”KÜRT SORUNU”

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye, yaklaşık otuz yıldır yoğun olarak vatanın bir bölgesinde ve zaman zaman her yerinde, yurtdışından da destek alan ve eylemli bir kalkışmayı tahrik etmeye çalışan bir örgütle mücadele etmektedir.
Bu kanlı ve trajik mücadelede binlerce asker, polis, memur, öğretmen, sade vatandaş şehit edildi; binlerce terörist de genç yaşta yaşamını yitirdi.
Onlar da bu toprağın çocukları.
Yiten yaşamların telafisi mümkün olabilir mi?
Terörün Türkiye’ye maliyeti kaç yüz milyar dolar, tam olarak bilinmiyor.
Bazıları bu maliyetin üç yüz milyar doları bulduğunu söylüyor.
Belki de çok daha fazlası anlamsız ve sonuçsuz bir dava uğruna yitip gitti.
Bu kaynakların, şayet ihmal edildiği iddia edilen bölgelerimizde kalkınmaya ayrılması mümkün olsaydı acaba şimdi nasıl bir tablo ile karşılaşırdık?
Türkiye’de yoğunluklu olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaşayan bu ülkenin insanları, Kürtler veya her kimse, bugün olduğu gibi geçmişte de Türkiye’nin milli bütünlüğüne karşı araçsallaştırılmıştır.
Onları kullanmak isteyenler çeşitli oyunlar tezgâhlamış, olmayan bir etnik ayrımcılığı tahrik ederek ülke içinde huzursuzluk yaratmış ve isyanlar çıkartmışlardır.
Kurtuluş Savaşımız öncesinde, sırasında ve sonrasında çeşitli zamanlarda çıkarılan isyanlarda hep malum emperyalist güçlerin parmağı olmuştur.
1984’te terör saldırılarına başlayan PKK, önce ülkede bir ”Kürt sorunu” olduğunu zihinlere yerleştirmeye çalışmış ve bunda başarılı olmuştur.
Hamburg’daki Alman Şarkiyat Enstitüsü’nün önceki başkanı Udo Steinbach sevinerek Türkiye’de ”Kürt sorununun” varlığı PKK sayesinde ortaya çıktı diye defalarca yazdı.
Yani ”Kürt sorunu” var olduğu için PKK ortaya çıkmadı, PKK, ”Kürt sorununun” varlığına inandırdı bazılarını.
”Kürt sorunu” diye farklıymış gibi gösterilen, Anadolu’nun dört bir yöresindeki vatandaşlarımızın da karşılaştığı iş, aş, eğitim sorunundan başka bir şey değildir.
Etnik anlam yüklemek işin aslını değiştirmiyor.
Sorun, onu çıkaranların iddia ettiği nitelikte olsaydı çoktan paramparça olurduk bence.
Ülkemizin insanları birlikte yaşama iradesine sahiptir.
”Kürt sorunu” diye yola çıkanlar, ”yurdun bir parçasını biz yalnız yönetelim, geri kalanının yönetimini de birlikte üstlenelim” diyen saçma sapan bir politika ve onun mucidi kanlı terör örgütünün oyununa geldiğini bilmelidir.
Dikkat ediniz, Kürt yoktur iddiasında değilim.
Kendisini Kürt olarak hisseden insana ne denebilir ki?
Hislerine karışamayız, kimliğine bir şey diyemeyiz.
Fakat o insan bizim insanımızdır; bu toprağın çocuğudur.
Kürt’ün sorunu her birimizin sorunudur; çözülmezse yüreğimizi sızlatır.
Türk, Kürt, her kim olursa olsun, aynı gemide yol alıyoruz.
Geçmiş ve yakın tarih tanıktır ki, etnik ayrışmadan sadece kan ve gözyaşı doğar.
Buna karşılık Cumhuriyetçilik herhangi bir fark gözetmeksizin tüm yurttaşları kucaklar; mevcut sorunlar da ancak bu çerçevede ortadan kaldırılabilir.
Sorunlar yok mudur? Tabii ki vardır.
Bunlar ülkemizin her yanında yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlardan ibarettir.
Fakat sorunu Cumhuriyet anlayışının dışında etnik farklılık bağlamında isimlendirme sadece bir teşhis hatası değil, aynı zamanda da çözümsüzlüğün ta kendisidir.
Yanlış teşhis yanlış adımlar da attırıyor.
Sorunu sadece kültür meselesi olarak görmek aslında bu trajediyi yaratanlara ödün vermek ve çözelim derken daha çok çözümsüzlüğe neden olmaktır.
Zaman, çözümsüzlüğün çözüm gibi ortaya dökülmesinin zamanı hiç değildir.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.