KÖŞE YAZISI VE ETİK

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 İnci gibi yan yana dizilen harfler birleşerek duygu ve düşünceleri ifade eder. Konuşulanlar uçup gider ve yazı kalır. Okuru olmazsa yazı canlanamaz yaşayamaz. Adı üstünde köşeyi tutmuşsa bir yazar, ona layık olmaya çalışır.

Konusuna göre haber, bilgi içerir. İpuçları araştırmaya yöneltirse öğretici olur.
Yazmak bir yazarı rahatlatır. Bildiklerini, deneyimlerini aktarmakla içinde öbür dünyaya götürmez. Böylece başkalarına yardım etmiş olur.
İnsanlar yaptıkları iyilikleri kendileriyle beraber götürür. Yaptıkları fenalıklar onlardan sonra da yaşar.
William Shakespeare
Bir yazar için en büyük ödül yazdıklarıyla yardım edebildiğini duymaktır. Öğrencilerimden birinin babası hocam köşe yazılarınızda tavsiye ettiğiniz kitapları alıyorum ve eşimin okumasını da sağlıyorum, demişti. Bir emekli öğretmen için bundan daha güzel bir övgü, sevinç olamaz.
Şu anda okuduğunuz bu gazetenin niteliğine uymak, her yazıda daha iyi daha güzel yazmaya değer vermek benim amacım. Konsolosluk nezdinde çalışan genç meslektaşlarımın yazılarımdan faydalandığını duymak elbette çok hoş.
Daha önce Merhaba Dergisi’nde Almanca yazdığım web sayfamda www.iltergh.de, yazılarımdan Hür Üniversitesi’nde öğretmen olacak öğrencilerin faydalandığına dair duyumlar alınca çok seviniyorum. Aynı gazetede yazanlar yayın yönetmeni gazete çalışanları ile büyük bir aile teşkil ediyor. Varsa bir sorun, çok özel bir eleştiri veya hata varsa önce yayın yönetmeni aracılığı ile halledilmeli. Tüm okurların işine yarayacaksa yorumlarda yer almalı. Yazarlar birbirlerine hoşgörülü davranmalı.
Senin gibi düşünmüyorum, ama düşündüğünü hür yazman için ölümü bile göze alabilirim. Voltaire
Yetmiş yıllarında Almanca bilen Türk Berlin’de parmakla gösterilirdi. Hiç unutmam, Spandau Belediye Başkanı bir sokak eğlencesinde elinde kâğıtla anadilinde konuşma yapıyor. Benden anında Türkçeye çeviri beklendi. Bu etkinlikten sonra o zaman Uyum Daire Başkanlığı’nı yürüten Prof. Dr. Barbara John beni uyarmıştı. Çeviri bir meslektir, önceden yazılı iste, diye bana yol göstermişti.
Bu örnekte olduğu gibi eleştiri yapmakta bir meslektir. Yazarı kırmadan, şahsiyete dökmeden bilgi tamamlaması olmalıdır.
Köşe yazıları mozaik gibi yan yana konunca aslında uzun bir süre yazan bir insanın hayatı, uğraşıları, düşünce ve duyguları bir bütünü yani biyografisini teşkil eder.
Yazara karşı okur bir yakınlık, sevgi hisseder. Okur hayatında hiç karşılaşmadığı bir yazarı candan sevip, sık sık onu düşünür. Yazdığım bir mektup için bana telefon eden Mustafa Balbay’ın hayatımda bir kere telefonda sesini duydum. Ama çok sık onu düşünür oldum. Haksızlığa uğradığına inanıyorum. Her gecenin bir sabahı vardır, ama onun gecesi uzun sürdü. En çok çocuklarını düşünüyorum. Bütün yurtta öğretmenlerin tutuklu aydınlarımızın çocukları için bir şeyler yapmasını bekliyorum.
Düşüncelerim köşe yazısı ve etik konusunda Cumhuriyet Gazetesi’ne götürüyor. Köşe yazarı olarak örnek almalıyız. Birbirlerini yazılarını yüceltiyorlar, alıntı yapıyorlar. Eğer okumayı kaçırmışsa bir okur geri dönüp bir daha okuyabiliyor.
Yazdıkları kitapların tanıtımını yaparak okurlara duyuruyorlar. Aynı gazetede yazanlar birbirlerinin yazılarını okumalıdır.
Ne mutlu o yazarlara, İlhan Selçuk hep başlarındaymış gibi hâlâ dayanışma içindeler. Köşe yazarının hafızası iyi olmalı, çekmeceleri dolu, evi bir kitaplık gibi olmalı ki hemen bir kaynak bulsun, geçmişi okurlarına unutturmasın.
Didim yerel gazetesinde de yazdığım için biliyorum, öyle küçük kentlerde, ilçelerde yazanlar daha sorumlu davranmak zorunda. Herkes birbirini tanıyor, şahsiyete dökerse insanların, hatta yakın arkadaşların arasını bile bozabilir yazılanlar.
Büyük çapta köşe yazılar zaman zaman başa iş açabilir. Hele araştırma amaçlı olursa. Gerçeklerin duyurulmasını istemeyenleri düşman kazanmak mümkün. Adalet eşitlik gibi egemenlerin hoşlanmadığı kelimeler sakıncalıdır.
Herkesi memnun etmek bir sanattır, bunu da hiç kimse yapamaz.
Alman atasözü
Zaten herkesi mutlu etmek için yazılırsa o yazı başarılı olamaz. Biz Türkler, diyerek bir yazı başlıyorsa ben okumuyorum. Genelleme haklı olunan bir konuda sizi haksız çıkarır.
Küçük kelimecikleri bol bol kullanmalı, bazıları, birkaçı, birçoğu gibi.
Sosyal Demokratlar dergi ve gazetelerinde, öğretmenler dergisinde Almanca yazmaya şimdilik ara verdim. Türkçe yazdığım bu yazılarımda ikinci nesle düşüncelerimi aktarıyorum. Onların Almanca yazmalarını bekliyorum, artık onlar yazmalı, diye düşünüyorum. Okuduklarıma göre çok güzel başarıyorlar.
Alman basınında okuduğum bir hikâye beni hayli düşüncelere sürükledi. Bir büyükanne torunları ile anlaşamıyor. Alzheimer hastası olunca öğrendiği ikinci dil Almancayı tamamen unutmuş. Torunları da Türkçe bilmiyor, işte anadilin önemi bu noktada da yoğunlaşıyor.
 
Birçok okur tarama yaparak arşivi kullanıp, geçmişte kalan yazıları okuyor. O halde bu gazetenin arşivi olması fevkalâde bir şey.
Gazetede yorum yazan bazı okurlar yaşadıkları ülke ve şehri yazıyor, çok güzel bir duygu küresel yaşam bu olmalı.
Sevgili okurlarım, yazılı veya sözlü yorum yapanlara okuyanlara, biz yazarlara bu iletişim imkânı verdiği için önce yayın yönetmeni ve tüm gazete çalışanlarına teşekkür ediyorum.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.