Kültürlerin Sesi II

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Zararın neresinden dönersen kârdır (atasözü)

 
 
Kültürün biyolojik ve ziraatdaki anlamını bu yazımda bir kenara bırakırsak, üçüncü anlamı yani toplumsal anlamı konumuz.
Kültür bir toplumun yarattığı uygarlığın, kafa ve sanat çalışmalarına dayanan sosyal, dinsel, bilimsel, düşünsel ve benzeri türlü yönlerinin tümüdür.
Felsefe kültürü deyince bu konuda edinilmiş geniş ve düzenli bilginin toplamıdır. Bu bütün insanlığa aittir.
Müzik kültürünü bir halk grubuna aitmiş gibi göstermek te oldukça kültürün anlamını daraltır.
Geç te olsa sesle kültürlerin yaklaşmasına büyük bir gereksinim var. Zira zamanımızda kavgalar, savaşlar başka, öteki olan herşey vurgulandığından çıkıyor. Aslında tek olan uygarlık çoğul yapılıyor.
Geçtiğimiz sezonda ROC Berlin Genel Sanat Yönetmeni Germot Rehri ve Berlin Türk Musikisi Konservatuarı Müdürü Nuri Karademirli birlikte konserler dizisi ile geç kalınmış bir ilke imza attılar.
Göçmen ve Uyum Sorumlusu Devlet Bakanı Prof. Dr. Maria Böhmer bu güzel etkinliği destekledi. Müzik severlere bu eşsiz müzik akşamlarının diğer bir desteği eski T.C. Başkonsolosu Ahmet Alpman’dan gelmişti. Ayrıca kültür ve medyadan sorumlu Federal Devlet Bakanı Bernd Neumann da desteğini esirgemedi.
Bu sezonda açılış konseri muhteşem Philharmonie salonunda Kasım 2008′ de yapılmıştır. Bu konserler dizisi Nisan 2009’da sona erecek. Konser bittiğinde halâ, birçokları gibi, eşimle oturmaya beklemeye devam ettik. Görevli yanımıza gelip salonu terketmemizi söyleyince inanamadık. Zira Zülfü Livaneli’den şarkı bekliyorduk.
Tanıtım yanlış yapılmıştı, Zülfü Livaneli’nin yalnız besteci olarak katılacağı söylenmemişti. Çoğu katılımcılar gibi biraz üzgün, biraz kırgın ayrıldık. Bazı izleyiciler yorumlarını bu konuda yazmışlardı.
alm-senf-orch-liva-z.jpg
Konserin güzelliğini sözlerle anlatmak çok zor, o konseri yaşamak gerekir. 1936 yılı Kasım ayında Adnan Saygun, besteci, macar meslektaşı Béla Bartók ile Anadolu’da halk müziğini derlerken böyle bir konseri hayal etmemiştir herhalde. Bugün Nuri Karademirli’nin hayal gücünün yetişemiyeceğine torunlarımız herhalde ulaşacaktır.
Savaşlarda bile müzikle takviye yapan Osmanlı İmparatorluğu’nun Yeniçeri müziği Viyana kapılarında kalmış. Doğuya, masala karşı birçok Avrupa’lı bestecileri etkiliyerek, başarılarının zirveye ulaşmasında büyük rol oynamıştır. Wolfgang Amadeus Mozart’ın (1756-1791) “Saraydan kız kaçırması” Josef Haydn’ın 100. senfosinde “Romanze” buna örnek olarak verilebilir. Karol Szymanowski (1882 – 1937) Kiew’li polonyalı bestecinin “aşık müezzin” parçası müzik kültürünün sınırlarla öyle kolay ayrılamıyacağını gösteriyor.
Kara sevdalı müezzinin altı şarkısından kısa örnek:
Gök kubbede tınlayarak yükselen
ve Allah katına ulaşan dualarımla
aslında söylemek istediğim,
seni sevdiğimden başka nedir ki!
Allah, yüce Allah.
 
Ey genç kız, söyle şarkını Allah adına
Ve sevdanı düşün.
Ama sen rüyalarında altınlar gör yârim
Ey sen ak nilüferim 
 
[Metin: Jaroslaw İwaskiewics, çeviren: R.St. Hoffmann]
Doğu yalnız güneşin doğduğu, aydınlığın geldiği yer değil, aynı zamanda medeniyetin beşiğidir. Tek tanrılı dinlerin doğup geliştiği mekân, ilim ve dinin dünyaya yayıldığı coğrafyadır.
Doğal olarak masal, sanat, aşk ve doğa şarkıları orada doğup Osmanlı’lar ile Avrupa’ya iletilmiştir.
Ahmet Adnan Saygun (1907 – 1991) Türkiye Cumhuriyet’i müzik eğitimine hizmet eden beş besteciden biridir. 1928 yılında devlet bursu ile Paris’te türk müziğini yakından tanıyan Eugéne Borrel’den ders almıştır.
1938 yılından önce Mustafa Kemal Atatürk Nazi-Almanya’sını terketmek zorunda olan yahudi kökenli bilim insanlarını himayesi altına almıştı. A.A. Saygun, Eduard Zuckmayer gibi alman bestecilerle birlikte çalışmıştır. Ankara konservatuarı Paul Hindemith’in hizmetiyle kurulmuş, 1938 – 1970 tarihleri arasında Eduard Zuckmayer tarafından idare edilmiştir.
Ahmed Adnan Saygun’dan örnekler:
 
Padişahlar katlime ferman eylese
Gene geçmem alagözlü yâr senden
Vay beni beni
Cellatlar karşımda satır bilese
Gene geçmem alagözlü yâr senden
Oy oy oy
Mavilim kalk gidelim, feneri yak gidelim
Mavilim
Güzele doyum olmaz, bir çala bak gidelim
Mavilim
Kız mavilim mavilim
Hey, hey, yinede hey hey
Benden selâm olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden gargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
 
Opera sanatçıları Anna Prohaska ve Burak Bilgili’nin sesleri Berlin Alman Senfoni Orkestranın eşliğinde izleyicileri adeta büyüledi.
Zülfü Livaneli, hoşgörülü, isyankâr, besteci, yazar ve sinema yönetmeninin 70’li yıllarda askeri rejime karşı bestelediği şarkılar, Türkiye’de gençliğin dilinde halk marşları, sloganı olduğunda sürgünde İsveç’te yaşıyordu.
300’e yakın şarkısı dünya müzisyenleri tarafından seslendirilmiştir.
Bu konsere “Mutluluk, Sus Söyleme, Kan Çiçekleri” parçalarını orkestra enstrümental müzik olarak seslendirirken tüyler ürperiyordu.
Arzum konsere gidenlerin anılarını canlandırmak, gidemiyenlere bundan sonraki konserleri kaçırmamalarını sağlamaktır. Bilhassa sevgili okurum Hamburg’tan Uğursen Özertan geri kalan iki konserin tarihlerini [#] rica etmişti.
İkinci ve üçüncü konserlerden ayrı bir yazımda bahsedeceğim. Çünkü Johann Wolfgang von Goethe’nin Doğu-Batı Divanı’ndan kısaca bahsetmek mümkün değildir.
Sanatçılar, yazarlar ve düşünürler dünyanın hiç bir yerinde sürgünde
Yaşamak zorunda bırakılıp, sonra da mezarlarını yurduna geri getirmek için izine gerek duyulmasın.
Zülfü Livaneli, bütün sürgünde yaşamak zorunda olanları çok içten duygularla anlattığından, her duyduğumda bana hüzün veren Nazım Hikmet’ten bestelediği aşağıdaki şarkı sözleri ile yazımı noktalamak istiyorum.
 
  Karlı Kayın Ormanı
 
Karlı kayın ormanında                 Memleket mi yıldızlar mı?
Yürüyorum geceleyin                  Gençliğim mi daha uzak
Efkârlıyım efkârlıyım                    Kayınların arasında
Elini ver nerde elin                      Bir pencere sarı sıcak
Ben ordan geçerken biri              Yedi tepeli şehrimde
Amca dese gir içeri                    Bıraktım gonca gülümü
Girip yerden selâmlasam            Ne ölümden korkmak ayıp
Hane içindekileri                        Ne de düşünmek ölümü
[*]
Hoşça kalın, konserleri kaçırmayın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
Kaynak:
[*]
Geçmişten Geleceğe Türküler (Lieder zwischen Vorgestern und Übermorgen)
1981 Ararat Verlag Berlin /iki dilde yayınlar.
Konserlerin tarihleri:
[#]
Pazar, 22 Mart 2009, saat 16:00: “Was macht Mozart am Bosporus”
Yer: Radialsystem V
[bu konserden önce Yeniliğe Doğru I+II yazılarımı okuyunuz
arşiv: www.ha-ber.com)
Pazar, 19 Nisan 2009,saat 17:00: “Von der Liebe und anderen Blumen”
Yer: Palais am Festungsgraben
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.