KÜRT AÇILIMI

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

”Kürt açılımı” hepimizi sevindiriyor. Kürt açılımına zeminini İslâmcılık anlayışının hazırladığı muhakkak. Yıllardan beri dış mihraklar ve onların içerideki uzantıları Kürt halkını istedikleri noktaya taşıyamadılar. Bu arada Kürt halkı da kendine güven veren güçlü bir iktidarla karşılaşmadı.

Ak Parti iktidarında az da olsa güven ortamı oluştu. AK Parti iktidarını oluşturanlar Milli Görüş geleneğinden geliyorlardı. Mili Görüş’ün lideri merhum Erbakan Doğu ve Güneydoğu halkından en çok oy alan lider olmuştur. Ancak Erbakan güçlü bir iktidar şansını yakalayamamıştı. Kürt halkı Müslümanlığı içselleştirmiş bir halk olarak Erbakan’a güvenmişlerdi. Yıllar sonra bu güveni Erdoğan’da da görmüş olacaklar ki, açılım konusunda oldukça hevesli görünüyorlar. Kürt halkını kışkırtmaya çalışan mihrakların çabaları Kürtlerin Müslümanlığını yok etmeye yetmedi.

Önümüzde güzel günler olacak gibi görünüyor. Hepimizin beklediği güzel günler. Osmanlı’da olduğu gibi kardeşçe kucaklaşılan güzel günler. Bu açılımın gerçekleşmemesi için gayret sarf edenler olacaktır. Aklıselimin galip gelmesi arzumuzdur.

Türk Eğitim Derneği’nde “Kürt Açılımı ve Barış Süreci” konulu bir seminer verildi (09.02.2013) İlgi ile izlenen semineri Bekir tank verdi. Bekir Tank barış sürecinde Müslüman kimliğinin önemini vurguladı. Bundan sonrasını Sayın Bekir Tank’tan dinleyelim:

“Ben Bekir Tank. Tarih doktoruyum, Viyana’da yaptım doktoramı. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde öğretim üyesiyim. Yakın Tarih okutuyorum.

Kürtlerle Türkler 1071’de Malazgirt’te buluştu ve Bizans’a karşı savaş verdi. Anadolu’yu birlikte yurt yaptılar. Türkler Müslüman olmadan önce Şamandı. Kürtler de Mecusi idi. Kürtler de Türkler de tevhid inancında buluştular.

1937 dersim direnişine kadar birliktelikleri hiç bozulmadı. Osmanlı İmparatorluğu’nda Kürdistan ve Ermenistan eyaletleri vardı, Osmanlı bu eyaletlerden rahatsızlık duymuyordu. Kürtler de Osmanlı’nın reayası olmaktan rahatsızlık duymuyorlardı. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda birlikte omuz omuza düşmana karşı birlikte saf tuttular.

1789 Fransız İhtilali’nden sonra bütün dünyada milletler milliyetleriyle tanışırken, Kürtler yapılan kışkırtmalara rağmen milliyetleriyle tanışmadılar, tanışmak istemediler. Onlar için milliyet önemli değildi, önemli olan tevhid idi.

Cumhuriyetten sonra Mustafa Kemal ipleri eline alınca işler biraz değişti. Mustafa Kemal’in yapısı demokrasiye uygun değildi. Milliyetçiliği ön plana çıkardı Mustafa Kemal. Türk milliyetçiliği kullanılmaya başlandı. Kürtler potansiyel tehlike olarak görülmeye başlandı. Şeyh Said isyanını çıkardılar. Bu bir provokasyondu.

1937 dersim direnişiyle birlikte Kürtler acımasızca katledildi ve aileler parçalandı. Kürtler sessizliği tercih ettiler. İçlerine kapandılar, yaşadıklarını kader saydılar. Kürt kelimesini kullanma yerine Güneydoğulu denmeye başlandı. Ne kadar aşağılayıcı bir yaklaşım. Kürtler de bu vatanın sahipleridir, Kürt çocukları da bu vatanın evlatlarıdır.

Harf devrimi yapılınca dillerini de kaybettiler. Harf devrimiyle birlikte Kürtçe ve Arapça yasaklandı. Kürtler kaynaklarına yabancılaştırıldı. Medreseler de kapatıldı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir yasak söz konu değildir. İnsan hakları açısından meseleye bakmak lazım. Anadilinizi konuşamıyorsunuz yasak, insana o kadar acı veriyor ki. Bunu yaşamayan anlayamaz.

Yıllardan beri Kütlerle Türkler bir arada yaşar, Kürtler Türkçe konuşurlar, ancak Türkler bir kelime bile Kürtçe konuşmazlar, öğrenmemişlerdir. Bu garip değil mi?

Müslümanlar Kürtlerle imtihan edildi. Ama bu imtihanı kaybettiler. Mesela Said Kürdi ismi Said Nursi olarak değiştirildi. Kürt âlimleri idam edildi.

Zaman zaman bazı siyasi liderler Kürt varlığından söz etti ama netice elde edilemedi.

1978 yılında PKK kuruldu. Bugüne kadar 10 binlerce vatan evlâdı kayboldu. Gözü yaşlı anneler kaldı geride. Hepimizin canı yandı. İstenilmeyen neticeler yaşadık.

Kürtler rejimin hatalarını Türklerin hatası olarak gördü veya öyle göstermek istediler. Türkler de aynı gizli el tarafından Kürtlere karşı hep kışkırtıldı, onları aşağılayıcı tavırlar içine girdiler. Böylece Kürtler ötekileştirilmeye çalışıldı. Bu arada dış güçlerde boş durmadı. Kürtler milliyetleriyle daha yeni tanıştılar. Bu tanışıklık bazılarının hoşuna gidiyor. Ancak Kürt halkı bu oyunlara fazla prim vermedi. Müslümanlık bu konuda belirleyici oldu.

AKP hükümeti “Kürt Açılımı” konusunda güven verdi. Yol da kat etti. Sıkıntıları var. Yapabilecekleri sınırlı mutlaka ama yine de Kürt halkına güven veriyor. Bir yola girildi, netice alınması için herkes elinden geleni yapmalıdır. “

Bekir Tank’ın görüşleri böyle, yorum siz değerli okuyucularıma aittir. Katıldığınız noktalar ile katılmadıklarınız arasında tarafsız olarak durun ve analiz yapın. Sonucu aklıseliminizle değerlendirin. Kararınız size ışık olacaktır.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.