KURNAZ SİYASET ANLAYIŞI…

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Atatürk’ü, düşüncelerimi, özde demokrasiyi, cumhuriyeti, çağdaşlığı, yazmaktan korkuyorum. Bu sistemden beni yönetenlerden Başbakandan korkuyorum.

Türkiye’yi yöneten anlayışın, akıl, mantık ve Bilimden uzak bir kurnaz siyaset anlayışıyla ülkeyi yönetmeye çalıştığını görmek ürkütücü. Zeki ve akıllı olmak çok başka değerlerdir, ama kurnaz olmak işte siyasette bu anlayışı yerleştirmeye çalışırsanız, o zaman siz sahip olduğunuz değerlerden uzaklaşarak her seferinde kurnazlık edebiyatı yaparak yanlışlıkların içinden kurtulamazsınız. Bir de koskoca bir cumhuriyeti yönetmeye kalkmak, toplumu da bu kurnazlık siyasetinin getirisinde, aynı tıkanmanın içinde bırakmanın telaşından kendinizi de kurtaramazsınız.

Atatürk’ün bıraktığı çağdaş değerlerin ardı ardına yok sayılmaya çalışıldığı bir dönemin yaşanması. İslam dünyasında bir ”Cemal Abdulnasır”olma hevesiyle tehlikeli gelişmelere ülkenin çağdaş değerlerini alet etmek. Terörü siyasal zeminde çözmek yerine, onu daha da saldırganlaşmasını heveslendirmek, açılım masalıyla verdiğiniz taahhütlerin arkasında kalarak buna zemin hazırlamak. Dinle Bilimi karşı karşıya getirmek, Yargının kendi kendine vicdani kanaatlerine göre karar verme hakkını özgürlüğünü baskı altına alarak sıkıştırmak. Düşünen yazan fikir adamlarını gece yarısı evinden alarak hapsetmek. David Thercon ”Bir toplumu kendi inandığın dünyada yönetmek istiyorsan, o topum üzerinde korku siyasetini göstereceksin”dediği gerçeği yaşarsa bu ülke, yani ”Korku toplumu”dersek bunun adına daha doğru olacak, ümmet anlayışına doğru kayan bir ülke, cumhuriyetten uzaklaşan, Batı’nın çağdaş bilimsel değerlerinden uzaklaşarak. Ortadoğu’nun kabile demokrasisine alışın demek, kendi siyasal geleceğiniz adına, Cumhuriyetin çağdaş değerlerinden intikam almak rahatsızlık duymak adına, kurnaz bir siyaset anlayışıyla ülkeyi sonu olmayan bir maceraya sürüklemek.35 milyon insanı açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan bir ülke, sokakta gezen her beş kişiden dördünün işsiz olduğu (TUİK) verilerine göre 7 milyondan fazla işsizin yaşadığı bir ülke,4 milyon insanın kredi kartı felaketini yaşadığı bir ülke, yaşadığı ülkede iki düşman toplum olarak ayrılma noktasına çekilen bir ülke, dostlukların sevginin paylaşımın kaybolduğu bir ülke. Kurnaz siyaset anlayışıyla Türkiye’nin içine düşürüldüğü tıkanma. Dünyanın her yaptıkları anlamsızlıkları tartıştığı bir kaç bakan ve onun kendi siyasal geleceğine dönüştürdüğü bir koca imparatorluk adı TÜRKİYE.

Peki, neden inadına Batı’dan uzaklaşıp ülkeyi Ortadoğu`nun tıkanmış karanlık dünyasına sokmaya çalışıyorsun? Kendi ülkende her gün askerin polisin şehit oluyor, bunlara duyarsız kalıyorsun, cepheye kravatlı takım elbise giyerek gidip, tartışma yaratacak görüntüler vermek neden? Bunlar ABD’nin yaptığı zamanında tıkanan siyasette gündem değiştiren CIA nın yaptığı görüntü değil mi? işte yine ABD politikalarından vazgeçememek, yani her şeye rağmen senin istediğin dışında bir şey yapmıyorum demek. Senin savunmanı kabul etmeyip ”Ben sadece Mısır’ı kendime örnek alırım ”diyen Hamasa arka çıkmak, bu hala nasıl bir siyaset anlayışıdır sormak isterim? Tarihinde hiç bir zaman AKP iktidarı döneminde kaldığı tıkanmayı yaşamadı Türkiye, siyasette yönetimde değişimde. Kendi ülkende hala cezaevlerinde yargılanan yüzlerce insanın bilim adamı düşünen general yâda suçsuz insanların geleceğinin ne olacağı belli değil, terör her kesimde kendini göstermeye başlamış, açlık sefalet diz boyu, insanları mutsuz geleceğinden kuşku duyan bir toplum, sen anayasayı kendi düşünce eseninde değiştirmeye çalışacaksın, yargıyı etki altında tutarak farklı bir yapılanmaya koyacaksın kendi anayasanı kendi yargını oluşturmaya çalışacaksın, var olan değerlerden uzaklaşmak değil midir bu?”Türkiye Cumhuriyeti” değişmez bir değerdir ama hala ne mutlu türküm diyememek anlayışı, inadına meydanlarda Atatürk’ün yanına resimlerinizi asmak, bu hiç bir dünya ülkesinde siyasetin tartışıldığı sürdürüldüğü seçim ortamlarında bile görülür şey değildir. Ben buna tahammül edemiyorum, bırakın Atatürk orada kalsın kendi yaşattığı yarattığı değerde kalsın, siz ona ortak olamazsınız. Bu ülke Atatürk değerlerinden asla kopartılamaz buna da kimsenin gücü yetmeyecek. Kabile demokrasisini yada Ortadoğu modelini bu ülkede yerleştirmek istiyorsanız buna güç ve zaman yetmeyecek. Kendi ülkesinin siyaset anlayışını, geleceğini çağdaş anlamda değişimini refahını mutluluğunu ve dünyanın çağdaş değişim anlayışıyla bütünleştiremeyen bir anlayışın, ülkenin bu kadar tıkanmışlığın içinde kalkıpta başka ülkelerde kendisine farklı kimlikler araması bana göre bir tamiri mümkün olmayan çelişki değil midir? Kaynayan bir Türkiye, çarklar arasında tıkanmış kalmış bir Türkiye ve onun Başbakanı inadına Ortadoğu’da ”Van Mınut”dediği için kendisine kahraman gözüyle bakıldığını sanan bir Türk başbakan, senin Ortadoğu`da ne işin var, batı’nın çağdaş ilmini almak varken, ama bir zaman ”Türkiye Batı’dan ilim değil ahlaksızlık alır”diyen bu Başbakan değil miydi?’Ben bu ülkeye çağdaşlık yerine ümmetçiliği, getireceğim”diyen bu başbakan değil miydi, peki şimdi bir özeleştiride bulundular mı değişim adıyla, baktığınızda şu anda sistemi elinde tutanlara hepside başbakanın yıllarca yanında yer alan kişiler, yani ılımlı düşüncenin mimarları.

Açılım masalının nasıl tıkandığını kendileri de biliyorlardı önceden, ama inadına kurnaz siyaset anlayışı dedik ya, baktığımda sanatın nasıl anlatımını bilmeyenler, orada kendilerini nasılda sergilediler, yalakalığın dalkavukluğun bacım edebiyat yapmanın nasıl beceri olduğunu iyi bilenlerin toplandığı bir gösteri, peki sonuçları nerede nasıl kaldı dersiniz? İstanbul 2010 Dünya kültürüne başkentlik yapıyor, nasıl yapıyor dersiniz? Almanya Essen ve Macaristan Pecse şehirleri de 2010 Dünya kültürüne başkentlik ediyorlar, gelin görün kendi kültürlerinin dünya kültürüyle nasıl kaynaştığını buluştuğunu, Uzun zaman İstanbul’da kaldım dünyanın alkışlayacağı tek bir etkinlik görmedim.

Dünyayı dolaşan bir Başbakan, yaptığım araştırmada dünyada sadece bir tek örneği var bunun, AKP lideri devletin fakir ülkenin sınırlı imkânlarını hiç düşünmeden kullanarak dünyayı dolaşan bir başka Başbakan yok. Peki, bunun yansımaları nerede, topluma nasıl nasıl yansıyor dersiniz? Hala uluslararası saygınlığımız yok, siz tutup birde koca bir ülkenin Türkiye’nin başbakanı olarak deneyimsiz biçimde başka ülkelere dünyaya kafa tutuyorsunuz, tüm dünyaya verilen resimde, Türkiye’ye neler kaybettirdiğini nasıl göremezsiniz ülkeyi taşıdığınız yer neresi. Tıkandığınızda resminden nefret ettiğiniz Atatürk’e sığınmak dürüst siyaset midir? İsrail’le uluslararası alandaki sürtüşmenin, kendi siyasal geleceklerindeki kazanımlara dönüşmesinin sonucunda nasıl bir tehlikenin oluşacağını. Türkiye’yi Ortadoğu’da ucu olmayan bir karanlık yola sürüklemenin nasıl hesabını vereceksiniz acaba? Türkiye çok şey kaybediyor, siyasal tıkanmanın içinden nasıl kurtulur bilinmez.

Türkiye çok ciddi bir tıkanmanın içinde, çarklar arasında kalmış bir Türkiye, bunun tek sorumlusu beceriksiz deneyimsiz bir başbakan ve sistemi elinde bulunduranlar. Dünyaya kafa tutan, olur olmaz konuşan bağıran çağıran bir Başbakan, Neden niçin bunu yapıyor kendiside bilmiyor, işte burada kurnaz siyaset anlayışı ortaya çıkıyor. Türkiye böylesine bir maceraya sürüklenemez derim. Tıkadığınız bir ülkeyi nasıl bu tıkanmadan kurtaracaksınız acaba? Kendi düşünce anlayışlarını hayata geçirebilirlerse işte o zaman ülkenin sonunu hazırlamış olurlar, Türkiye belki de yaşamadığı bir siyasal çöküntüyü tadacaktır,

Kısacası zor yıların içine giren bir ülke, geleceğin hiçte aydınlık olmayacağını gördüğüm bir ülkede yaşamaksa bana inanın korku veriyor, özellikle ”Başbakandan Korkuyorum, AKP den korkuyorum, sistemden korkuyorum, özde değil sözde kalan demokrasiden, gelecekten korkuyorum, düşüncelerimi yazmaktan, çağdaşlığı aydınlığı Atatürk’ü konuşmaktan yazmaktan korkuyorum”.Bundan sonrasında her şeyden korkuyorum, dilerim yanılan ben olurum.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.