KABUS BİTECEK Mİ?

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

KABUS BİTECEK Mİ?


Yurt içi  ve yurt dışında farklı ancak ayni kökene dayanan olaylar yaşıyoruz. 
Düşünen ve güzellikler yaratmaya çalışanların günümüzde pek bir değeri yok.
Kaba güç her şeyi egemenliği altına almış bile. 
Kahvaltıda sabah haberlerini izlerken soframızda bal değil, zehir yiyoruz. 
Belki karnımız doyuyor ama, ruhumuzdaki açlık ve yara giderek daha da büyüyor.
***
Bir ülke de olumlu olan pek çok şey artıdan eksiye doğru ancak bu kadar hızlı bir değişim gösterebilirdi. 
Yaşamak için yediğimiz lokma’nın kalitesi, yoğurdun değeri, tereyağının kokusu, tavuk ve et’in tadı eski günleri çağırmamıza sebep olurken, tavaya kırdığımız yumurtanın rengi ve içinden çıkan ak’ının akışkanlığı bile değişti. 
İyileşmek için eskiden bir gün hap aldığımızda ertesi günü ayağa kalkardık. Şimdi ise en az üç hap almamız ve üç gün yatmamız gerekiyor. Doktorlar; hasta ve poliklinik kapılarında, her geçen gün artan bir kalabalıkla karşı karşıya kalıyorlar. Teşhislerinin doğruluğu şaşmaya, insanlar hastane kapılarında ölmeye başladılar. 
Ucuz kömür için madenlerdeki insan ticareti devam ediyor. Kazalar; çıkarılan ancak uygulanamayan yasalar nedeni ile sürüyor. 
Ölen madencilerin eşleri mağdur. 360 lira gibi komik bir rakamla hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar.
Emekliler para harcamamak için gelen yaz günlerini  pencerelerini açarak karşılıyorlar. Birkaç ay yakacak parası ödemeyecekleri, üşümeyecekleri için seviniyorlar. 
İşçiler; sindirilmişliğin, korkmuşluğun, ürkmüşlüğün, işsiz kalacak, eve ekmek götüremeyecek olmanın endişesi içindeler. Haklarını arayamıyorlar. 
Muhalefet partileri ucuzluğu getirecek politikaları ortaya koymak yerine enflasyonu körükleyecek yüksek maaş vaadleri ile vatandaşı kandırmaya çalışıyorlar. 
***
Gazetelerin yerini sosyal medya aldı. Satışlar düştü. Sadece kapı kapı bedava dağıtılan gazeteler tiraj rekorları kırıyorlar. 
Son moda cep telefonları ile yalan-doğru tüm haberler öylesine hızlı yayılıyor ki, ülkede deprem etkisi yaratıyor. Gündem bir anda alt-üst oluyor. Zamansız yapılan bir Cumhurbaşkanlığı sarayı, bin kusür odası, kadehleri, diyanet işleri başkanına alınan 1 milyonluk araç gündeme oturuveriyor. Başkanlık sistemi ise gündemden hiç düşmüyor. 
Seçim nedeni ile Cumhurbaşkanı bile meydanlarda. Hiç te alışık olduğumuz bir manzara değil. 
Öte yandan  Amerikanın özgürlük getireceğim diye operasyon yaptığı komşu ülkelerde durum içler acısı. Sonuçları bizi de tehdit etmeye başladı. 
Libya bölünmüş durumda. Tobrukta ki güçler rahatlıkla bandırası farklı olsa da Türklere ait bir gemiyi vuruyorlar. Amerika veya İsrail olsaydı şimdiye kadar misilleme yapmıştı bile.  Irakta durum ayni. Ermeni Diasporası, Türklere yaptıkları mezalimi örtmek için zorunlu göç’ü soykırıma çevirmeyi başardı.
Bu bile Avrupa Birliği’ne girmememiz, hatta Avrupa’dan soyutlanmamız için kullanılan önemli bir neden haline geldi.
Kıbrısta dengeler değişti. Ledra palasta yapılan görüşmelerden sızan haberlere göre iki bölgeli tek devlet fikri benimsendi. Türkiye’nin garantörlüğü verdiği bunca şehide rağmen sona erdirilmeye çalışılıyor. 
***
Gerçek olan şu ki, büyük şehirlerde yaşamayı seçen geniş halk kitleleri, toprağı işleyip devletle ilişkisini en aza indirecek şekilde bir yaşamın özlemi içinde. Köyüne dönüp, yoksul ama sağlıklı yaşamak için büyük bir arzu duyuyor… Ana arterlerdeki lüks binalar, süslü köprüler, giriş kapıları, geniş yollar, yollardaki lüks arabalar, bunlara asla ulaşamayacak olanların yüreğini burkmaya, ezikliğini arttırmaya devam ediyor. 
Ara mahallelerdeki yoksullar, bir torba ramazan yardımına muhtaç, açıkta lağım akan dere kenarlarından geçerek yaya olarak işine gidip gelmeye devam ediyor. Yaşadıkları yerlere hizmet gelmemesi ise bu kesimi daha da hırçınlaştırıyor. 
Haberlerde çocuğunu yaşatmak isteyen ana-babaların feryatları, doktorların ilgilenmediği gerekçesi ile karısını kaybedenlerin şikayetleri sürüp gidiyor. 
***
Kısacası kabus devam ediyor. İktidarın tüm gücü elinde bulundurmasına rağmen muhalefet partisi olarak belediye kazanmış başkanların kimseyi umursamayan ve halka kulak vermeyen icraatlerini gördükçe “Bunların ağa babaları da yönetime gelse ayni şeyi yapacaklar” korkusu büyüyor. Kabus büyüyor. 
En büyük kabus, 8 Haziran sabahı uyandığımızda başlayacak… 
Ya mevcut iktidar güçlenerek karşımıza dikilecek, kendi gibi düşünmeyenlerin ayrıştırması başlayacak, ya da çoğunluğu oluşturacak partiler koalisyon pazarlıkları ile karşımıza dikilecekler. 
Bir ihtimal daha var ki, onu dillendiremiyorum bile… 

Taner Tümerdirim

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.