KIRK YILLIK YÜRÜYÜŞ

ABONE OL
11:45 - 23/10/2020 11:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hafta sonu Frankfurt’ta gerçekleştirdiğimiz Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu, kısaltılmış adıyla (HDF)’in 37. Kurultayı üzerine iletilen olumlu yorumlar, beğeniler sadece Avrupa, ya da Almanya’ dan değil Türkiye ve başka ülkelerden gelmesi beni ve örgütümü onurlandırdı. 
Ben de HDF örgütü içerisinde 40 Yıllık yürüyüşümün özetini yapma gereğini duydum.
 
1976 yılında otuz bin kişinin katıldığı değişik şehirlerde gerçekleştirilen test sınavı ardından  mülakat, Ankara devlet Lisan Okulunda üç hafta Türkçe, kültür, İngilizce ve Din Bilgisi kurslarından sonra yine altı ay dil ve diğer dallarda yazılı sınavdan geçip, bütün sınavlar sonucu yirmi sekizinci sıradayken, MC iktidarda olduğundan,  iki yüz ellinci sıradaki öğretmenlerin  yurtdışına gitmesine rağmen TÖB-DER üyesi olmam nedeniyle kızağa alındığım için  ben ancak 1978 Yılında Ecevit döneminde  Almanya’nın Münih şehrine Türk çocuklarına Türkçe dilini öğretmek için öğretmen olarak atandım.

Münih’e geldiğimizin üçüncü günü kapısında Münih Halk Derneği yazan binadan içeri girdim ve 1987 Yılında Frankfurt’a atanana kadar bir daha çıkmadım. Frankfurt’ta kapanmış Türkiye Sosyal Demokratları Derneğini bugün SPD Hessen Milletvekili olan Turgut Yüksel, ayrılmaz siyam ikizim Hasan Arslan, Ercan Karakaş ve saygıyla, rahmetle andığım Ayla Dölen, Coşkun Dölen ile Türkiye Sosyal Demokratlar Derneğini (TSD) kurduk. Yıllarca o örgütün başkanlığı, Federasyonun Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendim.

40. yılında HDF Berlin’de ve bu yıl da Frankfurt’ta ki kurultayında Divan Başkanı onurunu yaşadım.
Münih’te bu derneğe takma isimle üye olmuştum. 
Bizim dönemimize kadar Türk öğretmenler, sağcı Straus yanlısı öğretmenler derneği üyesiyken 
İsmail Bulan öncülüğünde Alman Eğitim Bilim Sendikası (GEW) üyesi olduk. Hasan Arslan Hüseyin Çolak, Mustafa Çetinkaya, Tahan Güner Şahan ve daha birçok bizim dönem öğretmenlerle GEW de Yabancı Öğretmenler Grubunu kurma toplantılarını dernek lokalinde tartışarak kurduk.
 MHD; yöneticilerinden, Etem Ete, Tuncer, Remzi Yazgan’ı yanında birçok yoldaşı tanıdım.
Milli Eğitim Bakanı Necdet Uğur, Yurtdışı Eğitimi konusunda Alman Makamlarına sunulacak önerileri MHD’de sabaha kadar çalışarak hazırladık. Bu öneriler Türkiye’nin istemleri olarak kabul edilmişti.

HDF o dönemlerde eşit haklar mücadelesi veren en önemli kuruluşların başında geliyordu. Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Mustafa Üstündağ ve daha birçok siyasetçi, gazeteci, bilim insanı 12 Eylül öncesi derneğimizin ve Federasyonumuzun örgütlediği toplantılarda, halkımıza konferanslar verdiler.

12 Eylül’den sonra Münih’te diğer derneklerle kurulan Antifaşist Komite ‘ye ev sahipliği ve öncülüğünü üstlendik. Aydınlar Davasının Münih Sorumlusu olarak derneğimiz tarafından görevlendirilmiştim. 
Türkiye’deki faşist yönetimi Avrupa ve Alman Kamuoyuna tanıtıp, parlamenterlerin imza Türkiye’de aydınlarla dayanışma kampanyasına katılımı sağlamıştık.

Bu çalışmalarımız yanında her hafta gelenek haline getirilmiş Eğitim Toplantılarının birinde Kemalizm ve altı ilke konusunda verdiğim konferanstan sonra Türkiye Cumhuriyeti Münih Konsolosluğunca TİKKO’cu olarak sorguya alındım. Pasaportumu almak istediler. Orada Maiyette Konsolos olan ve aynı zamanda yazarlık ta yapan, doksanlı yıllarda Frankfurt Kitap Fuarında edebiyatçı olarak derneğimizce ağırladığımız Emekli Büyükelçi Oğuz  Demiralp’ı tanımıştım. GEW’nin ve siyasetçilerin tepkisiyle pasaportumuzu alamadılar.

Ama,12 Eylül rejimi bizi toplu olarak geri çağırdı. Daha üç yıl çalışmıştık. İki ülke arasında varılan anlaşmaya göre biz sekiz yıl çalışma hakkımız vardı. Türkiye’de aydınlara, demokratlara yapılan işkenceleri, tutuklamaları izleyen GEW yönetimi Alman yetkilileriyle görüşerek çözüm yolu aradılar.
Hükümet yanlısı bazı yetkililer ya iltica (sığınma) için başvuruda bulunmamızı ya da bizim sağcı Öğretmenler Derneğine geçerek Almanya’da kalmamıza yardım edeceklerini teklif ettiler. GEW Hessen Başkanı ve aynı zamanda Bavyera Milletvekili bunu bize iletirken: ”Sizin ve ailenizin güvenliği nedeniyle bu öneriyi size iletiyorum.”  Dedi.

Biz, hiç düşünmeden bu öneriye karşı çıktık:
” Biz, elimiz kalem tutan, konuşmayı bilen birikimli öğretmenleriz. Eğer kişisel çıkarlarımızı düşünseydik Türkiye’de çok önemli yerlere gelebilirdik. Sendikamız hukuksal haklarımız için yargıya gitsin. Kaybedersek ülkemize döneriz. Orada arkadaşlarımız hangi bedeli ödediyse o bedeli ödemeye hazırız.”  Diyerek sığınma başvurusunu ve sağ derneğe üyeliği reddettik. Biz ne cana kıymıştık ne devlet nede kul hakkı yemiştik.
Mahkeme bizi haklı çıkardı ve sekiz yıl öğretmenlik yapacağımıza hükmetti.

Memurluktan istifa ederek görevimizi ve örgütlü mücadelemizi sürdürdük.

Biz, demokratik sosyalizmi savunuyorduk. Avrupa’ya Sosyal Devlet yapısının öncülüğünü yapan Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) içinde siyaset, Türkiye’deki sol partilerle önce CHP, sonra SODEP, SHP ve DSP ile ilkesel dayanışmacı çalışmalar yaptık.

Türkiye’de Sosyal Demokratların ayrışıp ayrı isimlerde partileşirken 1980 sonrası Sosyal Demokrat Halk Dernekleri ismini alan HDF, bölünmeden eşit haklar Mücadelesine devam etti.

Çifte vatandaşlık, Avrupa vatandaşlığı, Siyasi Partilerde Göçmen Kotası, Eğitimde Fırsat Eşitliği konularında hem siyasi partiler içinde hem sendikalarda hem de sivil toplum örgütleriyle dayanışma içinde birçok kazanımlarda pay sahibi olmanın sevincini ve gururunu yaşadık.
SHP-CHP birleşmesinin temellerini iki partinin milletvekilleri ve yöneticilerini Frankfurt’taki HDF Kurultayında bir araya getirerek attık.

Türkiye’deki Sosyal Demokrat Partilere Avrupa’da her zaman HDF ev sahipliği yapmıştır.
Sonraları diğer örgütlerde olduğu gibi bizde de ayrışma başladı. 
Bir gurup arkadaşımız sağcı-solcu-dinci- ülkücü birlikteliğini sağlamak amacıyla Yahudi Cemaatine benzer örgütlendiler.
Kimi inanç ve mezhep merkezinde örgütlenmek, kimi de etnik bazda örgütlenmek üzere ayrıldılar.
Şeyhülislamlığını ilan edenlerle ortak demokrasi mücadelesi vereceklerini savunarak ortak dernek kurdular…
Biz sol, sosyalist, sosyal demokrat çizgide yolumuza devam ettik.
HDF’in onur üyesi Uğur Mumcu; Rabıta  ve Tarikat Siyaset kitaplarını yazarken HDF ev sahipliği yapmıştı.  Berlin’de son HDF Kurultayından dört ay sonra katledildi.

SPD içerisinde milletvekili, belediyelerde meclis üyesi, SPD’nin şehir ve bölge örgütlerinde yönetimlerinde azımsanmayacak sayıda HDF üyesi arkadaşlarımız siyasi mücadelede başarılı çalışmalar yapmaktadırlar.

CHP’nin Avrupa örgütlenmesinde Avrupa’yı ve Almanya’yı iyi tanıyan HDF Genel Başkanlığı yapmış Ercan Karakaş ve Fikri Sağlar gibi siyasetçiler yerine Tekin Bingöl görevlendirince CHP örgütleri inanç örgütlerinden oluşturularak HDF dışlanmaya çalışıldı.
Umarız CHP Genel Merkezi bu yanlıştan döner, insanların etnik kökenine ve inancına göre siyasetten ve örgütlenmeden vazgeçerek, siyaseti çağdaş, demokrat, paylaşımcı ve emeği en yüce değer olarak gören çizgiye dönüşür.
O zaman AKP’nin dini siyasete araç etmesine karşı çıkarken inandırıcı olur….
Sürçülisan mı ettik?
Yıldız AKALIN

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.