KANÇILARYA´DA MATEM ORUCU

ABONE OL
18:06 - 01/10/2020 18:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KANÇILARYA´DA MATEM ORUCU

-Gerçeğe Hü-

Aleviler için Muharrem ayı yas ayıdır. Aleviler, Ehl-i Beyt ile Muaviye ve oğlu Yezid arasındaki mücadeleye “iktidar kavgası” olarak bakmazlar. Onlara göre bu mücadele mazlum ile zalimin mücadelesidir. Hz. Ali ve oğlu Hz. Hüseyin mazlumluğun, direnişin ve adaletin, Muaviye ve oğlu Yezid ise zalimliğin sembolleridir. 
Muharremin onuncu gününde, Halife Yezid, iktidarının önünde bir engel olarak gördüğü Hz. Hüseyin’in başını Kerbela’da hunharca kestirmiş, sonra da o başı bir sancağa takarak, Şam sokaklarında dolaştırtmış ve eğlenmişlerdir. Muharrem ayına yas ayı denmesinin, oruca da yas orucu denmesinin sebebi budur. Bundan dolayı Aleviler, Muharrem ayında 10 gün oruç tutarlar. Bu oruç Kerbela’da Yezid tarafından öldürülen Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin (71 kişi) katledilmesini protesto için tutulur. 
Muharrem Orucu insanın nefsini terbiye etmeye, bilmeye, Hüseynî bir duruşa vesiledir.
Muharrem orucu, insanın kendi benliğine yönelmesine, yanlışlarını-doğrularını, eksilerini-artılarını tartmasına, kendisiyle yüzleşmesine, hesaplaşmasına ve bütün bunların sonucunda daha iyiye, daha doğruya, daha güzele yönelmesine bir dâvettir. 
Muharrem orucunun onuncu gününden sonra, On iki İmamlar ‘ın ve bu yolda şehit olan bütün canların anısına on çeşit/veya daha fazla gıdadan oluşan Aşure pişirilerek o yılki Muharrem Orucu noktalanır. (O akşam bizim yediğimiz aşurede 10 çeşit malzeme yoktu)

Oruç süresince:

-Su içilmemelidir. Sıvı içilebilir ancak sıvıyı içmenin de bir usulü vardır. Bardakla, tasla kafaya dikilerek kana kana içilmemelidir.
-Çamaşır yıkanmamalı,
-Tıraş olunmamalı,
-Sigara, içki içilmemeli,
-Hayvan kesilmemeli, et yenilmemeli,
-Soğan-sarımsak-yumurta yenilmemeli,
-Ağaç kesilmemeli,
-Hiçbir canlı, böcek dahi öldürülmemeli,
-Parfüm ve benzeri kokulu maddeler kullanılmamalı,
-Geceler dahil olmak üzere, cinsel ilişkiye girilmemeli,
-Süslenilmemeli, aynaya bakılmamalı,
-Türkü şarkı söylenilmemeli, oyun oynanmamalı, düğün yapılmamalı,
-Cem dahi yapılmamalıdır. 

Alevilerde sahur olmaz, belirlenmiş bir iftar vakti de yoktur. Ne yenirse gece yarısından önce yenir. Gece yarısını geçince niyet edilir ve vücut mühürlenir. Güneş batınca da oruç açılır. Mükellef iftar sofraları kurulmaz, sofrada basit yiyecekler olmalıdır.

İftar duası şöyledir: 

Bismişah Allah, Allah
Niyetlerimiz kabul, lokmalarımız makbul, muratlarımız hasıl ola, Üçlerin, Beşlerin, Yedilerin, Kırkların, Oniki İmamların, Ondört Masum-u Pakların, Onyedi Kemerbestlerin dergahına yazıla, Kerbela şehitlerimizin, gelmiş geçmiş cümle ulularımızın, atalarımızın ruhu revanları şad-u handan ola, Allah bizleri görünür görünmez kazalardan, belalardan, afetlerden, ve her türlü kötülüklerden koruya, Bizleri Ehlibeyt’in katarından, didarından ayırmaya, Cümlemize sağlık, huzur, birlik, dirlik, hayırlı kazançlar ve hayırlı kısmetler nasip eyleye

Gerçeğe Hü.

Evet biz de Türk Eğitim Derneği ve Mocca Dergisi olarak Hüseyin Bozkurt ile birlikte bu iftara davet edildik.  Davet sahibi T.C. Berlin Büyükelçisi.  İftar saatinde (18.21) oradaydık. C/4 numaralı masadayız, masamızda TDU yönetim kurulu üyesi Gökhan Öztaş eşi ile birlikte ve Hannover’den gelen iki misafrimiz var. Ayhan Aydın ve Recep Bilgi. Hasan Babur’un da ismi yazılıydı masada ama teşrif etmedi. Salon dolu. Büyükelçi Ali Kemal Aydın mesaj yüklü bir konuşma yaptı. Alevi dedesi Haydar Soylu iftar duasını yaptı.  Kur’an okundu ve anlamı verildi. 

Ayet seçimi isabetli, günün anlam ve mahiyetine uygun olarak seçilmiş.  “Siz ey imana ermiş olanlar! Derin bir duyarlıkla Allah’a karşı sorumluluğunuzun hakkıyla bilincinde olun ve O’na kendinizi yürekten teslim etmeden önce ölümün sizi alt etmesine izin vermeyin….
Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; ….Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın… “ 

Anlam yüklü ibretlik ayetler, Büyükelçi Ali Kemal Aydın’ın konuşmasıyla da örtüştü: “ Kerbela’yı doğru okumak doğru anlamak ve bundan dersler çıkarmak hepimiz için önemlidir. Zulüm ve haksız-lığın karşısında durmak bu derslerin başında gelmekte. Hz. Hüseyin’in can verdiği değerleri sahiple-nerek işe başlamak ve yeni nesillere onun bu mirasını aktarmak, hepimizin görevi olmalıdır. Özel-likle bizler gibi yaşamlarını ana vatandan uzakta geçiren insanların inancının ve kültürünün yaşatıl-ması daha da önemlidir. Avrupa ve Almanya’da müslümanlara karşı ön yargılara dayalı uygulama-ların ayrıntılı ve dışlayıcı dönemlerinden geçiyoruz. Dinimizi ve inancımızı bulunduğumuz topluma doğru anlatmamız lazımdır, anlattıklarımızı davranışlarımıza yansıtmak her zaman çok daha önem-lidir. Farklılıkların bizleri bölmesine fırsat verirsek, üzülerek söylemeliyimki dışlanır ve marjinal du-ruma düşeriz. 

Kerbela’nın bize öğrettiği en kıymetli ders birlik beraberlik ve kardeşliktir. Eğer bu mesajı hayatımı-za geçiremezsek, İslâm coğrafyasında şahit olduğumuz hüznün, matemin acı örnekleri devam ede-cektir. Bugün Suriye’den Yemen’e, Afganistan’a Libya’ya kadar müslümanların ülkelerinde başta çocuklar olmak üzere insanlar büyük acılar yaşamaktadır. 

Temennimiz odur ki, yeni Kerbelalar yaşanmasın, masum insanlar, masum hayatlar kurban edilme-sin. Nasıl ki, Aşure acısıyla, tatlısıyla, ekşisiyle, bir tat oluşturuyorsa, bizlerde aziz milletimizin ortak unsurlarını oluşturan tüm renklerimizle, gün içerisinde kardeşlik bağlarımızı olujşturalım ve sağlam tutalım. 

Aramıza ekilmek istenen kin ve nefret tohumlarının yeşermesine fırsat vermeyelim. Birbirimizi din-leyelim, anlayalım, tanıyalım ve sevelim.  Değerli kardeşlerim, sevgili canlar, Muharrem ayında yapılan ibadetlerin, tutulan oruçların, Mevlamız katında kabul görmesini temenni ediyorum. Bu vesi-leyle Hz. Hüseyin ve Kerbela Şehitleri ile birlikte, Edirne’den Çanakkale’ye İstiklal mücadelemizden 15 Temmuz’da Hak ve hakikat yolunda canını feda eden bütün şehitlerimizi saygıyla rahmetle yad ediyor, sizlere mutluluklar diliyorum.“ 

2017 Muharreminde Kançılarya’nın çatısı altında  Aleviler ve Sünniler birlikte iftar açıyorlar, Kur’an okuyor, dua ediyorlar. Allah’ım bu ne saadet. Yıllarca birbirlerine düşman yapılmak istenen o insanlar bir araya gelmişler, birlikte tüm Yezidler  ve zalimler için beddua ediyorlar. Devletin kanatları altında güven içindeler. Devlet artık tebasını ayrıştırmıyor, kendine düşman olmayan herkesi kucaklıyor ve bağrına basıyor. Alevi dedesi Babaerenler dua ediyor Alevisi de Sünnisi de amin diyor. 

Bu birlikteliğin, bu Hüseynî duruşun  Kançılarya’nın dışında da devam etmesi halinde tüm zalimler korkulu rüyalar görmeye başlayacaklardır. Aradan geçen bu 94 yıla rağmen birbirlerinin davetlerine giden ve hep birlikte dua eden o canlara selam olsun… Zalimler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. 
Gerçeğe Hü…

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.