“KESER DÖNER SAP DÖNER, GÜN GELİR HESAP DÖNER“

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“KESER DÖNER SAP DÖNER, GÜN GELİR HESAP DÖNER“


Konuya bu şekilde girmem biraz tuhaf olsa da, Türkçe’nin toplumumuzdaki değişik kesimlerdeki algılanışıyla birebir bağlıdır.
Peki, konu nedir? Türkçe değil mi?
Hani yurtdışındaki Fethullah Gülen okullarının bir hedefi vardı: öğrencilerine Türk kültürünü ve Türkçe’yi öğretmek? Hani her yıl düzenlenen ve neredeyse tüm Türkiye belediyelerinin büyük bir özveriyle organizasyona sahip çıkmaları sonucu?
Peki, bir ay süreyle bu „Türkçe Olimpiyatları’nın“ kutlandığı zaman dilimini hatırlayan var mı? Hatırlatalım… Mayıs ayı; yani 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın kutlandığı zaman dilimi. Aynı oyun „Kutlu Doğum Haftası“ kutlamalarında da oynanmaktadır. Bunun zaman dilimi de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarına denk gelir. Yani, bir şekilde milli bayramlara alternatif şölenler ayarlanmaktaydı. Bu tespit görmek isteyenler için geçerlidir tabii. 19 Mayıs kutlamaları için verilmeyen stadyumlarda milyonlarca para desteğiyle kutlanan „Olimpiyat Şölenleri’nin“ hedefi Türkçe’yi sevdirmek miydi?
17 Aralık 2013: “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner”
17 Aralık bir dönüm noktasıdır. Taraflar anlaşamadı, Türkçe olimpiyatları öksüz kaldı. Şimdi de diğer taraf Türkçe’de siyasi rant gördü ve ötekleştirdiğinin (paralel yapı) ekmeğine yağ değil de adeta çamur sürdü. Ve sonuç itibariyle gelinen nokta, olay Almanya’ya da yayıldı. Taraflar arasındaki savaş Türkçe üzerinde yapılmaya başlandı artık. İktidarın Avrupa ayağı UETD tabiri caiz ise “Türkçeye el attı” Maksat nedir? Türkçeye sahip çıkmak mı?
Görünen odur ki burada asıl konu Türkçe değil. Nasıl ki Türkçe Gülen ekibinin Almanya’da itibar ve rant kazanması için kullanıldı, UETD de aynı oyunu oynamaktadır. Burada oynanan bir tiyatrodur ve bu oyunun figüranları da bizleriz. Türkçeyi derneklere çekerek okullardan uzaklaştırdıklarının farkında değiller mi dersiniz? O kadar da cahil olamazlar değil mi? Alman siyasetinin yıllardır beklediği de buydu zaten. Sahi siz hiç duydunuz ya da yaşadınız mı, bu kesimlerin okullarda Türkçe dersi için mücadele ettiğini, imza topladığını, kampanyalar yürüttüğünü? Maksat Türkçeye sahip çıkmak değil ki, tam aksine “Türkçeye neşter vurmaktır”. 
Almanya’da eğitim ataşelik kadrolarını doldur(a)mayan, sağlıklı bir şekilde kültür merkezlerini aç(a)mayan Türkiye Cumhuriyeti, önceleri milyonlarca parayı Türkçe  Olimpiyatlarına ayırmış iken şimdi aynı milyonlar UETD ye aktarılıyor. Yüklü devlet desteğiyle bir nevi ihtişamlı bir tiyatro oyunu sergileniyor. 
Dönelim asıl konumuza, Türkçeye. Okullardaki Türkçe konuşma yasaklarını bilenler vardır muhakkak. Her gün yaşanıyor ama bize ulaşan en son örneği Aralık 2012 yılında Ahlen şehrinde yaşandı. Ahlen’de bir lisede değişik disiplinsizlikleri bahane ederek Türk öğrencilere “Türkçe konuşma yasağı” getirildi.  Olayın içinde olan duyarlı veliler başta olmak üzere, KRV Veli Dernekleri Federasyonu (FÖTEV) olayı basına yansıttı. Olay yerel Alman gazeteleri ve televizyon başta olmak üzere Türk basını  (Hürriyet, Sabah) tarafından geniş bir şekilde ele alındı ve kamuoyuna duyuruldu. Olaydan ilk günden beri haberi olan ve yerel muhabirin olayı takip etmesine rağmen hangi gazete tek kelimelik de olsa olaya değinmedi dersiniz? Ya da bu konuda hangi kurum ve kuruluşlar sessiz kalmıştı dersiniz? 
Veya biraz daha geriye gidelim, yıl 2008 KRV eyaletinde Türkçe dersleri kaldırılmak üzere ve bir grup “Türkçe Gönüllüleri” olaya el atar ve belli gruplardan destek ister. Hangi gruplar sessiz kaldı dersiniz? 
Türkçe’nin rant için kullanıldığı bu ve benzeri kesimlerin gündeminde “Türkçe” hep küçük puntolarla yer almıştır. Gerekirse Türkçe’yi yasaklayabilmektir (Gülen ekibinin kendi okullarında uygulamış olduğu Türkçe yasağı gibi), yasakları görmemektir. Bilinçli veya bilinçsiz Türkçeyi dernek binaları ve yöneticilerin inisiyatifine bırakarak okullardan uzaklaştırmaktır (UETD’nin son girişimindeki örnekte olduğu gibi). Bunların gayesi Türkçe’ye sahip çıkmak veya Türkçe’nin itibarını yükseltmek değil…. Türkçe’yi din unsurundan sonra Avrupa’da ikinci bir rant kapısı haline getirmektir. Bu arada Hollanda’da Türkçe nasıl bitirilmiş bir araştırın.

Fakat tüm bu rantçılara rağmen öyle bir grup, kesim ya da kişiler vardır ki konuyla hiç bir mesleki yakınlığı veya rant beklentileri olmamalarına rağmen gönül vermişler, sevdalarını ortaya koymuşlardır. Onlar Türkçe gönüllüleridir ve „TÜRKÇE” onların nezdinde hep büyük puntolarla yazılmıştır. Onlar Türkçe’ye gönül vermiş, her meslekten bir araya gelmiş, kısaca Türkçe’ye sevdalanmış aşıklardır ve bu yolda gerekirse Kerem’in Aslı’sı için yaptığı gibi Türkçe’ye kavuşmak için dağları delip engelleri aşmayı hedeflemişlerdir. Onlar, çocuklarımızın dilsel yeteneklerini ve becerilerini geliştirmek, okul başarılarını ve eğitim düzeylerini yükseltmek için çalışmalar yapmışlar ve yapmaktadırlar. Onlar, kısıtlanmak, yasaklanmak ve okullardan kaldırılmak istenen Türkçe’ye sahip çıkarak Türkçe’ye hak ettiği önemin verilmesini sağlamak için mücadele etmiş ve etmektedirler. Onlar, ulusal kültürü ve edebiyatı yaşatmak, anadil bilincinin gelişmesi için toplantılar, seminerler, konferanslar, kampanyalar ve benzeri etkinlikler düzenlemiş ve düzenlemektedirler. Onlar, kısaca toplumun her kesimine TÜRKÇE sevgisini hiç bir rant beklentileri olmadan sırf bu işe gönül verdikleri için büyük puntolarla aşılamak istemektedirler.

Dr. Ali Sak

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.