KİM KORKAR HAİN KURTTAN!

ABONE OL
18:00 - 01/10/2020 18:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KİM KORKAR HAİN KURTTAN!

AKP Genel Başkanının: ” Erken seçim istemek bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir!” Demesinin ardından bir ay bile geçmeden Türk siyasetine özel bir misyonla getirilen Devlet Bahçeli’nin .bir vahiy almış gibi erken seçim isteğine, geçmişte olduğu gibi ihaneti menfaate çevirme pişkinliği ile Türkiye, AKP-MHP ittifakıyla bir oldu bittiye getirildi. 

Bu durumda muhalefet için iki seçenek vardı:
-Seçimlere katılmak
-Seçimleri boykot etmek. 
Muhalefet partileri  boykot düşüncesine olumlu bakmayarak seçimlere katılma kararı aldı.

24 Haziran her ne kadar cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri olarak yansıtılsa da aslında yaptırılan bir seçim değil bir rejim oylamasıydı.
Demokratik ülkelerde halk oylaması olsun, normal seçimler olsun eşit koşullarda yarışılır.
Bu ülkelerde güçler ayrılığı ilkesi geçerlidir.
Yasama-Yürütme-Yargı erkleri işlemez durumdaysa o ülkede demokrasi yok demektir.
Bu günkü Türkiye’de Yasama, Yürütme, Yargı tek adamın emrinde olduğunu sadece biz değil, dünya görüyor ve açıklıyor.
Bu düzende seçim ya da halk oylaması adil olamazdı. Olmadı da…

Demokratik ülkelerde dördüncü güç olarak sayılan Medya bağımsızdır.
Medya olayları izler gerçekleri halka yansıtır.
İktidarın yanlışlarını eleştirerek bir anlamda, hükümeti ve devleti denetler.
Türkiye’de medyanın bağımsız olmadığını hapisteki gazetecilerden, gazetelerinden kovulan gazetecilerin çokluğundan da anlayabilirsiniz.

Medyanın yüzde doksan beşi artık iktidarın emrindedir. Havuz Medyası denilen bu medyanın çalışanları meslek etiğini ve kalemini bol para karşılığı satan sermaye durumuna  getirilmiştir. 
TV’lerde iktidar yanlısı bürokratlar, devletin değil bir kişinin emrinde propaganda yapan kravatlı, unvanlı sermaye olma karşılığı o makamlara getirilmişlerdir.
Valiler, kaymakamlar, emniyet teşkilatı iktidar partisi temsilcileri gibi çalıştılar.

Camiler bir parti propaganda merkezi, imam çoğunluğu iktidarın mikrofonu olarak çalıştılar. 
AKP Genel Başkanı hem bir siyasi parti başkanı hem de cumhur başkanı olarak yasalara aykırı devletin tüm olanaklarını fütursuzca kullandı.
Oylama bu ortamda ve dayatmalarla yapıldı.
Sonuçlar da bu koşulların dayattığı şekilde çıktı.

Seçimlerin üzerinden bir haftalık bir süre geçti.
Seçim döneminde Türkiye, çok önemli olayları yaşadı.
Muhalefet, tüm olumsuzluklara rağmen, tüm engellemelere, baskılara rağmen inançlı, ilkeli bir tavır koyarak cumhuriyete ve parlamenter demokrasiden yana tavır koydu.

Bence bu sürecin en önemli ve en olumlu kurumu bence ”Cumhuriyet Halk Partisidir.”
İYİ Partinin seçimlere katılmasını engelleme planını kendi milletvekillerini İYİ partiye aktararak AKP ve YSK’nın oyunu  bozdu. 
Millet ittifakı ile sıfır baraj durumunu sağladı. 
Ucube bir seçim yasasına rağmen muhalefet partilerinin meclise taşınmasını sağladı.

 Perinçek,  cumhurbaşkanlığı seçimlerine  CHP’lilerin imza katkısıyla yüz bin imzayı bulabildi. 
Aynı Perinçek, AKP yandaşı konumunda kalarak, kendini aday yapan CHP’lilere ”bonzai içicileri”
diyerek bir kalite batağına girdi. 
Vatan partililer bile Perinçek’e oy vermeyerek yüz bin Oy’un  altında bıraktı.

2002 de tükenmiş PKK’yı Kürt oylarını alabilmek için tekrar dirilten, devletin itibarını çadır mahkemeleri ile PKK militanlarını aklayan, Oslo’da PKK’ya verdiği ödünler görüntüleri  üzerine eleştiri yapan Bahçeli’yi ”şerefsizlikle” suçlayan, Güneydoğu’da PKK’nın  kimlik kontrolü yapmasına, tüneller kazıp savaş hazırlığı yapan teröristlere dokunulmazlık sağlayan, APO için methiyeler dizen AKP’yi eleştiren CHP’ye ”Anaların ağlamasını isteyen CHP” .Diye suçlayan ‘ AKP, kanka olduğu HDP’ yi işi bittiği için baraj altında bırakması oyununu bozan CHP’ye ”terör örgütlerini destekleme” suçlaması havada kaldı.

CHP doğru aday Muharrem İnce ile Laik Cumhuriyetçilere umut verdi.
İktidarın devlet olanaklarını, kurumlarını, TRT’yi yandaş medyayı tepe tepe kullanmalarına rağmen Muharrem İnce’nin milyonları bulan mitingleri karşısında, AKP ve ortağı MHP paniklediler.

Muharrem İnce’nin Cumhuriyet tarihinin en coşkulu ve milyonları meydanlara çekmesine karşı  Erdoğan ve Binali Yıldırım taşımalı hediyeli mitingleri cılız kalıyordu.
Bahçeli kapalı salonlarda birkaç toplantıyla geçiştirmişti. 
Belli ki, AKP-MHP seçime giderken Kürt nüfusun yoğun olduğu doğu ve güneydoğuda MHP oylarının olağandışı artışını da planlamışlar.

Muhalefetin en zayıf yanı bu ikilinin kişisel bekaları gereği her hileyi, her yasadışı yolu deneyeceklerini, devletin bütün kurumlarının da bu yasa dışılığa hazırlandığını hesaplayamadıklarıdır.

Bu tartışmalar her kesimde daha da sürecek.

Ama CHP, bu sonuçlardan, eksikliklerinden, hatalarından ders çıkaracak bir barışçıl iç hesaplaşmayı yaparak, kendilerine ve Türkiye’ye: ”Teslim olmadık olmayacağız, ülkemizi ve ilkelerimizi korkmadan koruyacağız!” Kararlılığına saygı duyarak yeniden, yenilerle herkes için geçerli Koltuk Hesabı”  yapmadan mücadeleye devam kararlılığınızı gösterin.
O zaman çıkın meydanlara ve o milyonlarla dünyaya :

”KİM KORKAR HAİN KURTTAN!”
Diye haykırın…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.