KURBAN (lll)

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sevgili Berlinliler, Türk Eğitim Derneği ve Berlin İlahiyatçılar Derneği ”lll. Kurban Bayramı Sokak Şenliği”ne sizleri davet ediyorlar.

”Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan…

Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık…

Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.

Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp “Çok şükür bugünü de gördük” diyebilmek…

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.

Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde
haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır…”

Böyle anlatıyor bayramı Can Yücel, bu veciz dizeleriyle…

Evet, sevgili Berlinliler, gelin bu ”Kurban Bayramı”nı Alman dostlarımızla birlikte kutlayalım. Evimiz, sokaklarımız mutlulukla neşeyle dolsun.

”Kurban Bayramı” Müslümanlar için önemli bir bayramdır. Çünkü Müslümanlar bugün insanların, tanrılar için kurban edilmesine Allah tarafından son verildiğine inanırlar. Bundan dolayı bu bayramın adı, aslında ölümden kurtuluşun bayramıdır. Kesilen kurbanlar Allah’a teşekkür anlamı taşır.

Müslümanlar bugün yaşama sevinciyle coşarlar. Severler ve sevilirler, sevinçlerini kurban keserek ve kestikleri bu kurbanı da dostlarıyla, komşularıyla, sevdikleriyle birlikte paylaşırlar.

Kısaca Kurban’ın tarihine bakacak olursak, Kurban’ın, hak olan dinlerde de beşerî olan dinlerde de var olduğunu görürüz. Hz. Âdem’in oğullarından Hâbil ile Kâbil birer kurban kesmişler, Allah haklı olan Hâbil’in kurbanını kabul ettiği halde Kâbil’in kurbanını kabul etmemiştir( Maide, 5/28).

Hz. İbrahim’e oğlunu kurban etmesi rüyasında emredilmiştir. Ama baba bıçağı oğlunun boğazına çalacağı zaman Allah ona büyük bir koç göndererek oğlu yerine bu koçu kesmesini emretmiştir. Böylece baba-oğul ideal bir itaat, teslimiyet ve fedakârlık örneği vermişlerdir (Saffat, 37/107).

İlkel dinlerde krallar, kâhinler, ölüler ve putlar için kurban kesilirdi. İslâm öncesi Araplar da putlar adına kurban keserlerdi ( Maide, 5/3, Bakara, 2/173, En’am, 6/145, Nahl, 16/115).

Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib oğlu Abdullah’ı kurban etmeye niyetlenmiş, fakat yaptığı istişareler sonunda onun yerine yüz deve kesmişti (İbn Hişam, es-Sire, I- 98).
Görüldüğü gibi İslâm tâ Hz. Adem’den beri süregelen kurban kesme geleneğini korumuş ve bu geleneği insancıl olmayan uygulamalardan arındırmıştır. Hayvanlara gösterilmesi gereken şefkat ve merhamet esasları dahilinde yeni bir düzenleme getirmiştir.

Kurban kesmek zorunlu değil, gönüllü bir ibadettir. Kurban kesmek için zengin olmak da şart değildir. İsteyen ve imkân bulan her Müslüman kurban kesebilir.

Kurban kesmenin asıl amacı insanlarla bir araya gelerek kucaklaşmaktır. Karşılıklı fedakârlıktır. Sahip olunan malın birlikte paylaşılmasıdır. Bu paylaşımda ihtiyaç sahiplerinin de gözetilmesi gerekir.

Hz. Peygamber kurban etlerinin kavrularak saklandığını ve ihtiyaç sahiplerine verilmediğini görmüş ve: “Hiç bir kimse kestiği kurbanın etini üç günden fazla evinde ve elinde tutmasın” buyurmuştur.
Hz. Peygamber’in koyduğu bu yasağın amacı, insanların bencil duygulardan uzaklaşmalarını ve paylaşımcı bir ruhla geniş halk kitleleriyle kucaklaşmalarını sağlamaktır.

Türk Eğitim Derneği ve İlahiyatçılar Derneği Kurban’ın belirttiğimiz amacına uygun olarak kesilmesine önem verir. Bu amaçla Berlin’de bir ilke daha imza atmışlardır. Geçen sene ikincisini yaptığımız bu şenliğin bu sene üçüncüsünü yapıyoruz. Bu kurbanlar Türk Eğitim Derneği’nin çalışmalarını destekleyen duyarlı Müslüman kardeşlerimizin kurbanlarıdır.

Amacımız, kurban geleneğini korumak ve burada yaşayan insanımızın Kurban Bayramı vesilesiyle kaynaşmasını sağlamaktır.
Ayrıca, Alman komşularımızla birlikte bu bayramı kutlayarak, fedakârlığımızı ve sevincimizi onlarla paylaşmaktır.

Yüce Allah sadaka vermeyi emreder. Ve der ki, ”Sadakayı önce en yakınındakine vereceksin, sonra deniz dalgası gibi yayılacaksın”.

Bizler Berlin’de yaşıyoruz. Berlin’de yaşayan insanımıza, akrabamıza ve Alman komşularımıza karşı görevlerimiz var bizim, hayırlarımızı verirken, önceliği Berlin’e tanımalıyız.

„Kurban”ı sadece et yemek olarak görmeyelim. Sadece et bayramı olarak da görmeyelim: Çünkü „Kurbanın ne eti, ne de kanı Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan sizin takvanızdır.” (Hacc 37) buyuran Yüce Mevla’mız konunun önemini vurgulamıştır.

Yardıma muhtaç olan insanlara elbette el uzatmak gerekir. Böyle bir yardım farzdır. Ancak; kendi evimizde yangın varken komşunun evindeki yangını söndürmeye gidemeyiz. Oraya bir kova su gönderebiliriz, ama hortumu uzatamayız… Uzatırsak biz yanarız…

Yani, Allah bize öncelikli olarak Pakistan’daki, Afganistan’daki, Somali’deki ve başka yerlerdeki insanlara niçin yardım yapmadınız diye hesap sormayacaktır. Fakat Berlin’deki insanlara niçin yardım elinizi uzatmadınız, niçin onların geleceğine yatırım yapmadınız? Hatta, Alman komşunuz Thomas’la, Rose ile İslam’ın güzelliklerini niçin paylaşmadınız? diye soracaktır…

Değişik ülkelere yapılan yardımlara karşı değiliz. O eli de tutalım, ancak kendi çocuğumuzun elini bırakarak o eli tutmayalım. Kendi çocuğumuzu kuyudan çıkardıktan sonra tutalım o eli. O ülkelerin insanlarına dünya devletleri yardım ediyor, Birleşmiş Milletler de yardım ediyor… Oysa bize ve bizim geleceğimize kimse yardım etmiyor, yatırım yapmıyor…

Yıllardan beri Afrika’da ve Asya’da kurbanlar kesiliyor, ama sonuç değişmiyor. İnsan yılda bir öğün et yese ne olur yemese ne olur. 364 gün açlıkla mücadele edilecekse bu bir gün et yemenin anlamı ne olabilir ki?

O insanlara bir lokma et yedireceğiz diye uğraş vereceğimize, bulunduğumuz ülkelerde kurban paralarıyla özel okullar, üniversiteler, hastaneler açsaydık daha hayırlı bir hizmet yapmış olurduk.

Şimdi o ülkelerdeki gençleri getirip kurban paralarıyla bu okullarda okutabilir veya hastanelerde tedavi ettirebilirdik. Bu şekildeki bir uygulama İlahi iradeye daha uygun olurdu.

Ne dersiniz; isterseniz yardımlarımızı yaparken biraz da konuya bu tarafından bakalım…

İşte, Türk Eğitim Derneği, Berlin İlahiyatçılar Derneği, Hikmet Kütüphanesi ve Berlin Veliler Topluluğu bu amaçlar doğrultusunda çalışmalarını temellendirdi ve bu ”lll.Kurban Bayramı Sokak Şenliğini” düzenledi. Arzumuz bu şenliğin gelecek senelerde Berlin’in bütün ilçelerinde düzenlenmesidir.

6 Kasım’da Müslümanların Kurban Bayramı’dır. Kısa bir süre sonra da Hristiyan âleminin önemli günlerinden biri olan Weihnachten geliyor. Nasıl Alman komşularımız bizim davetlerimize katılıyorlar ve en önemli günümüzde bizlerle birlikte oluyorlarsa, bizler de onların davetlerine katılalım ve o önemli günlerinde onlarla beraber olalım. O zaman Sarrazin ve Sarrazin gibi insanlar kötü emelleri için bizleri malzeme olarak kullanamayacaklardır.
rustukam-24-10-a.jpg
Cumhurbaşkanımız Sayın Christian Wulff’un tarihe not olarak düştüğü şu anlamlı sözüyle yazımı bitirmek istiyorum: ”İslamiyet de Almanya’nın bir parçasıdır”.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.