KİNDAR GENÇLİK

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Başbakan daha önceki konuşmalarında ”dindar gençlik” yetiştirme amacını açıklamıştı. Ancak dindar gençliğin nasıl olacağını, hangi ideallerin peşinde koşacağını, kimleri örnek alacağını açıklamamıştı. Partisinin İstanbul İl Gençlik Kolları’nın 3. olağan kongresine telekonferans yöntemiyle katılarak yaptığı konuşmasında baklayı ağzından çıkardı. ” Altını çiziyorum; modern, dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum.” diyerek yetiştirecekleri gençliğin kindar olmasını istedi.
Basına yansıyan bu sözleri şaşkınlığa yol açıp yoğun eleştiri alınca AKP’nin internet sitesindeki bu konuşmada ”kin” sözcüğü çıkartılmış durumda. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinin okullarda kaldırılmasının tartışıldığı bir zamanda, RTE’nin Necip Fazıl’ın gençliğe hitabesini okuması ilginçtir. Demek ki ”dindar gençlik” Necip Fazıl’ı örnek alacak. Bu noktada Necip Fazıl’ın dizeleri dolandı dilime, sizinle paylaşayım istedim:

”Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var/ Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden/ Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar/ Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.
Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü/ Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın/ Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü/ Kadınlar! Onlar varken konuşmayınız sakın.
İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe/ Bacakların ruhudur şekil veren diyorum/ Bacakları bir kalın örtüde saklı diye/ Mermerde kalbi çarpan Venüs’ü sevmiyorum.
Boynuma doladığın güzel putu görseler/ İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını. /Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler/ İsa’nın eli diye, bir kadın bacağını.” Şairin bacak fetişizmi onu ilgilendirir. Tıpkı ”Bir kadın memesine vatanı satarım.” Diyen AKP destekçisi liberal yazar gibi.
Kadın bacaklarına övgüler düzerken hidayete eren birini sorgulamak durumunda da değiliz. Ancak bir radikal uçtan diğerine savrulan kişiler hep ilgimi çeker. Genellikle hepsi kin doludur eski yaşamına, arkadaşlarına ve düşüncelerine karşı. Bulunduğu ortamda gerekli ilgiyi, sevgiyi, saygıyı göremeyen kişiler savrulur gider sonbahar yapraklarında karşı kıyılara. Şimdi RTE’ye sormak gerek yukarıdaki şiiri de okuyacak mısınız dindar gençliğinize?
”Kin tutmak” ne kadar ilkel bir anlayış. Kime kin tutuyorsunuz? Cumhuriyete mi, vatanı kurtaran şehitlere mi yoksa çocuklarını ”dindar genç(?)” olarak yetiştiremeyen annelere babalara mı?
”Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara ‘siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi! ‘ diyecek ve gerçek Müslümanlığın ‘nasıl’ını ve ‘ne idüğü’nü her haliyle gösterecek bir gençlik…” Bu sözler de Necip Fazıl’ın hitabesinden. Bir mümin; atalarını, rahmete ermiş büyüklerini hayırlı dualarla mı yad edecek yoksa, bu dünyadan göçmüş insanların inanç ölçülerini mi sorgulayacak?
Kısakürek’in hitabesini okuduğumuzda şu sorunun yanıtını da merak ediyoruz sayın başbakan. TBMM’de yazan ”Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.” Sözü yerine ”Hâkimiyet Hakkındır!” sözünü yazmayı düşünüyor musunuz?
Cumhuriyetimizin kurucusu ulusumuzun kurtarıcısı Mustafa Kemal’in bir tek sevdası vardı, o da vatanıydı. Ne savruldu, sonbahar yaprakları gibi ne de dünyevi zevkleri vatanından, ulusundan önemli bildi?
RTE’ye bir anımsatmam olacak. Necip Fazıl, yeni kurulan Cumhuriyet’in eğitim alsın diye yoksul halkın parasıyla 1924’te yükseköğrenim için Fransa’ya gönderdiği bir öğrenciydi. Yani Cumhuriyet’e çok şey borçlu olan bir yurttaş.
Gençlerimize ahde vefayı, atalarına ve emeğe saygıyı, insanları sevmeyi, kinden, nefretten uzak durmayı, bağışlayıcı olmayı öğretmeliyiz, hem de ivedi olarak.
Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.