KANMADIK-KANDIRMADIK, ASLA İHANET ETMEDİK

ABONE OL
18:03 - 01/10/2020 18:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KANMADIK-KANDIRMADIK, ASLA İHANET ETMEDİK

Marks’ı, Lenin’i, Mao’yu, Castro’yu ve nice halkları için, yol gösteren emekten yana tavır koyan değerleri okuyarak, inceleyerek anladık ve onlardan dersler aldık.
Onlar sıradan kişiler değildiler.
Onlar tarihte onurlu yerlerini aldılar.

Biz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, yurtseverleri olarak kendi önderimizi daha çok sevdik.
Başka yerlerden kurtarıcı aramadık. 
Her mazlum halk, kahramanlarını, önderlerini kendilerinden çıkarırlar. 
Bizim önderimiz Emperyalizme karşı ulusal kurtuluş savaşı vererek, işgal altındaki yurdumuzu kurtararak emperyalizmi savaş alanında yenen dünyanın gelmiş-geçmiş en büyük devrimcisidir.
O, Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Askeri, kültürel ve siyasal devrimleri yaparak Dünya Devrim tarihindeki yerini almıştır.

Osmanlı, başlarda işgal ettiği ülkelerin haraçlarıyla yüz yılarca hüküm süren bir imparatorluktan bilime, bilgiye değer vermedikleri için, tarladaki ürünleri ipotekli, ellerinde son kalan halkın yaşadığı toprakları işgal edilen bir ülke bıraktılar geriye.
Her, şey bitti denirken önlerine çıkan bir vatanseverin peşine düşen Anadolu Halkı, topraklarını işgalden, ipotekten, saraydan, sultandan kurtararak, özgür bir vatan ve özgür bir Ulus yarattılar.
Bağımsız bir vatan olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni canlarını vererek kurdular. 
Liderlerine inanarak devrimlerinin arkasında durdular.
Onu ata saydılar ATATÜRK adını verdiler.
Öldüğünde ne servet, ne saraylar bıraktı. 
Ne sıfırlanmış rüşvet paraları, ne de çıkarları için vatana ihanetleri konuşuldu.

O makine başlarında kendi ustası, kendi mühendisi ve fabrikasında kendi insanı çalışan fabrikaları, ektiği toprağın sahibi olarak ürününü deren çiftçileri, kendi hastasını sağ eden kendi hastanelerini, halkın çocuklarından yetişen doktorlarını, eğitilmiş her meslekte her alanda özgür kadınları ile yeni bir ulus bıraktı. 
Hatta kendi uçağını yaptı kendi mühendisleriyle. O borçlu, harabe ülkenin zor şartlarında. 
O eserleri işbirlikçiler, haramzadeler ”babalar gibi”  satsınlar diye bırakmamıştı.

Türkiye’de devrimciler, aydınlar, demokratlar kendi devrimlerine devrimcisine asla ihanet etmediler.
Emperyalizm ve onların yerli işbirlikçilerinin darbelerine, din zırhının arkasına saklanan hainlere rağmen Atatürk Devrimlerinin koruyucusu olmuşlar, canlarını vermekten çekinmemişlerdir.
Denizler, Hüseyinler, Yusuflar, Sinanlar, Mahirler, İbrahimler ve daha niceleri devrimlere sahip çıkmak için idam sehpalarında, faşist saldırılarda kurşunlanarak öldürüldüler.

Onlar, okullarının en zeki, en çalışkan öğrencileri olarak gelecekte en akçalı tepelerde yaşayacak durumdayken emperyalizmin işbirlikçilerince ezilen, yoksullaştırılan daha kötüsü susturulmak istenen ulusu için ölümü göze aldılar 
Türkiye’ye gelen emperyalizmin vurucu askerlerini denize döken onlardı. O nedenle asıldılar, vuruldular, işkencelerde öldürüldüler.
Ama asla biat etmediler.
Onlara karşı çıkan, kurtuluşta emperyalizmin saflarında olanlar o günlerde de tekbirler getirerek 6. Filoyu kıble yapıp ABD’ye şükür namazları kıldılar. 
Bugün de; ”19 Mayıs 1919’ların ve 29 Ekim 1923’lerin” rövanşını almaya kalkmaktadırlar…

Abdi İpekçi, Ümit Kaftancıoğlu, Turan Dursun, Çetin Emeç, Musa Anter, Metin Göktepe Onar Kutlar, Uğur Mumcu Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink, gibi gazeteciler, katledildi. Gerçekleri yazdıkları için, güçlü zalimlere karşı çıktıkları için.
Bugün yüzlerce gazeteci doğruları yazdıkları için hapsedildiler iktidar baskısıyla işten atıldılar.
Ama, tüm baskılara, adaletsizliklere rağmen, Atatürkçüler, devrimciler, yurtseverler, haktan, hukuktan adaletten yana olanlar eğilmiyorlar, bükülmüyorlar direniyorlar.
İnançları için, vatan için, demokrasi için, yurtta barış-dünyada barış için mücadele ediyorlar.
Gezi direnişi zalimliğe son yılların en onurlu başkaldırısı olarak tarihe geçti.
Karıncayı bile incitmediler ama katledildiler. Siyasiler sahip çıkamadılar…

Sevr’in destekleyicileri bugün sömürgecilerin projelerine eş başkan oldular. 
Atatürk’ün askerleri saflarından Kifayetsiz-Muktedirin saflarında ikbal arayan sözde ülkücü, sözde ulusalcılar aynı saftalar.

Hele, kumpaslarla Silivri kamplarında tutsak edilmiş Atatürk’ün askerleri komutanlar; sorumluluğu ilkokul mezunu bir şeyh bozuntusuna yükleyip asıl faile destek vermelerini anlamıyoruz.
Sizi tutsak eden kararların altında bu şeyh bozuntusunun imzası, mührü mü vardı?

Feto, oyunun bir parçası olarak görevi bittiğinde buruşturulup atılan bir kâğıt parçası gibi bir araçtı.
Tıpkı gereksinimleri kalmadığında terk edeceklerini baştan söyledikleri ”DEMOKRASİ” gibi.
Cahilleri kandırmak için üretilen ”Kandırıldık” yalanının arkasına saklanmak size yakışıyor mu?
Biz, onların sadece cahilleri, çıkarcıları, korkakları kandırmak istediklerini en baştan biliyorduk.
Biz ne kandırdık ne kandırıldık.  
O zamanda uyardık. Uyanın, uyanın ki onların kobay olarak gördükleri zavallılar da uyansın.
Bu ülkeye, demokrasiye, kadınlara, çocuklara birlikte sahip çıkalım.
Zalimden korkmayın. Şiddet, öfke ve saldırganlıkları korktukları içindir.
Unutmayın ki;
”Bir ülkede iktidarda olanların yolsuzluklarına, kanunsuzluklarına ses çıkarmayan ahalide ahlak çöküntüsü, ülkenin yabancılarca işgalinden daha vahimdir.”

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.