KIZ ÇOCUĞU

ABONE OL
18:05 - 01/10/2020 18:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KIZ ÇOCUĞU

Türkiye’de 5 Aralık Salı günü kadınlara genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkının verildiği 83. yılı görkemli ve coşkulu bir törenle kutlandı. 

Belediye, yerel seçimlerde oy hakkı bundan dört yıl önce verilmişti.

Organize eden CHP Kadınlar Kolu, Anadolu’nun her köşesinden çeşitli dernek ve diğer sivil kuruluşları temsilcileri Ankara’ya davet etmişti. Avrupa’dan da bazı milletvekilleri katıldı.

Halk TV canlı olarak yayınladı, mesajlar Dünya’da Türkçe bilen her yere ulaştı. Parti genel başkanı yerküremizde yaşayan bütün kadınlara birleşin, hak ve adalet arayışınızı birlikte sürdürün çağrısı yaptı. Bu çağrı yerine ulaşamaz, bunun için hâkim dile tercüme etmek gerekliydi.

Her an değil, ama zaman zaman İngilizce’nin Dünya’ya hâkim olan birleştirici özelliğinden faydalanmalı, tercüme alt yazıyla verilmelidir.

Konuşmacılar seçme ve seçilme hakkının önemine vurgu yaptılar. Politika, kültür, sosyal ve akla gelen her alanda kadın ya çok az veya hiç görünmüyor.

Türkiye tarihinde kadınlara hakları verildikten çok sonra, imrenilen, örnek alınan Batı’da bile kadınlar birçok ülkede erkeklerle eşit hakları alamamıştı.

Kadın erkekle birlikte bir ülkeyi kalkındırabilir, bir bütün oluşturur, toplum birbirini tamamlar. Yarısı geri bırakılmış bir toplumda, diğer yarısı ilerleyemez. Kadın ana olarak yarıdan fazlasını aşağıya çeker, geriye iter. Çocukları eğiten büyüten anne çocuğun ilk öğretmeni olmalıdır.

Bu, ancak kız çocuklarının, ana adaylarının iyi eğitim ve öğrenim almasıyla mümkündür. Son yapılan bir araştırmada, Almanya’da ilkokul öğrencilerin okumada ve okuduğunu anlamada beşinci sıradan yirminci sıraya gerilediği görülüyor. Türkiye ise daha geride kalıyor.

Bütün gününü yalnız cep telefonuyla geçiren bir anne, eline kitap almıyor, çocuğu uyuturken masal okumuyorsa, çocuk örnek alamaz, okuma alışkanlığını kazanamaz.
Babanın tüm arzuları emir haline gelirse, anne koşulsuz kabullenip susarsa, hayır diyemezse kız çocukları haklarını aramayı öğrenemez. 

Erkek çocuk sünnet düğünüyle buluğ çağına uğurlanırken, kız çocuğununki gizli tutulur. Anne ile kız arasında kalır. Annenin anlatabilecek becerisi, tahsili yoksa bilgilendirilemez.
                          
Kız çocuğun istenmediği konulan adlarla belirtilir. Erkek çocuğa ise yaşamasının önemini anlatacak, kahramanlık örneği gösterecek adlar konur. Kıza istenmeyen Yeter, oğlana arzu edilen Yaşar adı verilir.

Misafir gelecekse anneye mutfakta kız çocuğu yardım eder, etmek zorundadır, ama erkek çocuğu oynamaya gidebilir. Bu durumda kadın olana kadar, ailede ikinci sınıf muamele görmeye alışmış demektir.

Kadının koruyucu silahı tahsilidir. Bilgili, çalışan kadınlar, eşit paylaşım ve eşit katılım olan toplumlarda, ülkelerde kişi başına düşen gelirin yükseldiği görülmüştür.
Tüm Dünya’da sağda, milliyetçi radikal partiler yükselince seçme ve seçilme hakkının sandıkta bitmediği anlaşılmıştır. Demokrasinin gelişmesi katılımla mümkündür. Tek kişiye bağımlı dernek ve partiler dağılmaya mahkûmdur.

Sivil kuruluşlarda iyi bir iş bölümü, gelişmesini ve daha fazla üye sayısını artırır. Bu da ailede öğrenilir, okulda geliştirilir. Birey bilinci gelişir, beceriye göre görev dağıtımı yapılır.

Ailede uygulanan şiddet topluma yayılır. Davranışlar da hastalıklar gibi bulaşır. Neşeli bir insan gelince, oraya güneş doğmuş gibi aydınlanır. Şiddet uygulanan bir evde aile fertlerinin hepsi mutsuzdur. Huzursuz, mutsuz bireylerden oluşan bir toplumda sağlıklı olamaz.

Elbette kadınlar ülkeyi, dünyayı karanlıktan kurtaracaktır. Ancak bu erkeklerle elele birlikte mücadele etmekle mümkündür. Eşitlik kavramı doğru anlaşılmalı, herkesi aynı yapma anlamına gelmez. Ailede, okulda, sosyal çevrede, çalışma ortamında ve kanun karşısında eşit hak, hukuk ve adalet anlamı doğru anlatılmalıdır.

Öğrenmenin yaşı yoktur, her yaşta doğumdan mezara kadar devam etmesi, ancak ve ancak erken başlanırsa mümkündür.

Ağaç yaşken eğilir.

Erkek çocuğu ailede kız kardeşine eşit hakları vermeden politikacı olursa, işsizliğe karşı çareyi kadınların evde kalmasında bulur. Kız kardeşinin çocuk yaşta evlendirilmesine ailede karşı koymayı öğrenmezse, ileride karar mekanizmasını ele geçirince hükmetmeyi marifet sayar. Muhalif olmayı düşman olma gibi algılar.

Umudun gücü ölçülemez, bütün Dünya’da gelişen dalgalanmaların sonunda bir durulma olacağına inanıyorum. Çok şey değişti, kadınlar erkeklerin desteğini alırlarsa enerjileri yerküreyi değiştirmeye kâfi gelir.

Daha güneşli günler göreceğiz, zira Cumhuriyet tarihi Türk halkına gideceği yolu gösterecek nitelikte, köklüdür.

Yurtdışında çalışmaya giden kadınların ilk pasaportlarında eşinin imzası var. Eşi izin vermezse seyahat hakkı yoktu kadının. Bugün böyle bir sorun yok. Kadınlar her yerde, toplumun her alanında görülecektir. Önemli olan eşim bilmez, ben bilirim, diyen kadınlar çoğalsın.                             

“Bir ülke halkının yarısı toprağa zincirle bağlı kaldıkça, diğer yarı kısmı göklere yükselemez.” Mustafa Kemal Atatürk
                                                 
Eşit hak ve paylaşımla kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.