KURBAN BAYRAMININ ARDINDAN

ABONE OL
18:10 - 01/10/2020 18:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KURBAN BAYRAMININ ARDINDAN

Bayramlar Müslümanlar için fedakârlık günüdür, teslimiyet günüdür. Mesela kurban bayramında kurbanlar kesilir ve ihtiyaç sahipleriyle, dostlarla, komşularla paylaşılır. Verdiği nimetler için Allah’a şükredilir. Bu gelenek Hz. Âdem’den beri devam edip gelen güzel bir gelenektir. 

Türk Eğitim Derneği 2009 yılından beri bu güzel geleneği kapalı mekânlardan sokağa taşımış, kurban şenliğini sokak şenliğine dönüştürmüştür. Ve kurban etini kavurma yaptırarak pilav üstünde ayran eşliğinde ücretsiz olarak halka dağıtmaktadır. Din, dil, ırk farkı gözetmeden dağıtmaktadır. Kurbanları da Türk Eğitim Derneği’nin çalışmalarını destekleyen Müslümanlar bağış olarak vermektedir. 

Amaç, kurban geleneğini korumak, bu geleneğin çocuklara miras olarak bırakılmasını sağlamak, bu vesileyle Berlin’de yaşayan insanımızın birbirleriyle kaynaşmasını sağlamaktır. 
Ayrıca, Alman komşularımızla birlikte bu bayramı kutlayarak, fedakârlığımızı ve sevincimizi onlarla da paylaşmaktır. 

Yüce Allah „Sadakayı önce en yakınındakine vereceksin, sonra deniz dalgası gibi yayılacaksın“ der. Amaç, sahip olunan malın diğer insanlarla özellikle de ihtiyaç sahipleriyle paylaşılmasıdır. Fedakârlığın geniş halk kitlelerine intikalini sağlamaktır. Türk Eğitim Derneği’nin yaptığı bu çalışma yapılması geç kalınmış bir çalışmadır. 

Sadakalarda öncelik

Sadakalarımızı verirken, önceliği Berlin’e tanımak zorundayız. Yani, Allah bize Alman komşunuz Hans’la, Rose ile İslam’ın güzelliklerini niçin paylaşmadınız? diye hesap soracaktır… Bu anlayışın farkında olmamız lazımdır.
Yıllardan beri Afrika’da ve Asya’da, Ortadoğu’da kurbanlar kesiliyor, oralara zekâtlar gönderiliyor, bağışlar gönderiliyor ama şahid olduğunuz gibi sonuç değişmiyor. Onlar dün de açtı bugün de aç. Yarın da aç olacaklar. 364 gün açlıkla mücadele edilecekse, bir gün et yemenin ne anlamı olabilir ki?

Kendi evimizde yangın varken komşunun evindeki yangını söndürmeye gidemeyiz. Oraya bir kova su gönderebiliriz, ama hortumu uzatamayız… Uzatırsak bizim ev yanar, biz yanarız…

Bizler değişik ülkelerdeki insanların elinden tutalım,  ancak kendi çocuğumuzun, kendi insanımızın elini bırakarak veya gevşeterek o eli tutmayalım. Önce kendi çocuğumuzu çıkaralım kuyudan ve sonra onları elini tutalım.  

O insanlara bir lokma et yedireceğiz diye uğraş vereceğimize, masraflar yapacağımıza bulunduğumuz ülkelerde o kurban paralarıyla özel okullar, üniversiteler, hastaneler, yurtlar, işyerleri, fabrikalar, enstitüler açalım. 
Bu işi önceden yapmış olsaydık; şimdi o ülkelerdeki gençleri getirip kurban, zekât ve bağış paralarıyla bu okullarda okutabilir veya hastanelerde tedavi ettirebilirdik. Bu şekildeki bir uygulama İlahi iradeye daha uygun olurdu.   Bağışlarımızı, yardımlarımızı yaparken biraz da konuya bu tarafından bakmamız gerekmektedir.…

Kurban sadece et değildir

„Kurban“ı sadece et olarak düşünmeyelim. Sadece et  bayramı olarak da görmeyelim: Çünkü Allah,  Kurbanın etinin de kanının da kendisine ulaşmayacağını söyler. Allah’a ulaşacak olan takvamızdır, duyarlılığımızdır.“ (Hacc 37)

Sevgili okuyucularım, işte, Türk Eğitim Derneği, Berlin İlahiyatçılar Derneği, Türk Alman Merkezi,  Hikmet Kütüphanesi ve Berlin Veliler Topluluğu bu amaçlar doğrultusunda çalışmalarını temellendirmiş ve ilk adım olarak 2009 da bu “Kurban Şenliğini” düzenlemiştir. 

Dini cemaatler kendi içlerine kapalı

Dini cemaatler bulundukları şehirlerdeki Sosyal Dairelerle birlikte çalışabilirler. Kurbanlarından belirli bir bölümünü kavurma yaparak Sosyal Daireler üzerinden ihtiyaç sahiplerine ulaştırabilirler. Kiliseler ile birlikte çalışarak onlar üzerinden evsizlere-yurtsuzlara ulaştırılabilir.  Bunlar mümkündür.

Almanlar, Müslümanlarla birlikte yaşamanın avantajlarını görmelidirler. Müslümanların yardımlaşma gayretlerini, fedakârlıklarını görmelidirler. Müslümanın elinden ve dilinden insanlara zarar gelmez, hatta Müslümanın eli; din, dil, ırk ayırımı yapmadan ihtiyaç sahibi olan herkese ulaşır anlayışı, Almanlar arasında yaygın hale gelmelidir. Bu anlayış kendiliğinden oluşmaz, kendiliğinden gelişmez. Gayret etmek lazımdır. İrade ortaya koymak lazımdır. Eyleme geçmek lazımdır.

Almanlar, medya üzerinden kendilerine tanıtılan Müslüman ile; birlikte yaşadıkları, aynı mahalleyi, aynı sokağı paylaştıkları, aynı işyerinde çalıştıkları Müslüman arasında bir farkın olduğunu işte o zaman fark edeceklerdir. 50 yıldan beri aynı mahallede yaşayan aynı havayı teneffüs eden, aynı sokakta yaşayan, aynı işyerinde çalışan Müslüman, birlikte yaşadığı Almanın düşünce dünyasını değiştirememişse sorun biraz da Müslümanlarda aranmalıdır. 

Değerli konuklar, bugün Müslümanların kurban bayramıdır. Kısa bir süre sonra da Hristiyan âleminin önemli günlerinden biri olan Hz. İsa’nın doğumu (Weinachten) geliyor. Nasıl Alman komşularımız bizim davetlerimize katılıyorlar ve en önemli günümüzde bizlerle birlikte oluyorlarsa, bizler de onların davetlerine katılalım ve o önemli günlerinde onlarla beraber olalım. O zaman yabancılara önyargı ile bakan Sarrazin gibi kötü niyetli insanlar kötü emelleri için Müslümanları malzeme olarak kullanamayacaklardır. 

Yazımı İncil’den bin ayet okuyarak bitirmek istiyorum: „İçinizdeki yapancılara  kötü davranmayınız, onlara baskı yapmayınız. Bilakis onlara kendinize davrandığınız gibi 
davranınız.“ Bibel Mose 19 

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.