KAOS, AYDINLAR, GAFLET VE HIYANET!

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türk Milleti’nin infialini önlemek, ABD, AB ve İsrail karşıtlığını artmasını önlemek için yine senaryolar ortaya konuluyor. Gündem nelerle meşgul ediliyor? Yorumlar hangi odaklar adına yapılıyor, iyi anlamak gerekir.

Din adına, ABD adına, AB üyeliği adına, siyonizm adına, çağdaşlık adına, özgürlük adına, demokrasi adına, ihanetler sergileniyor..

ABD ve Avrupa halklarının refahları sömürgeci anlayışa, yağmaya, talana ve yıkıma dayanmaktadır. Batılı halklar refahın; Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da, Filistin’de hâlâ oluk oluk akıtılan mazlum kanı ile sağlandığının yüzde kaçı bilincindedir acaba bugün!

Sadece Türkiye’nin aydın’ı ihanet etmemiş ki! Batı emperyalizmi, halkların özgürlükçü savaşımlarının sona erdirilebilmesi için öncelikle aydınlarının felç edilmesi gerektiğini sezip milli/ulusal aydınları evcilleştirmeye çalışıyor. Ama yalnız halklar farkında değil!

İhanet Yılları adlı kitabında Eric Bentley’in yazdığına göre, Başsavcısı Michell Palmer daha 1919 yılında bir komünist aydın avı başlatmış Amerika’da. 1930’da Hitler’in dünyayı yeni bir savaşa sürüklediği günlerde, Senatör Samuel Dickstein’ın Nazizm için de komite kurulması önerisi reddedilirken, denilerek Senatör Hamilton Fish’in başkanlığında Aydınları izleme komitesi kurulmuş Senato’da.

1938 yılında ise bu kez aydınlarla ilişki kuranları, onlarla ortak girişimde bulunanları, birlikte çalışanlarla onlara iş verenleri sorgulayıp yargılamak üzere Amerika’ya karşı Çalışanları Araştırma Komitesi adıyla Senatör Martin Dies’in başkanlığında bir komite daha kurulmuş.
Soğuk Savaş döneminde 1947 yılında da tarihe Taft-Hartley Yasası adıyla geçmiş bir yasa çıkarılarak aydınların sendika yönetimlerinde görev almaları yasaklanmış.

1950’lerin başında da ünlü Mc Carthy Komitesi ülkede cadı kazanları kurup basın-sinema-tiyatro-edebiyat-üniversite çevrelerini hallaç pamuğu gibi atarak, Amerika’da sorgudan geçirilmemiş, tövbe ettirilmemiş aydın bırakmamıştır neredeyse.

Kimlik tartışmalarını ülkeye ithal eden yabancı istihbarat örgütleri ağına düşmüş unvan almış okumuşlar söylevlerle aydınlara saldırıp etkisizleştirmeye çalışmaktadırlar.

Kamuoyu, milli irade kavramların kutsallaştırılması, yargısı da, tıpkı demokrasi’nin parti, seçim ve parlamento’dan ibaret olduğu, milli egemenliğin seçimle belirlenebileceği, seçim sonuçlarının milli irade olarak değerlendirilmesi gerektiği gibi oligarşik emperyalist palavra tutsaklığı yapan yaklaşımlardır.

Aydın kavramı da düşüncemize Tanzimat’tan sonra, Rönesans’ın ilk yıllarında gene ışık kökünden türetilmiş İngilizce enlightened, Fransızca éclaire sözcüklerinin Arapça tenvir sözcüğünden türetilmiş ışıklandırılmış anlamında münevver şeklinde girmiş, 1950’lerde de güneşin ışığını yansıtan ay’dan esinlenilerek kendisine yüklenen bilgiyi yansıtan kişi anlamında aydın diye Türkçeleştirilmiştir.

Batı’da da kadılık, öğretmenlik, hekimlik, vakıf yöneticiliği, memurluk gibi işler, tıpkı Müslümanlarda ulema’nın tekelinde olması gibi ta 12. yüzyıla kadar clerc denilen din bilginlerinin tekelindedir.

Ancak, yeni deniz yollarının bulunmasıyla artan denizaşırı ticaretin ayrı dinlerden kişiler arasında birtakım hukuksal sorunlar çıkarması, ticaret gemilerinin ortalığı kasıp kavuran salgın hastalıklar getirmesi gibi nedenler yüzünden söz konusu yüzyıllarda, gene Kiliseye bağlı ama din bilgini olmayan kişilerin de ders verdiği hukuk, tıbbiye gibi meslek okulları açılmasını zorunlu kılmış, oralardan yetişen kişilere de enlightened, éclaire denilmiştir. Bu kişilerden kendisine yüklenilmiş bilgiyi yansıtmakla yetinmeyip, gene Hıristiyan düşüncesi içinde kalmak koşulu ile yeni bilgi üreten Bacon, Erasmus, More, Montaigne gibi aydınlar için de mütefekkir / düşünür anlamında İngilizcede thinker, Fransızcada penseur deyimi kullanılmıştır daha sonraki yüzyıllarda.

19. yüzyıldan itibaren de, artık Kiliseden bağımsız ve tam anlamıyla dinsellikten arındırılmış bilgi üreten düşünürlere ise bütün Batı dillerinde entelektüel denilmeğe başlanılmıştır.

Kim aydın, kim entelektüel artık sömürgeleştirilen ülkelerde o kadar da önem arzetmiyor..

Batılı vakıfların kanatları altında; dinini, dilini, mantığını, düşüncesini yeniden çarpıtmaya çalışan aydınların, Türk Milleti’nin varlığını ve geleceğini tersyüz ettiği ortadadır.

Günün Sözü: Bilgiyle aydınlan, saplantıların ve dogmaların esiri olma. Özgür kalırsın.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.