KİM KİME PARALEL?

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla birlikte ülkemizin gündemi değiştiği gibi, ülkeyi yönetenler hatta uzaktan kumanda edenler de değişime uğradı. AKP iktidarı ile Fethullah Gülen ortaklığı, 2002 yılından beri ülkemizi paralel şekilde yönetirken, emperyalist ABD bu ikiliye her olanağı paralel olarak sunarken her şey iyiydi.

Fethullah Gülen cemaatinin üyelerini öncelikle Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına yerleştiren AKP iktidarı, ülkemize yapılan ihanetlerden paralel olarak sorumludur. 2010 yılında AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı; “savcı, TSK’nin kozmik odasına giremezmiş, araştırma yapamazmış. Kimse kusura bakmasın, savcılar millet için her yere girer, herkesi soruşturur” demişti. Dört yıl sonra aynı genel başkan yardımcısı; “savcı, Adana’da jandarma ve polis ile birlikte MİT’in tırlarını durdurup arama yapıyor. Ey savcı sen kimin taşeronusun? Tırda ne olduğu seni ilgilendirmez haddini bil” demişti. 10 Mart 2010 tarihinde Muğla İl Jandarma Komutanlığı tarafından Ankara’ya gönderilen ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bildirilen el bombası yüklü kamyon aranmış, TRT’de yapılan canlı yayınla TSK terör örgütü olarak nitelendirilmişti. Şimdi bütün bunlar ortadayken AKP yetkililerinin zikzaklarının ne için olduğu bellidir.

Fethullah Gülen cemaati ile paralel şekilde ülkeyi yöneten AKP iktidarının başbakanı kendisini “Ergenekon savcısı” olarak ilan etmişti. Sahte belgeler kanıtlandığı halde ve gizli tanıklarla yapılan yargılamalar sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subaylarına zindanlarda zulüm yapılmıştı. Şimdi Ergenekon savcılığını bırakan başbakanın “içeride haksız yere yatanlar var” demesinin nedeni bellidir. 17 Aralık operasyonunu hükümeti yıkmak için darbe olarak nitelendiren başbakan, hep mazlum rolünü oynamaktadır ama yolsuzluk ve rüşvet olaylarını görmemektedir. Ülkemizde sivil darbe yapan AKP iktidarı, hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla, anayasal düzeni bozmakta, diktatörlük kurma hevesindedir.

Demokrat Parti iktidarı ile 12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül Darbesi dönemlerinde bile yargının bugünkü gibi böylesine tartışıldığı, kararlarının adaletten, hukuktan böylesine uzak olduğu keyfi bir dönem yaşanmadı. Bu durumdan son derece memnun olan AKP iktidarı, şimdi 17 Aralık operasyonu ile yolsuzluk ve rüşvet olaylarının hükümete bulaştığının ortaya çıkması üzerine paniğe kapılmıştır. Bunun üzerine yargının, paralel devlet dediği Fethullah Gülen cemaatinin etkisi altında kaldığını söyleyen AKP iktidarı, yolsuzluk ve rüşvet olaylarından sıyrılabilmek için, anayasaya aykırı yasalar çıkartmakta sakınca görmemektedir. Kendilerini ve çocuklarını kurtarmak için öncelikle Adalet ve İçişleri Bakanlıklarında değişiklikler yapmaya başlayan AKP iktidarı, buna ‘ileri demokrasi’ adını vermektedir..

20 Eylül 1996 tarihli Aydınlık Dergisi’nde, CIA’nın yan kuruluşu RAND Corporation kaynaklı haber şöyleydi: “ABD’nin 1989-1991 yılları arasındaki Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, Tayyip’i Erbakan’ın yerine hazırlıyor.. Amerika Tayyip Erdoğan’ı Başbakan, Abdullah Gül’ü de Dışişleri Bakanı yapacak.”

ABD’nin 2000-2003 yılları arasındaki Ankara Büyükelçisi Robert Pearson 22 Mart 2003 tarihinde Washington’a gönderdiği gizli kriptoda şöyle diyordu: “Recep Tayyip Erdoğan güçlü bir müttefikimizdir. Erdoğan’a desteğimiz devam ederse, Orta Doğu ve Irak dahil olmak üzere Türk hava sahasını, kara ve demiryolları ile Mersin ve İskenderun limanlarını ABD’nin kullanımına açacağını taahhüt etmektedir. Ancak Türk Ordusu’ndaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engellenmek istenmekteyiz.”

26 Mart 2003 tarihinde Carnegie Endowment adlı kuruluşun Türkiye ve Ortadoğu uzmanı, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi Planlama Dairesi görevlisi ve CIA Türkiye uzmanı Prof. Henry Baker, Utah Üniversitesi’nde verdiği konferansta: “Avrupa Birliği adaylık sürecinde müzakereler yoluyla AKP lideriyle anlaşarak Türk Ordusu’nu kafesledik” demişti. Bu açıklamadan kısa süre sonra 4 Temmuz 2003 tarihinde Irak’ın kuzeyindeki Süleymaniye kentinde Türk Askeri’nin başına çuval geçirilmişti.

2008 yılında CIA eski Ankara İstasyon Şefi Graham Fuller’in “Yükselen Bölgesel Aktör Yeni Türkiye Cumhuriyeti” adlı kitabında yapılmak istenen emperyalist oyunlar açıkça yazılmıştır; “Türkiye, sadece kendisi için değil, aynı zamanda günümüz İslamı için önemli iki dinamik İslami hareket üretmiştir: Gayet politik AKP ve büyük ölçüde apolitik cemaatçi Fethullah Gülen hareketi.” “Türkler Kemalizm’i terk edip ılımlı İslam’ı benimsemelidir. Ilımlı İslam, Kemalizm’i silmeye yönelik bir karşı devrimdir. Bu devrimin karşısındaki tek güç, Türk Ordusu ile ulusalcı aydınlardır ve tasfiye edilmeleri gerekir.”

Yıllardır ordumuza ve yurtsever aydınlarımıza yapılan zulümlerin nedeni çok açıktır ve bunu gerçekleştirenler bellidir. Şimdi “içeride haksız yere yatanlar var” diyerek, sorumluluktan kaçamayacaklarını bilmeleri gerekmektedir.

AKP iktidarına ve Fethullah Gülen cemaatine sonsuz olanaklar tanıyan ABD, 2012 yılından beri stratejisini değiştirmiştir. Morton Abramowitz, 20 Eylül 2012 tarihinde “Türkiye’nin Nazik Durumu” adlı yazısında şu değerlendirmeleri yapmıştı: “Muhalefetin olmadığı, halkın sessiz ve tepki vermediği Türkiye’de 2014 yılında ülkede ve komşularda kargaşanın devamı yeni partilerin ortaya çıkmasına ve hatta belki de AKP’nin dağılmasına sebep olabilir.” ABD’nin eski Ankara Büyükelçileri Eric Edelman ve Morton Abramowitz, önceki gün ABD Senatosu’na yazdıkları raporda, Türkiye’deki 17 Aralık olaylarından dolayı dış güçleri suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’a karşı ABD’nin tavrını daha açık belli etmesi gerektiğini vurgulamışlardır.

Ülkemize karşı hainleri besleyip, yetiştiren ABD şimdi son kullanım tarihi dolduğu için, Tayyip Erdoğan’ı deliğe süpürmek istemektedir. Bütün bu yapılanlar açık açık ortadayken ve bunlardan yeterince ders almayanlar, ABD ya da Fethullah Gülen cemaatine şirinlik yapmaya devam etmektedirler.

Ülkemizin çıkarlarına aykırı davranan sadece Tayyip Erdoğan değildir. Fethullah Gülen ile bunları besleyen ABD de suçludur ve hepsi aynı yolun yolcusudur. Bunların hepsi birbirine paralel şekilde yurtseverliğe karşı ortak çalışmışlar ve ihanetin içindedirler. Yurtsever güçler tam bağımsızlık ilkesiyle bilinçli bir şekilde örgütlenerek, bütün bu emperyalist oyunlara ve oyunculara son verecektir.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.