KAPANDAKİ KURBANLAR

ABONE OL
18:06 - 01/10/2020 18:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KAPANDAKİ KURBANLAR
 
AKP kurucularından ve önemli eski bakanlarından olan Abdullatif Şener;
”Eğer  Recep Tayyip zor durumda kalırsa savaş bile çıkartır.”Demişti.
 
Başlarda dış dünyaya karşı hem politik hem finans destek sağlamak için-biraz da bazı ülkelerin işine geldiği için-onlara şirin görünmüştü.
Ama O’nun asıl finans kaynağı Suudi Krallığı, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri idi.
AKP iktidarı sıcak paraya ihtiyacı olduğunda kaynağı belli olmayan(!) yüklüce döviz Türkiye’ye giriyor hem iktidarı rahatlatıyor hem de para sahipleri kazanıyordu.
 
Suudi Arabistan dönemin başbakanı Recep Tayyip’in oğlunun kindar nesil yetiştirecek İmam Hatip okulları projesine 999 bin 999 Dolar hibede bulunmuştu.
Kapandaki ilk kurban olarak AKP’ye arka bahçe olacak yoksul halk çocukları seçilmişti.
 
Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger; ”Biz bizim hainleri hemen yok ederiz. Ama başka ülkelerin hainlerini ABD’nin çıkarları için destekler ve besleriz.” Sözü bilinir…
 
Tayyip Erdoğan-Fetullah Gülen ortaklığı ABD tarafından ikisine BOP’ a destek verme karşılığı iktidar olmaları sağlandı.
AKP, siyasal erk olarak, Fetulah Gülen her dalda yetişmiş elemanlarıyla yasal kılıflarla, yurtsever laik Cumhuriyet kadrolarının, muhalefetin, yansız basının aydınların hatta liberal işadamlarının kumpaslarla etkisizleştirilmesi yanında, itibarsızlaşmaları da sağlanacaktı.
 
Hitler Almanya’sının toplama kamplarından örnek alınan Silivri Toplama Kampı Türkiye’deki  muhalifleri tutsak edilmeleri için inşa edildi.
 
2007 yılında BOP projesinin Türkiye ayağı operasyonları başlatıldı.
ABD-AKP-Gülen’in kapanındaki kurbanlar; TSK-Aydınlar-Atatürkçüler ve yurtseverlerdi.
TSK Kumanda kadrosu bu kumpasın kendilerine de ulaşacağını düşünemedikleri için gerekli tavrı göstermediler.
Sonra, TSK’nin Genel Kurmay Başkanı Terör Örgütü yöneticisi olarak tutuklandı.
TSK’nin ve Türkiye’nin güvenliğinin planlamalarının saklandığı Kozmik Odaya girilerek planları gasp edildi.
Bu ihaneti yapanlar ve kozmik odaya girmeye yetki veren hükümet ve TSK sorumluları vatana ihanet suçundan yargılanmaları gerekir.
 
Rasim Ozan Kütahyalı, Taraf Gazetesinde muhbir gazeteci olarak başladı.
Taraf Gazetesinden sonra yandaş Takvim ve Sabah gazetelerinde yazdı. Yandaş TV kanallarında spor programlarında uçuk yorumlar yapmaktaydı.
Karısı ile ateşli FETÖ hayranı iken 17-25 Aralıktan sonra saf değiştirdiler.
Hatta, Bank-Asya ‘dan aldıkları ucuz kredi ile pahalı bir villa bile aldıkları yazıldı. Yalanlamadılar.
 
Yakın zamanda kendini önemli gazeteci göstermek mi istedi yoksa FETÖ’ YE minnet duyduğu için mi? Fetullah Gülenle , AKP’nin ortaklaşa kumpaslarını açıkladı;
”2007-2013 döneminde eski rejim aktörlerine yönelik tasfiyelerin de baş aktörü Fetullah Gülen ve örgütüydü.Elbette bu tasfiyelerin arkasında hem siyasi irade hem de çok büyük toplumsal destek vardı…” ”Fakat Gülen’in 1970’lerin sonundan itibaren devletin ve yargının içine ektiği fidanlar ağaç olmasa bu devrim yapılamazdı ve askeri vesayet rejimini hiçbir güç yıkamazdı…”
 
Ergenekon, Balyoz, Casusluk kumpas davaları ile boşaltılan kumanda kademesine AKP yönetimi FETÖ elemanlarını kilit noktalarına getirilerek, Laik Türkiye Cumhuriyeti savunmasız bırakılmıştı.
İnsanlar intihar etti, kanser hastalarını bile bile ölüme gönderdiler, yuvalar yıkıldı.
 
”Analar ağlamasın” sözünün arkasında anaların ağlatılacağı kumpası gizliydi.
”Terör örgütüyle pazarlık yapılmaz” uyarılarına rağmen AKP iktidarınca Öcalan’a övgü, PKK’ya serbestlik dönemi başlatılmış, Diyarbakır’da Öcalan’ın sesinden nutuklar attırılmış, Akil adamalar sadece AKP seçmenini  ve Kürtleri uyutmak için devreye sokulmuştu
Dolmabahçe’de AKP-PKK akrabalığı tescil edilmişken Recep Tayyip neden masayı devirdi ?
”PKK silah bırakarak Recep Tayyip’e seçimlerde avantaj sağlayacaktı” O koşul gerçekleşmeyince B Planı devreye sokularak Güney Doğu’da Sur, Yüksekova gibi açılım-barış süreci dönemlerinde devletin bilgisi dahilinde PKK’nın silah, mühimmat depolaması yaptığı evler, sığınaklar, dehlizler havadan, karadan bombalanarak bir iç savaş görüntüsü ile toplum yanıltılmak istenmişti.
Bundan sonra kapana sokulan her polis, her asker AKP iktidarı için ölüme gönderilecekti.
. ( Aynı senaryo 15 Temmuz sözde darbe dönemine de uygulanmıştı.)
 
15 Temmuz’da’ FETÖ Darbesinin çok önceleri hükümete, dönemin başbakanına, cumhurbaşkanına resmen bildirildiği halde dikkate almadılar.
Darbe yapılacağı haber alınınca darbeciler etkisiz hale getireceklerine onları izlemeye alarak FETÖ’ nün başaramadığı darbeyi kendilerinin yapması için fırsat olarak gördüler.
Bu senaryoyu AKP içinde Recep  Tayyip, damadı, MİT Müsteşarı dışında birkaç kişi daha biliyorlardı.
Doğu Perinçek’in bile bildiği darbeyi Recep Tayyip’in bilmemesi  olası değil.
Meclis araştırmasının başına atanan YİM-PAŞ soygununun aktörü, Fetullah Gülen’i bir mürit gibi savunan eski savcı  Reşat Petek öncülüğünde Bahçeli’nin MHP’si desteğiyle araştırma kapatılmış, Muhalefet Şerhi bile rapora alınmayarak, üstelik komisyondan habersiz korsan eklemeler yapmak suçluluğun ilanıdır.
Darbeyi eniştesinden öğrenen Recep Tayyip için motoru çalışır durumda dört uçak neyin önlemidir?
Başbakan ortalıkta yok, içişleri bakanı ortalıkta yok. Neden?
Cumhuriyet yazarları, Sözcü yazarları hele Ahmet Şık gerçeği yazmasınlar diye güvence olsun diye tutuklandıklarını ancak düşünme melekesini kaybetmiş insanlar bilemez.
Darbenin komedi bölümünü bile bile sokağa, ölüme yollanan halk değil, TSK içinde kalan gerçek yurtsever  Atatürkçü askerler önledi.
Yoksa o silahsız insanları iki cemse FETÖCÜ  askerle temizlerlerdi.
 
IŞİD ve ÖSO adıyla Türkiye’de eğitilen katilleri ”Kızgın Gençler” diye geçiştirdikleri ve onlara TIR’larla silah gönderildiğini yeminle itiraf eden sus payı olarak AKP Genel Başkan Yardımcısı yapılan Ertuğrul Türkeş ve şimdi Tayyip Erdoğan’ın Ayvazı olan Devlet Bahçeli meydanlarda açıklamıştı.
İktidar uğruna kapandaki kurbanlar,  silahsız ölüme yollanan halk ve Suriye’de Irak’ta boşu-boşuna can veren askerlerimizdi.
 
Bu savları kanıtlayacak o kadar kanıtlar var ki; cesur ve namuslu birkaç Cumhuriyet savcısı, hukuka inanan birkaç adil yargıç olsa ne yüzlerce  asker, ne onlarca yurttaş hayatını kaybederdi.
Kuvvetler ayrılığı olmayan bir devlet demokrat olmaz.Orada demokrasi yoktur.
Hukuk devletinin olmadığı ülkede adalet de olmaz.
Casus diye suçsuz yere hapse atılan aktivistlerin Schröder’in, AKP Genel Başkanına ricasıyla salıverilmeleri sevinilecek bir sonuç.
Ama Türkiye’de yargının tek adamın emrine verilmesinin kanıtı olarak ta o derece vahim.
Kamuoyunun bilmek istediği bu işlem neyin karşılığı olarak yapıldı.
Yandaşları artık kimse ciddiye almıyor
Boşuna yalan ve çirkin senaryolar yazmasınlar.
Artık yalanlarınızla ancak sizin ayarınızdaki mahlukları kandırırsınız…
 
Yıldız AKALIN
 

 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.