konferansımız 21’inci yüzyılın en temel sorunlarından birisinin cins çelişkisi olduğu tespitinden hareketle, toplumsallığın en dinamik parçası ve kurucu aktörü olan kadının durumunun toplumdan ayrı ele alınamayacağına dikkat çeker. Kadına yönelik her tür müdahale aynı zamanda topluma yapılan bir müdahaledir. Konferansımız kadına yönelik her türlü saldırının karşısında olduğunu ilan eder. Kürt kadının Kürdistan mücadelesinde oynadığı rol tüm dünyaya örnek olacak şekildedir. Kadının, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde, özgün ve özerk yapısıyla, karşı cinsle eşit boyutta toplumsallığın her kademesine eşit katılma kararlılığını benimser.
Bu açıklama, kadın sorununun evrensel bir sorun olduğunun altını çizen, ona vurgu yapan bir açıklamadır. Altına kim atmaz imzasını?
– Kürdistan coğrafyasında yaşayan Ermeni, Asuri-Süryani, Arap, Mıhallemi ve Türkmen gibi birçok halk ile Müslüman, Hristiyan, Musevi, Ezidi ve Aleviler gibi inanç grupları hem devletin politikaları nedeniyle hem de bu politikaların yol açtığı yanlış bilinç nedeniyle önemli zorluklar yaşamaktadır. Öncelikle tüm bu geçmişle yüzleşerek, yeni, eşit bir yaşam kurmak gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle kimliklerin özgürce ve inançları doğrultusunda yaşayabilmeleri ve gereken koşulların sağlanması için Konferansımız etkin çaba içinde olacaktır. Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı 20’nci yüzyıl boyunca tekleştirici politikalar nedeniyle kendi topraklarından kopmuş tüm kesimleri geri dönmeye çağırır.
Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu dışında kalanların yaşam koşulları daha mı farklı ki?
– Konferansımız, Rojava parçasında kendi özgücüyle ve kendi özgün siyasetiyle gerçekleşen halk devriminin yanında olduğunu belirtir. Kürt Yüksek Konseyi şahsında, birliğini ve ittifakını büyük ölçüde sağlamasını önemli görür. Rojava’da elde edilen kazanımların her Kürdistanlı tarafından korunması gerektiğine işaret eder. Diktatörlük rejimi ve Suriye muhalefetinde yer alan kimi çeteci grupların Rojava’ya yönelik tüm saldırılarını kınar. Konferansımız Rojava’nın, sınır kapılarının açık tutularak tüm Kürdistanlıların Rojava’ya yardım yapması çağrısında bulunur. Uluslararası camiayı Suriye ile ilgili mekanizmalara Rojava Kürdistanı’nı resmi olarak dahil etmesini talep eder.
Rojava; Suriye’nin Türkiye sınırında olan bölgesinin adıdır.
– Ulusal Konferansın toplanmasının yaşamsal önemde olduğunu ifade eden konferansımız, Kuzey Kürdistan Konferansı olarak bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceği iradesini beyan eder. Irak Cumhurbaşkanı Sayın Celal Talabani, Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı Sayın Mesut Barzani, KCK Başkanlık Konseyi ve tüm diğer Kürdistani güçleri, Ulusal Konferansın bir an önce toplanması için girişimde bulunmaya çağırır.
– Konferans delegasyonu, Kürdistan davasına katkı sunmuş her siyasi şahsiyet ve yapının emeğine saygı ve minnetle yaklaşır.
Bu açıklama benim aklıma NATO’nun İtalya’daki komutanlığının duvarındaki Kürdistan haritasını getirdi. Ya sizin?
– Konferansımız BM (Birleşmiş Milletler), İKÖ (İslam Konferansı Örgütü), AB (Avrupa Birliği) ve dünya halklarını Kürdistan halkının adalet, özgürlük, eşitlik için verdiği mücadelesine karşı sorumlu davranmaya davet eder.
Onlar bu sorumluluklarının fazlasıyla bilincindeler zaten. Onlara ABD (Amerika Birleşik Devletleri) yi eklemek aklına mı gelmedi, yoksa onu bilerek mi listeye almadı? Ne dersiniz?
– Konferansımız tüm uluslararası örgüt ve devletlerden PKK’nin terör listesinden çıkarılmasını talep eder.
”Emriniz olur!” ya da ”Emret Başbakanım!” mı diyelim?
– Konferans delegasyonu Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı’nın iradesini temsil edecek ”Birlik ve Çözüm Komitesi” oluşturma kararı vermiştir. Bu mekanizma, yeni katılımlara açık bir şekilde konferansın aldığı tüm kararları takip etme, uygulama ve ihtiyaç duyduğu alanlarda komisyonlar kurma ve daha sonraki dönemlerde Konferansı yeniden toplama iradesine sahiptir. Bu komite demokratik müzakere sürecinin etkili organı olma misyonuyla çalışmalarını yürütür.
– Konferansımız; Türkiye halklarını, Konferansımızda açığa çıkan iradeyi tanımaya, esas almaya ve Türkiye Cumhuriyeti devletine Kürt halkının haklarını tanıması için baskı kurmaya çağırır. Aynı zamanda Konferansımız demokratik ve meşru mücadelesini destekler.
Amaç; bir arada, aynı devlette, aynı bayrak altında ve bir ulus olarak birlikte yaşamak mıdır? Bu bildirgeden sizin çıkardığınız sonucu çok merak ediyorum, inanın!
Diktatör; dün İstanbul – Kazlıçeşme’de soruyordu toplama kalabalığa:
”Ne demiştik? Tek millet, tek bayrak, tek devlet!” değil mi?
”Atma Recep! Din kardeşiyiz. Mi yiz?

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.