KURULUŞ AYARLARI

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KURULUŞ AYARLARI

Türkiye’nin içinde bulunduğu bu bunalımdan kurtulmasının yolunun “kuruluş ayarları”na dönmek olduğunu söylüyoruz ya son günlerde, önce bu ayarların neler olduklarına bir bakalım ve bir değerlendirme yapalım birlikte.
Bunlar; sırasıyla şunlardır:

CUMHURİYETÇİLİK: Cumhuriyeti kuranlar; “cumhuriyetçilik”ten demokratlığı ve egemenliğin kayıtsız/koşulsuz halka ait olduğundan hareketle cumhuriyetçidirler. Demokrattırlar. Ülkenin yönetim biçiminin çok partili, katılımcı, parlamenter demokrasi olmasına karar vermişlerdir. Bu sistemde seçme ve seçilme yurttaşlık hakkıdır. 17 Eylül 2017 itibariyle yurdumuzda bu anlamda bir “cumhuriyetçilk”ten söz etmek olanaksızdır. Yönetim biçimi 17 Nisan 2017’dan bu yana, tek adam yönetimi anlamına gelen otokrasidir artık.
Bu nedenle kuruluş ayarlarının birincisi olan “cumhuriyet”i bu tek adamın elinden almak yurttaşlık, yurtseverlik görevidir.

MİLLİYETÇİLİK: Önce; şu açıklamayı yapmak ve açıklamanın altını en koyu çizgiyle çizmek zorunluluktur. Sözü edilen milliyetçilik ırkçılık olarak anlaşılmamalıdır. Sözü edilen milliyetçilik; ulusal sınırlar içinde, yurdumuza yurttaşlık bağıyla bağlı tüm yurttaşlarımızı; etnik aidiyetine, dinine, mezhebine, anadiline bakılmaksızın tüm yurttaşlarımızı kapsar. Onların yurttaşlık ve insanlık haklarının dokunulmazlığını kabul etmektir bu ayarı kuruluşun. Ülkeyi yönetenler; yaptıkları açıklamalar ve uygulamalarıyla yurttaşlarımızı, ortadan -bizden olanlar, bizden olmayanlar- olarak bölmüşlerdir.
Bu nedenle bu ayarların ikincisi olan “milliyetçilik” yeniden işletilmelidir.

HALKÇILIK: Türkiye halkını oluşturan bireylerin bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeş oldukları anlamına gelir kuruluş ayarlarındaki “halkçılık”. Halkımızın her bireyinin geçimini sağlayacak ve onu rahat yaşatacak bir işi, sofrasında beslenmesi için gerekli aşı, başının üstünde bir damının olduğu, sosyal güvenlik konusunda tek sorun yaşamadığı bir Türkiye anlamına gelen “halkçılık” ayarını da bozdular ülkeyi yönetenler. Halkımıza bu güveni kazandırabilmek kuruluşun bu ayarına dönmekle olanaklıdır.

DEVLETÇİLİK: Devlet; yurttaşının sorunlarına en doğru, en çabuk çözümleri üretmek için vardır. Bunların yönetiminde devlet; bu görev ve sorumluluktan fersah fersah uzaklaşmış, uzaklaştırılmıştır. Devletin başta olmadığı ülkede kuzgunlar leştedirler. Yurttaş; bu kuzgunların, bu enegereklerin, bu çıyanların pençe, gaga, zehir ve yırtıcı dişlerinden bir an önce kurtarılmalıdır. Bu görev devletindir. Devlet bu görevini özel kurum ve kişilere devredemez. Bu ayarı da bozulmuştur cumhuriyetin. Onu düzeltmek de bizim, yurtseverlerin görevimizdir.

LAİKLİK: Bu ayar; cumhuriyetçiliğin, demokratlığın olmazsa olmazıdır. Bu ayar bozulduğunda ne cumhuriyet kalır ortada ne demokrasi.
“Devlet; dinle birleştiği zaman, dinin kalıbına girer. Bundan bireyin kişiliğini, özelliklerini silen tanrısal devlet, despotizm doğar. Dinin devletle özdeşleşmesi ölümcül sonuçlar yaratır.” diyor Hegel.
Ülkemizde din; devlet anlayışının belirleyicisi oldu bunların elinde. Ülkeyi ayetlerle, hadislerle, diyanetin fetvalarıyla yönetiyorlar. Despotizm de var, despot da artık. Tek adamın ağzından çıkanı yasa sayan bir anlayış yönetiyor Türkiye Cumhuriyeti’ni. Bu sonuç, gerçekten ölümcüldür.
Kuruluşun bu ayarına yeniden dönmek, inancım odur ki; ivedidir, önceliklidir.

DEVRİMCİLİK: Bakın Victor Hugo ne demiş?
“Yaşadığımız çağda gelecek çabuk geliyor. Neredeyse gelecek yarın değil, bugün başlıyor. Bugüne yarınları katmak gerekir.”
Nazım’ın şu dizeleri de aynı anlamdadırlar:
“Bugün yarına çıkar
Yarın bugünü yıkar
Ve bu
Durmadan
Akar
Akar
Akar”

Ülkeyi 15 asır önce konulan din kurallarıyla yönetmek isteyen bu orta çağ kalıntılarına verilecek en etkili ve doğru yanıt kuruluşun bu ayarını dünya durdukça işletmektir.
Devrimde devrimdir anlamı kuruluşun bu ayarının.
Katılır mısınız bana?
O halde hadi!
Bugünden tezi yok!
Hemen!

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.