KAÇ TANE PARALEL YAPI, BU YAPILARDA KAÇ TANE MASON VAR?

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KAÇ TANE PARALEL YAPI, BU YAPILARDA KAÇ TANE MASON VAR?


Hani derler ya, “sap ile saman birbirine karıştı” diye…

Televizyonların tartışma programlarında  “Ergenekon”, “Balyoz” “Paralel yapı” gibi söylevler için dün birlik olanlar bugün ağız değiştirdiler. 

Şimdi oklar; Mason teşkilatına, bunun arkasındaki, İlluminati ve Dünyanın gizli güçlerine çevrildi.
Türkiye’de hizmet hareketi ile anılan Fethullah Gülen’de nihayet “Mason” ilan edildi. Oysa mason olmak, günümüzde her hangi bir derneğe üye olmakla eş değer nitelikte… Kısacası bir önem arz etmiyor.

Akıl almayacak suçlamalar, hayal bile edilemeyecek senaryolar üretilmesi ilginç. Ülkemizde “Kadın Masonlar” olmadığını iddia edecek, Hür ve Kabul edilmiş Masonlar ile Özgür Masonlar Büyük Locasını birbirine karıştıracak kadar konudan habersiz konuklarla TV. Programları yapılıyor. Gazetelerde manşet oluyor.  Olayları öyle yerlere bağlayıp,  öyle bir kurgu sunuluyor ki şaşarsınız. 
Kendi kendinize; “Bütün bunların altında ne var?” diye düşünüyorsunuz. 

Düşünüyorsunuz da, Komplo teorileri üretmeden cevap bulamıyorsunuz.

 “Bir düşman yaratmak” ve buna karşı insanları bir arada tutmak eskimiş bir liderlik oyunudur. 

Türkiye’de dernekler kanununa göre kurulmuş bulunan ve yine dernekler bürosunca denetlenen bu kuruluşlarının “içrek” olması ve tiyatral ritüelleri dışında merak edilecek bir tarafları yok. Ortaçağdan kalma simgesel dekorları, söylemleri, konferansları, eldiven ve önlükleri, katılımcılarının üniversite mezunu insanlardan oluşması, aralarında din, dil ve ırk ayrımı yapılmaması, derecelendirme sistemine göre ödül ve aşama sistemi bulunması başlıca özellikleri… Dinsiz oldukları şeklindeki ifade ise tamamen yanlış… Ant içme törenlerinde Hür ve kabul edilmişlerin localarında dört kutsal kitap üzerine, Özgür masonlarda beyaz kitap üzerine el basarak yemin ediliyor. Yemeleri, içmeleri, konuşmaları, nezaketleri düzeyli ve kaliteli… Konuştukları dinleniyor, söyledikleri anlaşılıyor. Bu toplantılarda da derecelerine uygun olarak memleket meseleleri, din ve siyaset değil, felsefi konularda konferanslar veriliyor, görüşler irdeleniyor. 

Masonluğu merak edenler her hangi bir bilgisayardan internete girip sadece “Mason” yazdıklarında gerekli bilgilere ulaşmanız mümkün. Bu organizasyonları devlet-millet düşmanı gibi göstermek, yanına Rotaryen ve Lionsları’da katmak inanın Modern Türkiye’nin imajını zedelemekten başka bir işe yaramaz.

Sağlıklı bir istatistik yapılsa benim gibi, Masonluğu merak eden veya Mason locasına girip çıkan binlerce insan bulursunuz.  Her girip-çıkan Mason olmadığı gibi, girip üyeliğini devam ettirenlere sorduğunuzda da “olmaya” çalıştıklarını belirtiyorlar. Masonluk yasal bir kuruluştur. Girerken hür iradenizle üye olursunuz. Ayrılırken de yine hür iradenizi kullanır ayrılırsınız. Her şey iki satırlık dilekçenize bakar. Hoşunuza giderse üyeliğe devam edersiniz. 
Günümüz İnsanı bir yere üye olup,  sıkılmadan ve şikâyetçi olmadan uzun süre bunu devam ettiremiyor. Çabuk bıkıyor, yeni şeyler arıyor.  

Türkiye’de böylesine kılı kırk yaran ve neredeyse bütün derneklerin çalışmalarına ket vuran antidemokratik bir kontrol sistemi var iken, sadece Masonlukta değil, hiçbir dernekte vatana millete zararlı ve gizli işler yapmanız mümkün değildir.  
İzin verilmiş, denetlenen, legal olan ve varlıkları Uluslar arası obediyanslarca tanınmış bulunan bu tür dernekleri ve üyelerini gündeme taşıyarak hedef tahtası yapmak, gündem değiştirmeye çalışmak yanlıştır. Eğer Amerikan filmleri örneğinde olduğu gibi yeraltına inmiş, adı sanı belli olmayan, üyelerinin birbirini tanımadığı, maskeli, her türlü suçu mubah, sırlarını açıklayanları öldürmek için kurulmuş bir yapı varsa bu zaten günümüz özgür masonluğu ile bağdaşmaz. Masonluk oldukça eski ve bir zamanlar dışa bağlı bir görünüm arz etseler de, Türkiye’de bu işe inanan insanlar, kendi özgür ve bağımsız milli localarını yaratmışlardır.  
Muhakkak ki, bu işin avukatlığı bize düşmez. Her halde her iki organizasyonun büyük loca görevlileri gerekli girişimlerde bulunacaklar ve gereğini yapacaklardır.  

Ancak bu kuruluşları, “Gizli örgütler” sınıfına alarak dünyayı karıştıran büyük bir gücün üyesi gibi göstermek, sade vatandaşın aklını karıştırıp üyelerine karşı ön yargı oluşturmak, mevcut durumlarından daha güçlü ve korkulan birer kuruluş gibi algı yaratmak doğrumudur? Özgürlükler karinesine, demokrasi söylemlerine uyar mı? 
Ben her derneğin iç işlerinde serbest, kanunlar önünde diğer derneklerle eşit olduğunu düşünmek istiyorum. Nasıl bir Mehter veya Kılıç kalkan geleneği yaşatılmaya çalışılıyor ise, Türkiye’de felsefe konusunda çalışan bu tür derneklerinde kendi gelenek ve görenekleri ile yaşatılmasından tarafım. 

Bu zorunlu gördüğüm açıklamayı yaptıktan sonra dönelim yazımızın başındaki soruya… 
Paralel yapı varsa, bir tanemidir birden fazlamıdır? Acaba bu yapılar da, kaç tane Mason veya Paramasonik örgüt mensubu vardır ve bunlar kimlerdir? Hangi suçları işlemişlerdir? Ortalığı böylesine birbirine katan yapıyı mason teşkilatı mı kurmuştur? Başka yönden bakarsak her dönemde devlet organlarında görev almış ve yönetimde söz sahibi olmuş bir sürü mason yok mudur?  
Paramasonik kuruluş üyeleri, cemaat mensupları, -adına ne derseniz deyin- güçten yararlanmak isteyen ayrılıkçı guruplar, hatta devletin sırlarına sızmaya çalışan gizli örgüt mensupları her zaman olmuştur ve olacaktır.  Bunları bulup cezalandırmak ve asgariye indirmek yöneticilerin görevidir. Eğer insanları liyakatine göre değerlendirmez, sadece Mason, Rotary, Lions olduğu için aforoz müessesesini kullanırsanız, dün “imamlara görev vermeyenlerin” durumuna düşersiniz.
Yanlış anlaşılmasın. Mademki bunlar bu kadar zararlı kuruluşlardır, bunca yıldır niçin çalışmalarına izin verilmiştir? Neden kapatılmamıştır? İtalya’da ki gibi bir P-2 Locası olayı vardır da biz mi bilmiyoruz? Toplumdan gizlenmiş midir? Her kim olursa olsun, eğer bir suç işlenmiş ise, teşhir etmekten korkulmamalıdır. 

Hatırlanacağı gibi, bir dönem Ergenekon’la başlayan ve daha sonra gelişen bir süreç yaşandı. Ordu itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Bu yanıltıcı senaryoları hazırlayanların “paralel yapı” olduğu anlaşıldı. Şimdi ise, paralel yapının arkasında Masonların olduğu algısı yayılmaya çalışılıyor. Sonraki aşamada hangi kuruluş kurban seçilecek doğrusu merak ediyorum.  Gerçi, ortaokul öğrencilerinin bile dilinde “İlluminate” var ise ileriki yaşlarda olan zekâ fakirlerini takdirlerinize bırakıyorum. 
Muhakkak ki, bu güzel ülkenin başına, her zaman çorap örmeye çalışan dış güçler olacaktır.
Asala’dan başlayarak çeşitli terör örgütleri ile tanışmadık mı? Eylemlerine şahit olmadık mı? Üzülmedik mi? Her biri ülkenin başına bela olmadı mı? Halkın gözünde fatura hep yabancı devletlere ve sınır ötesine kesilmedi mi? Gündemimiz; daima istenmeyen, birlik ve beraberliğimizi tehdit eden sahte güçlerin ortaya attığı senaryolar ile işgal edilmedi mi?
Demek ki,  Paralel olgusu da bu Masonların ve Paramasonik kuruluşların marifeti… Peki, aklanırlarsa suç cemaatlere, tekke ve dergâhlara, saygınlığından şüphe edilmeyen İslami kuruluşlara mı yüklenecek?
Kusura bakmayın ama İnsan aklı bunları düşünmeden edemiyor. 
Unutmamak gerekir ki, üzerinde yaşadığımız vatan, Anadolu’nun değerini ve önemini halkın ayağına giderek anlatan, her hangi bir ayrım yapmadan bu topraklarda yaşayan herkesin şehitlik mertebesini göze alarak birleşmesini sağlayan, ayni bayrak altında mücadele eden atalarımız sayesinde var olmuştur. 

Bu vatanın temel harcı, aydın-cahil, köylü-esnaf, güneyli-kuzeyli, doğulu-batılı gibi bir ayrım yapmadan her kesimde yer alan insanların kanları ile sulanmıştır.

İnanıyorum ki, aklı başında olan hiç kimse bu ülkenin bölünmesine, kazanılmış değerlerinin yok olmasını istemez.  

Aynaya bakmak; bizi kandırmaya çalışanlara aldırmamak; bölünmemek; söylentilere inanmamak zorundayız.  
 
Medyaya düşen görev ise, yemek ve evlendirme programları yapmak yerine; doğru ve gerçek haberler ile halkı aydınlatmak, yorum katmadan, okurlarında ön yargı uyandırmadan “gerçeği”, sadece “gerçeği” gerçek delilleri ile yansıtmak olmalıdır. 
Yoksa bugün algı operasyonu yarattığınız insanların yarın eteğinde namaz kılmak zorunda kalırsınız…

Taner Tümerdirim

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.