KÜRESEL EMPERYALİZM

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Küresel kapitalizm, karşısında engel olarak gördüğü tüm kaleleri yıkarak egemenliğini dünyaya kabul ettirebilmek için her yolu deniyor ve uygulamaya koyuyor.
Küreselleşme rüyasını insanların beyinlerine uyuşturucu bir virüs gibi girerek düşünmeyi, düşünce üretmeyi tersine dönüştürmeye çalışıyor.
Nedense küreselleşmeyi hep sermaye eksenli götürmeyi dayatıyor.

Refahta, paylaşımda, özgür düşüncede, örgütlenmede, insan haklarında ve en önemlisi dünya barışında küreselleşmeye yanaşmıyor.
Bu tür küreselleşmelerde direnenleri etkisizleştirmek için ne gerekiyorsa, her türlü silahı kullanmaktan çekinmiyor.
Üretim arttığı halde dünya’da yoksullaşma daha çok artmakta, 21.yüzyılda açlıktan insanlar, çocuklar ölmekte.
Teknik, insanların mutluluğu için, dünya barışı için değil, zengini daha zengin yapmak için, yeni öldürücü silahlar üretmek için, insanları robotlaştırmak için kullanılıyor.
Sermaye gücü oranından daha çok büyüyerek daha çok zenginleşirken, işçiler, çalışanlar, çiftçiler büyümeden payını alamadığı gibi alım güçleri süratle düşmekte.
Yapay krizlerin yükü hep çalışanların omuzlarına yüklenmekte.
Küresel kapitalizmin fabrikalarının zehirli atıkları, akarsulara, denizlere, ürün alınan topraklara akıtılarak insan sağlığı hiçe sayılmakta, tepkiler, direnmeler karşısında göstermelik önlemlerle toplum yanıltılmaya çalışılmakta.
Bu insanlık suçunu perdelemek için dinsel Kızılhaçlı, Kızılaylı kuruluşlarla, ya da yandaşı olduğu hükümetlerden tırtıklanan paralarla kurulan vakıflarca aç-yoksul yığınlara göstermelik yardımlarla geçiştirme oyunları sahnelenmekte sadaka toplumu yaratılmakta.
Sosyal Devlet yapısını ortadan kaldırma görevini Sosyal Devlet yapılanmasını getiren Sosyal Demokrat Partiler üstlenmekte, Sosyal Demokrasinin evrensel ilkeleri liberalleşme yalanıyla yok edilmeye çalışılmakta,
Emperyalizm, tek güç olabilme savaşında her türlü insanlık dışı yaptırımları uygulamaktan çekinmemekte, işbirlikçi iktidarlar aracılığı ile muhalif düşünce yok edilmek istenmekte.
İki dünya savaşıyla kapitalizm kendi aralarında bir var olma savaşı çıkardılar.
Sonra Sovyet Marksizm’ine karşı soğuk savaş başlattılar.
Sovyet Marksizm’inin yıkılmasıyla yeni bir dünya düzeninde diktatörlüğüne karşı çıkan tüm ülkeleri, güçleri, muhalifleri etkisizleştirmeye başladılar
Güney Amerika ülkelerinde devamlı olarak planlı; uyanışları, sömürüye karşı olanları, darbelerle, işkencelerle, öldürmelerle saf dışı bıraktılar.
Türkiye’de ABD’nin çıkarları doğrultusunda 12 Mart, 12 Eylül darbeleri ile demokratlar, solcular, yurtseverler hapsedildi, işkenceden geçirildi, öldürüldü.
Ne ABD’den ne de Avrupa’dan etkili bir kınama, yaptırım uygulanmadı.
Avrupa’nın ortasında ülkeler parçalandı, etnik ırkçılık kullanılarak birlikte yaşayan insanları birbirlerini öldürterek ülkeleri bölündü.
Sonradan bazılarını AB’ne alarak ödüllendirdiler.
Amaç, AB’ni yem olarak kullanarak o ülkelerdeki işbirlikçilerin iştahını kabartmaktı.
Şimdi o parçalanmış ülkeler. Sömürüye teslim olmak için yarışmaktalar.
Ortadoğu’daki Afrika’daki petrole, yeraltı zenginliklere sahip olmak için o ülkelerde işbirlikçi diktatörleri desteklediler.
Bugün onların elindeki tüm kaynaklara sahip olabilmek amacıyla mezhep savaşları ile birbirini öldürterek krallar yerine siyasal dincilerle, şeriatçılarla amacına ulaşmak için yeni bir planı uygulamaya koymaktalar.
Taliban’dan sonra sözde Ilımlı İslam maskesiyle Afganistan’da, Pakistan ‘da Irak’ta, Libya’da, Mısır’da, Tunus’ta, Cezayir’de Türkiye’de Müslüman Kardeşler yapılanmasını sahneye koydular. Şimdi sırada Suriye ve İran var.
Aslında bu Sovyetlerden sonra kendilerine rakip diye umacı olarak göstermeye çalıştıkları İslam Dini’ni, Hıristiyanlaşmış İslam’a dönüştürerek küresel kapitalizmin güdümünde bağnaz, cahil, biat etmiş sessiz yığınlar yaratma planı tüm hızıyla uygulanmaktadır.
Küresel Kapitalizm ve onun tek hakimi ABD, gerektiğinde etnik ırkçılığı, gerektiğinde dinci yobazlığı devreye sokarak İslam ülkelerindeki petrollere, doğal gazlara, işlenmemiş madenlere el koymak için görevlendirdikleri iktidarları, hainleri iktidara getirmek için her kirli yola başvurmaktalar.
Bugün Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da Arap Baharları küresel kapitalizmin savaşsız istilasıdır.
Kurtuluşunu ve bağımsızlığını savaşarak elde eden ve çağdaş, laik, demokrat bir hukuk devleti tercihini yapan Türkiye’nin hızla kuruluş amacından saptırılıp yeni bir dinci devlet konumuna getirilmesinin nedeni çok önemlidir.
Ortadoğu’yu ve Türki Devletleri egemenlikleri altına almak için en önemli engelin Türkiye olduğu gerçeğini iyi bildikleri için, AKP’yi destekliyorlar, yaptıkları her hukuksuzluğu ileri demokrasi yalanı ile sarmalıyorlar.
ABD Dışişleri Bakanı Kissinger’in öğünerek söylediği sözü Türkiye gerçeğinde nereye koyarız?
Biz, Amerika olarak, aramızdaki vatan hainlerini hemen öldürürüz! Dünyanın diğer birçok Ülkesindeki vatan hainlerini ise kahramana dönüştürerek, ülkelerinde önemli yerlere getiririz!”
Sözün özünü anlayanlar bunun anlamını nasıl yorumlarlar?
Türkiye’de AKP-Cemaat işbirliği ile yapılan aydınlara, yazarlara, gazetecilere, bilim adamlarına, hukukçulara, yurtsever askerlere, gençlere; uygulanan baskılar, saldırıların nedeni; barış diye sundukları Türkiye’nin parçalanmasını kurgulayan ihaneti gerçekleştirmek için dalga dalga başlattıkları kırım hareketi aslında Kissinger’in itirafının Türkiye ayağında o tarif ettiği kahramanlarca(!), ülkeme biçilen ihanet, şimdi büyük çoğunluğun boş gözlerle izlediği acımasız bir:
Sürek Avına dönüşmüştür…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.