KRİZ VE İŞSİZLİK

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Küresel finans krizinin öncelikle etkilediği kesim emeğini satarak çalışanlar. Gün geçmiyor ki, kapanan fabrikalar işçilerini toplu halde işten çıkarmasın. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de zaten var olan işsizlik sorunu toplumsal huzuru tehdit edici düzeye çıkmak üzere. 2001 yılında zamanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın ısrarlı çabaları ile İngiltere’den yaklaşık 100 yıl sonra ülkemize de getirilen işsizlik sigortası yasası olmasa bu huzursuzluğun nerelere varacağını artık varın siz düşünün. Bu sigorta sayesinde hem iş arayanlar Türkiye İş Kurumu’na gidip iş için başvuruda bulunmaya başladılar, yani bu kamu kurumumuzun işlevselliği arttı, hem de işsizler bir süre için de olsa işsizlik ödeneği sayesinde “ani uçuruma düşme” sendromuna kapılmıyorlar.

Küresel krizin bir süre daha devam edeceği tahmin ediliyor. Demek ki hangi coğrafyada olurlarsa olsunlar, maddi gücü zayıf olan yığınlar bu krizden etkilenecekler. Anlaşılan kaçınılmaz bir durumla karşı karşıyayız. İşte bu noktada yıllardır neo-liberal düzeni savunan ve bunu küreselleşmenin en doğal sonucu olarak lanse edenlerin artık durup bir muhasebe yapma zamanlarının geldiğini düşünüyorum. Keynesci sosyal düzeni, yani güçlü sosyal devleti ve devletin ekonomiye müdahalesini sürekli eleştirenler şimdi kendi ülkelerindeki stratejik sanayileri koruma altına alıp çöküşü geciktirmeye çalışıyorlar. Bize önerdikleri reçetelerin tam aksi bir politika ile karşılaşıyoruz ve de bazıları pek şaşıyor! Ben de bu şaşanlara şaşayım izninizle.

Devletin sosyal olma niteliğini kaldırmamak gerekir. Daha doğrusu, her ne kadar anayasa metinlerinde vurgulansa da, içi giderek boşatılan sosyal devlete halkların gereksinmesi bitmemiştir. Ekonomik nedenlerle işsiz kalan veya sağlığı bozuk olduğu için çalışamayan insanların devletin desteğine ihtiyacı vardır. Ancak bu yardımlar siyasi amaçlara ve iktidar oyunlarına alet edilmeden, insan onuruna yaraşır ve yasal dayanağı olan, kısacası toplumun ihtiyaç duyan tüm bireylerine ulaşabilen bir biçimde verilmelidir.

Küresel kriz veya başka nedenle patlak veren yerel plandaki bir kriz olsun, bu krizler mevcut iktisadi ideolojinin doğal rahatsızlıklarıdır; zaman zaman ortaya çıkacaklardır. Bunun en önemli sigortası ne işsizlik yardımı, ne de sosyal devletin âlicenaplığı bence. En önemli kişisel çözüm meslek yaşamında kolay vazgeçilir eleman olmamaktır. Bunun yolu da mesleki nitelik kazanmaktan geçiyor. Hangi işveren işine yarayan çalışanını öncelikle kapının önüne koyar ki?

Bu söylediklerim aslında “gemisini kurtaran kaptan” düşüncesine uyuyor. Mesleki nitelik kazanmış olan işçi belki bugün değil de kriz devam edip işletme kapısına kilit astığı gün işsiz kalacaktır. Yani kalıcı çözüm bunda da değil. Asıl düşünülmesi gereken bütüncül bir anlayışla ekonomi ile devleti yeniden barıştırmak, verimlilik ile sosyal devlet anlayışının birbirine zıt kavramlar olmadığını bir kez daha düşünmek ve dünyanın bilmem neresinde patlak veren bir saçma sapan krizden bizim mahalledeki çalışanın etkilenmemesi için gerekli – ulusal – önlemleri almaktır. Bu kriz belki de bu konuları düşündürmeye başlayacağı için hayırlı olmuştur..

İyi bir hafta geçirmenizi dilerim.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.