KARAR VERELİM NE İSTİYORUZ

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Siyasi Parti genel başkanları konuşuyor. Genel Başkanlar diyorum, çünkü liderlik ayrı şey genel başkanlık ayrı şey. Toplumların, devletlerin kaderini değiştiren, kalıcı eserlerle ve hizmetlerle yönettiği halkın ileri düzeye gelmesine katkıda bulunanlar, lider olabilir. Ya da spor klubünü, şirketini büyüten, geliştiren, marka haline getiren liderdir. Sadece konuşan ya da ülkeyi daha da iyi duruma getiremeyen sadece genel başkandır.

Türkiye’de gözlemlenen kargaşadan, siyasi kaostan ekonomik dengelerden bakarsak rayına oturmuş bir siyasi ve ekonomik düzenin kurulmadığını görüyoruz. Zira biz hala ne istiyoruz? sorusuna açık ve net bir çerçeve koyamamış bulunmaktayız.

Demokratik bir düzen için parlamenter demokrasinin sürmesini mi yoksa başkanlık ya da yarı başkanlık rejimine geçmeyi mi istiyoruz? Cumhurbaşkanını halkın mı yoksa meclisin mi seçmesini istiyoruz?

Ekonomik düzende yabancıların egemen olmasını mı yoksa kendimizi mi olmak istiyoruz? Yönetebilir bir demokrasi sürdürülebilir kalkınma için ekonomik düzen nasıl olmalıdır?

Dış politikada; Avrupa Birliğinin onursuz eyaleti mi olmak istiyoruz yoksa Avrupa Birliği gibi kendi gücü ile bağımsız bir güç olmasını mı istiyoruz?

ABD, İngiltere ve İsrail’e endeksli, vesayet altında bir devlet mi yoksa Rusya ya da Çin vesayetin de devlet mi Yoksa “kendimiz” olmak mı?

Türkiye uyutulurken değiştiriliyor. Alıştıra alıştıra,.yedire yedire, sindire sindire.
Tablo değişmiş kimse farkında değil. Mutlu bir azınlık; 4000 kişi ya da aile. Ve 75 milyon kitle. Zengin fakir uçurumu artıkça artmış, El değiştiriyor hemen her servet. Varolan servetler satıldı, satışa teşvik edildi. Satışa söke söke mecbur ettiler. Kasıtlı IMF politikalarıyla, batının anlı şanlı ekonomistlerin övgüleriyle ve yerli maaşlı işbirlikçilerin telkinleriyle.

Sadece 6 yıl önce Türk olan şimdi ise Türk’ten çıkan servetler neler?:

Ve sırada bekleyenler. Sabiha Gökçen havalimanı, Halkbank, Ziraat Bankası, Fırat ve Dicle nehri de dahil 12 nehir özelleştirilecek yani satılacak

Yüzde 65’i yabancılarda olan 3265 kişinin oynadığı Borsa. Ya otomotiv endüstrisi! Artık Türk markalı üretim de yok. .

Türk insanın binbir emekle özveriyle yarattığı kuruluşlar tek tek elden çıkıyor. Yabancı sermaye hazıra konuyor en karlı en verimli şirketleri alıyor yeni işgücü ve ihracat potansiyeli yaratmıyor.

Türkiye Kan Kaybediyor
Bankacılığın yüzde 50’si,
Sigorta şirketlerinin 69’u, yabancılarda.
500 büyük sanayi kuruluşun toplam satışının yüzde 42.5 yabancı sermayeli şirketler yapıyor.
Toplam karın 44.4’ünü yabancı sermayeli şirketler elde ediyor
Toplam ihracatın yüzde 49’unu yabancı sermayeli şirketler yapıyor.
87.5 milyar dolar sıcak para gelmiş, 54 milyar dolar faiz ödenmiş
Merkez bankası dövizi yüzde 5 civarında faizle alıyor üç misli veriyor
Cari açık var
Toplam iç ve dış borç 40o milyar dolar civarında
Kişi başına borç ise 5534 dolar.

Siz hiç dünyada içe dönüklük olmaz, dışa açılmak gerekir, yabancı sermaye gelmeli diyerek kendi halkını ırgatlaştırmayı, ben yönetemiyorum gel yönet diyen yönetici gördünüz mü, ya da bunları yapanları destekleyen halk duydunuz mu? .

Taş üstüne taş koyanı iyi kötü halk görmüştü de taş üstünde taş bırakmayan ilk defa görülüyor. Sorgulayıcı zihne sahip olunmadıkça daha çok ah vah çekeriz.

Her şeyin iyi olduğunu iyiye gittiğini söyleyenler kim?

Belli aile holdingleri karlarını katlarken yığı9nlar kömüre bir kilo buğdaya geleceğini ipotek ediyor farkında değil. Bulgura yağa şekere seviniyor. Sadaka kültürü toplumda hakim hale gelmişse yığınların sefaleti konunda mücadele etmenin anlamı var mı?

Baksanıza yığınlar biz böyle sefil yaşamayı tercih ediyoruz diyip gidip buna sebep olanı oyuyla destekliyor. Ne diyelim ki!

Günün sözü: İnsan gafilse sen ne dersen de, anlamaz.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.