KUTSAL İTTİFAK

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

2011 Eylül başlarında yazdığım SIRA FENERBAHÇE’DE başlıklı yazımı bir okurumuz bana göndererek: ”Bugün yazmış gibi yazınızı tekrar okudum. Tespitleriniz ne kadar doğruymuş. Değişen bir şey yok ama Fenerbahçe’yi yine de bitiremediler.” Diye eklemiş.
Gerçekten, Türkiye’de her alanda ABD güdümlü Vaiz-Cemaat ittifakı kendileri gibi olmayan, kendi çıkarlarına biat etmeyen kurum ve kuruluşları her yolu deneyerek bertaraf etme konusunda epey yol katettiler.
Amerikan İslam’ının uygulayıcıları tarikatlar; TBMM’ne, medyaya, sendikalara, holdinglere, yargıya, spor kulüplerine, okullara ve tüm devlet kurumlarına AKP iktidarından çok öncesinde yerleştirildiler.

Diyanet İşleri Başkanlığı, İmam Hatip Okulları, Cemaat Medyası, Yeşil Sermaye arka bahçeleri ve parasal destek odaklarıydı.
Sadece TSK’ ye, Yüksek Yargıya, gerçek sendikalara ve Fenerbahçe’ye sızamamışlardı.
O nedenle 2002 Yılına kadar bekleyip AKP’yi iktidara getirdiler.
Şimdi Yürütme, yani AKP iktidarı hem yasamayı, hem yargıyı hem de TSK’yi ele geçirerek yeni rejime, yani Amerikan İslamı düzenine set olacak engelleri ortadan kaldırarak son noktayı koyabilmek için çalınacak düdüğü bekleme dönemine girdi.
Diğer hedef Fenerbahçe’ye hükmedebilmek için kendilerine yakın Fenerbahçelilerin işbirliği ile girişimlerde bulundu.
O girişimi Eylül yazımda şöyle belirtmiştim:
”Türkiye’de tüm devlet kurumları, meclis çoğunluğu, emniyet, yargı, medya, üniversiteler son olarak en korktukları TSK’yi ılımlı Amerikan İslam’ının potasına yerleştiren vaiz-cemaat işbirlikçilerinin şimdiki hedefi Fenerbahçe.
AKP’ye karşı Mehmet Ağar liderliğindeki DP ile Erkan Mumcu liderliğindeki ANAP birlikte seçime katılma kararıyla listelerinin YSK’na verilmesinin son gününde Mehmet Ağar’ın telefonuyla YSK’nın kapısından dönülmesinin arkasında Fetullah Gülen’in olduğu biliniyor.”
Seul Olimpiyatlarında cemaat müridi Hakan Şükür’ün kadroya girme yolunun toplu cami namazlarından geçmesi, takım kadrosunun Hakan Şükür’ün istediği şekilde kurulması o dönem gazetelerinde de vurgulanmıştı. ”
O ulusal takımın teknik direktörü Şenol Güneş’ti.
”Daha sonraları Ulusal Takımın teknik direktörlüğüne getirilen Ersun Yenal, kadrodan Hakan Şükür’ü çıkarınca Haluk Ulusoy Federasyonu döneminde sözleşmesi feshedilerek, yerine Fatih Terim’in getirilmesi cemaatin sporda ne denli söz sahibi olduğunu gözler önüne sermişti. ”
(Daha geniş bilgi edinmek isteyenler Fatih Terim hakkında Yalçın Küçük’ün yazılarına bakabilirler)
Galatasaray’ın takas karşılığı yeni stadı, sanki başbakanın bir sadakası gibi sunulması onurlu Galatasaray taraftarının haklı tepkisi ile başbakan ıslıklandı. Başbakanın öfke ve tehditleri karşısında dik duruş sergileyemeyen Adnan Polat kendi taraftarını eleştirmesine rağmen kendisini kapı önünde buldu.
” Saraçoğlu Stadında Fenerbahçe Taraftarının bir bayram kutlamasında AKP’ye laiklik tepkisi unutulmamıştı.
Fenerbahçe harcanacaktı.”
İhbarı Trabzon eski AKP milletvekili Kemal Göktaş yaptı.
Normal yargı yerine cemaatin Özel Yetkili Mahkemeleri devreye sokuldu.
Terör ve silahlı yasadışı örgütlerin yargılandığı Özel Yetkili F TİPİ)mahkemelerde spor suçları da yargılanacaktı. Ne olur, ne olmaz hukuka bağlı bir savcı, yargıç çıkar her şeyi berbat edebilirdi. Rastlantıya bırakılmazdı. Bırakılmadı da.
Gözaltılar başlatıldı. Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon, Sivas kulüplerinde arama yapıldı.
Aziz Yıldırım, Mecnun Odyakmaz, Tayfur Havutçu, Sabri Şener, Ömer Ülkü gözaltına alındı.
Galatasaray o yıl lig üç ay daha sürse küme düşebilecek durumda olduğu için dokunulmadı.
Sonra yandaş, sırdaş, korkak medya devreye sokuldu.
Hele ABD-CIA-Cemaat destekli The Taraf, azılı Cumhuriyet ve Atatürk kindarları özellikle de İspinoz kuşu Baransu, Eser Karakaş, Altan Biraderler, yanlarına tescilli Fenerbahçe düşmanı Fatih Altaylı’yı da alarak Tutuklu Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’ye hayâsızca belden aşağı vurmaya başladılar.
(Bu arada kaşarlanmış spor etiğini tahriple görevli ve Aziz Yıldırım’a kuyruk acısı olan Erman-Ahmet ikilisini adam yerine koymamak gerek.)
Yeni Federasyon Başkanı aslında Fenerbahçe’nin gelecekte cemaate uyumlu başkanı olarak düşünülmüştü.
Yeni Federasyon ” Fenerbahçe Şampiyonlar Ligine katılacak.” Açıklaması kimilerinin kimyasını bozmaya yetti. Seçimlerden önce Trabzon’un ”AKP’ye oy yok !” resti başbakanın içeriği belli olmayan sözü ile her şey değişti. AKP, Trabzon’da oylarını artırdı. Seçimlerden sonra meyveler toplanmaya başlandı. Sadri Şener soruşturmalardan kurtarıldı ve Trabzon apar topar Şampiyonlar Ligine gönderildi.
Bu arada hukuka, insanlığa, spor ahlakına aykırı neler varsa yapıldı.
Galatasaray’a hoppadak kulüp başkanlığına getirilen Ünal Aysal, ara rejimlerin muhbir kışkırtıcı rolüne soyunması Galatasaray-Fenerbahçe ezeli rakip ama ezeli dostluğuna leke sürmüştür.
Bursa’yı savaş alanına çeviren taraftarları nedeniyle Bursaspor’a verilen 5 maçlık saha kapatma kararı itiraza rağmen Tahkim Kurulunca ceza onandı. Devreye Derviş Mehmet’in torunu devreye girer.
Yargıya gitmek bile yasada yokken, yeni TFF tarafından cezaları kaldırıldı.
Fenerbahçe, elindeki dünya çapındaki oyuncularını satmak zorunda bırakıldı. (Santos, Lugano, Niang, Emenike)
Bütün bunlara rağmen Fenerbahçe taraftarı ile oyuncuları ile yöneticileri ile dünyada görülmeyecek bir kenetlenmeyi başardılar.
Yandaş, karşıt, kindar ve korkak medya her maç öncesi akıl almaz insanlık dışı yalan haberlerle moralleri bozmak, birlikteliği, kenetlenmeyi kırmak için elinden geleni yaptılar.
Yargı kararı olmadan hem Fenerbahçe’yi hem de Aziz Yıldırım’ı mahkûm ettiler.
Ama ne Aziz Yıldırım, ne yönetim, ne taraftar her güçlüğe her türlü baskıya, polis gazına, copuna rağmen davalarına, başkanlarına, takımlarına onurlarına sahip çıktılar.
Yine son maçı rastlatırlara bırakmadılar.
Fatih Terim’in cezası aniden ertelendi.
Fenerbahçe son maçta Denizli’de kaybedilen şampiyonluğun tekrarını dün Şükrü Saraçoğlu Stadında yaşadı. Tükenen Galatasaray’a beraberlik yetiyordu. Küçük bir faulde dahi yerlere uzanan dakikalarca yerlerde kıvranıp soluklanınca, oyunu soğutunca dışarı çıkarılınca birdenbire dirilip sahaya koşan Galatasaray oyuncularına seyirci kalan ve düdüğünü hep Fenerbahçe aleyhine çalan hakem Avrupa’da maç yöneten hakem değildi. Herhalde O’da ”Burası Türkiye!” Tekerlemesine uymak zorunda bırakmışlardı.
Asıl şampiyonluk için Trabzon düşünülmüştü ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
Ve Galatasaray beraberlik sonucu şampiyon ilan edildi.
Her şeye rağmen kutlamak gerekir.
Ama bazı gerçekleri de vurgulamak zorunludur.
Sayın Aysal, GS- Ankaragücü maçını anımsar mı? Hani GS ancak 8-0 kazanarak şampiyon olduğu maçı. İçine sindiriyorsa diyecek şey yok. Üstelik Ankaragücü kalecisinin şike yaptıklarını itiraf ettiğini de unutmamıştır.
Beşiktaş’ın şampiyonluğu gasp edilmişti, unuttunuz mu?
Yıllardır Türkiye Kupası senin, şampiyonluk benim kırışmasını unutmamışınızdır. Kupayı alıp şaibeli Federasyon başkanının babasına götürülmeleri uzayda değil Türkiye’de yaşandı.
Beşiktaş-Rize maçı sonucu Bursa’nın eli böğründe kalmasını anımsar mısınız? Kan davasına dönüşen bu olay her sene taşlı-sopalı-bıçaklı gösterilerle anılıyor.
Trabzon’da kasıtlı ölümcül tekmeleri es geçen hakemle, bu gaddarlıkları gülerek seyreden Sadri Şener, hızını alamayıp Semih’i yumruklamaya koşarken, başına yağan çakmak bozuk para ile yerlere serilen Fenerbahçe oyuncularına ”Başlarına sanki bomba düşmüş gibi” saldırıyı mazur gösteren Şenol Güneş hırsının esiri olmuştu.
Galatasaray’ın Arena’da tavır koyan GS taraftarı ve Tüm sosyal konularda tavır koyan Beşiktaş’ın markalaşmış Çarşı taraftarı saygı duyulacak taraftardırlar. Sorun ne spor kulüpleridir, ne sporcuları ne de taraftarlarıdır.
Dün bir kısım Fenerbahçe taraftarının başvurdukları şiddet içerikli hareketler ve saldırılar asla onaylanamaz. O şiddeti seçenler asla Fenerbahçeli olamazlar.
Onlar, on aydır bilinçli, kararlı tavır koyan taraftarların özverili tavırlarını yok etmek isteyen kışkırtıcılardır.
Onları kınıyoruz.
Ama diğer yanda, yanlı, yandaş, korkak medyanın insaf sınırlarını aşan kışkırtmaları, sorumsuz yöneticilerin ölçüsüz hırslarının tavırları bu durumu isteyerek yaratmışlardır.
Diğer yanda Fenerbahçe futbolcularını, yöneticilerini, özverili gerçek taraftarı kutlamak gerekir.
Tüm olumsuzluklara, tüm haksızlıklara, çirkinliklerine rağmen şampiyonluğa ortak olmak, kupada finale kalmak küçümsenemeyecek başarıdır.
Keşke böylesine inanmış, kararlı tavır, ülkemizin bağımsızlığı için, cemaatlere, işbirlikçilere, gericilere karşı da konabilse.
Keşke bu güçler takım farkı gözetilmeden Türkiye için tek vücut olabilseler.
Vurmadan, kırmadan.
Bir orman gibi kardeşçesine.
Bu özlem bizim…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.