KASETLER SAVAŞI VE KAOSA DOĞRU!

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Subayların kasetleri, avukatların, hakim ve savcıların kasetleri zamanı geldiğinde servis edilip ülke gündemine bomba gibi düşürülüyor.

Kim nasıl ne şekilde bunları yapabiliyor hiç kimse bir şey bilmiyor. Bilenler de suskunluğu tercih edip, izlemekle yetiniyor..

Türkiye bir nokta teknolojik casusluğun en son araç ve gereçleriyle iç içe geçmiş durumda.
İstihbarat örgütleri en yetenekli ajanlarını Türkiye’de istihdam etmiş. İktidar ve muhalefet cephesindeki rollerini oynuyorlar.

Bakın; Dünyada meydana gelen bütün olaylar, bu olaylara ait görüntüler ve sesler, insanlar kaydetmeyi icat etmeden önce zaten doğal olarak kaydediliyordu. Yani hiçbir görüntü ve ses aslında doğada kaybolmuyor.

Peki bir millet ve bir devlet için hangi kayıtlar önemlidir? Siyasi liderlerin yatak odalarının kayıtları mı önemlidir yoksa aynı kişilerin yabancı devlet adamları veya istihbaratçılarla yaptıkları görüşmelerin kayıtları mı?

Örneğin bazı generallerin, subayların, avukatların, Baykal’ın kasedi mi önemlidir, yoksa Abdullah Gül veya Recep Erdoğan’ın CFR’nin en etkili şahsı Abramowitz ile yaptıkları görüşmelerin kayıtları mı?

Recep Erdoğan daha Belediye Başkanı iken ABD’nin İstanbul Başkonsolosları tarafından sık sık ziyaret edildi. Basında aleni olarak ABD’nin Recep Erdoğan’a yatırım yapacağı yazılıyordu. Bu görüşmeler, kayıt altında değil midir?

CIA istasyon şefi Graham Fuller’in 1996 yılında Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nda Abdullah Gül ile yaptığı görüşme kayıt altında değil midir?

Bir CIA ajanı, yaptığı görüşmeyi kayıt altına almaz mı?

Ve MİT, o sırada Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı olan Abdullah Gül’ün CIA ajanı Graham Fuller ile yaptığı görüşmeyi kaydetmemiş midir?

2001 yılı Temmuz ayında bir lobi şirketi vasıtasıyla Tayyip Erdoğan’a ABD’den gönderilen CFR kaynaklı gizli memorandumda, “Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir” deniliyordu.

Memorandumda yazılanlar, neredeyse aynı ifadelerle AKP programı haline getirilmişti! Türkiye’nin kaotik ortamına bu gizli belgede yazılanlarda mutabakat ile mi geçiliyor yoksa hakim ve savcıların kasedi ile mi?

30 Ocak 2003’te Avrupa Yahudi Kongresi Başkanı Friedman Türkiye’ye geldi, Abdullah Gül ve Recep Erdoğan ile görüştü! Bu görüşmeler kaydedilmedi mi?

26 Şubat 1997’de de Abdullah Gül, New York’ta Refah Partisi ile ilgili CFR toplantısına katıldı! Gizli dünya devletinin gizli hükümeti CFR’nin Ankara toplantısına ise Abdullah Gül ev sahipliği yaptı. Bu görüşmeler kaydedilmedi mi?

13 Mayıs 2009’da Anadolu Ajansı, üç satırlık bir haber geçti: “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Oxford İslâmi Araştırmalar Merkezi Mütevelli Heyeti’nin İstanbul’daki toplantısına katıldı. Dolmabahçe Sarayı’nda basına kapalı gerçekleşen toplantı, yaklaşık 2 saat sürdü.”
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın, İslâm dünyası üzerinde yüzyıllardan beri operasyon yapan bir ülkenin, 1993 yılında kurduğu İslâmi Araştırmalar Ensitüsü’nün Mütevelli Heyeti toplantısına katılmasının sebebi neydi?

Recep Erdoğan’ın telefon konuşmalarının kayıtlarını ele geçiren Aydınlık dergisi bunların bir kısmını yayınladı. Yayınla ilgili görülen iki gazeteci için hapis isteniyor! Peki Türkiye’nin kaderi bakımından bu kasetler mi önemlidir yoksa hakim ve savcıların kasedi mi?

Bu tür sayısız görüşme var ve bence hepsi kayıt altındadır. Ayrıca Recep Erdoğan-Yaşar Büyükanıt arasındaki Dolmabahçe görüşmesi de kayıt altında mıdır?

Peki Türkiye’nin geleceği açısından bunlar mı önemlidir yoksa belli görevde olanların kişisel kasedi mi?

Ordu ve yargı mensupları ile ilgili kaset doğruysa sadece o kişilere zarar verir. Ama yukarıdaki görüşmelerin kayıtları, Türkiye’yi yöneten iki kişiye karşı, şantaj olarak kullanılıyor olabilir değil mi?

GüNüN SöZü: Kaosun onu hazırlayanları da içine aldığı da bir gerçektir.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.