JOACHIM GAUCK’A AÇIK MEKTUP

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sayın Cumhurbaşkanı Joachim Gauck,

Öncelikle Cumhurbaşkanı seçilmeniz nedeniyle sizi kutlamama ve görevinizde başarılar dilememe izin verin lütfen. Bu görevi üstlenirken yaptığınız konuşmayı televizyondan dikkatle izledim. Çok sayıda konuya değinirken, iki konuya önemle vurgu yaptınız: Birbirini karşılıklı olarak tamamlayan Özgürlük ve Adalet.

Özellikle Adalet ilkesi, gençliğimden beri çok önem verdiğim amacım oldu. Çünkü Adalet olmayınca Özgürlük, genelde imtiyazlı kesimlerin yararlandığı bir hak olarak kalır.

Lise öğrenimimden sonra, 47 yıl önce, yükseköğrenim için Federal Almanya’ya geldim. Konuşmanızda övgüyle sözünü ettiğiniz 68 kuşağındanım. Ben Türk ve Alman kimliğine (özdeşliğine) sahibim ve bu nedenle de her iki ülkede de İleri Demokrasi, Hukuk Devleti, Sosyal Adalet ve Sosyal Devlet için kararlılıkla uğraş vermekteyim.

30 yılı aşkın bir süredir üstlendiğim değişik görev alanlarında, Öğretim üyesi, Hamburg Türk Toplumu Başkanı, Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı (şu anda bu kuruluşun onursal başkanıyım), Hamburg Eyaleti ve Federal Almanya Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Milletvekili olarak, Almanya’da yaşayan göçmen kökenli insanların hukuksal, sosyal ve siyasal alanlarda eşit haklara sahip olmaları ve eşit uygulama görmeleri için uğraş vermekteyim.

Göçmen kökenli insanların eşit haklara sahip olmaları, siyasal katılımları ve böylece de toplumla kolayca bütünleşebilmeleri için, Alman vatandaşlığını elde etmelerinin vazgeçilemez önemini öteden beri savunmaktayım. Birçok araştırmanın da gösterdiği gibi, göçmenler ve hatta onların Almanya’da doğan çocukları bile, doğuştan sahibi oldukları vatandaşlık hakkından vazgeçmek istememektedirler. Bu nedenle Alman vatandaşlığına geçmenin kolaylaştırılmasını ve doğuştan sahibi oldukları vatandaşlığın da korunmasını öteden beri ısrarla savunmaktayım. Tıpkı birçok Batı Avrupa ülkesinde başarıyla uygulandığı gibi.

Demokratik bir hukuk devletinde, onlarca yıldır yasalara uygun olarak yaşayan, çalışan, vergisini ödeyen insanların ve hatta 2000 yılı öncesi Almanya’da doğmuş olanların, siyasal katılım haklarından yoksun bırakılmaları asla kabul edilemez.
7 milyon göçmen kökenli insanın, siyasal alanda eşit haklardan yoksun bırakılarak toplumdan dışlanmaları artık son bulmalıdır. Bu sorunun çözümü elbette Almanya’nın da yararına olacaktır. Aksi taktirde ise, bu insanların Alman toplumuyla kaynaşmaları ve Almanya‘yı yeni vatanları olarak kabullenmeleri olanaksızlaşacaktır. Ve hatta bu dışlanma, Almanya‘da üzerinde önemle durulan sosyal barış açısından ciddi bir tehlike oluşturacaktır.

Birçok makale, bildiri, açıklama ve yazdığım kitaplarda, son olarak da 2009‘da yayınlanan „Alman -Türk Perspektifleri” adlı kitabımda, Almanya’nın göç ve sözde uyum politikasına ilişkin olarak izlenen yanlış politikaların ayrıntılı bir incelemesini yaparak, bu alanda geleceğin göç ve uyum politikasına ilişkin önerilerimi kamuoyuyla paylaştım. 30 yıldan beri, birçok yetkin aydınımızla birlikte yüzlerce konferans ve toplantıda, özellikle Alman vatandaşlığına geçmenin kolaylaştırılması için uğraş verdik. Ne yazık ki bu 30 yıllık kararlı çabalarımız, göçmen kökenliler için bu alanda köklü bir değişikliği sağlamadı. Bu nedenle de uğraş veren birçok insan umutsuzluğa kapıldı.

Almanya’da, eşit haklarla, geleceğe yönelik birlikte yaşamın günümüze değin gerçekleşemeyişinin nedeni, Federal Parlamentoda temsil edilen siyasi partiler arasında bu konuda gerekli uzlaşmanın sağlanamayışından kaynaklanmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı, sizden dileğim, özellikle bu alanda siyasi partiler arasında gerekli uzlaşmanın sağlanabilmesi ve böylece de Almanya’da sosyal barışın güvence altına alınabilmesi ve toplumsal adaletin gerçekleşebilmesi için ağırlığınızı koyarak devreye girmenizdir.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Benim için büyük önem taşıyan – dış politikaya ilişkin – bir diğer konuyu da sizinle paylaşmama izin veriniz lütfen.

Federal Almanya Parlamentosu milletvekilliğim süresince ve fahri olarak da sonrasında, Güney Kafkaslar ‘da barışın sağlanmasıyla yakından ilgilenmekteyim. Bu bölgede barışı tehdit eden son derece ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bu durum her an bir savaşın çıkmasına neden olabilir. Bunun temel nedeni, Azerbaycan topraklarının yüzde 20‘sinin (Dağlık Karabağ ve yedi diğer ilçenin) komşu ülke Ermenistan tarafından işgal edilmiş olmasıdır. 20 yıl önce işgal edilen bu topraklardan kaçan bir milyona yakın Azerbaycan vatandaşı, Bakü ve çevresinde kaçkın olarak yaşamaktadır. Bu hassas bölgede barışın sağlanabilmesi ve kalıcı olarak korunabilmesi için, Ermenistan’ın, Birleşmiş Milletler tarafından konuya ilişkin olarak alınan dört karara da uyarak, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi zorunludur.

Azerbaycan hükümeti günümüze değin, bu sorunun barışçıl yoldan çözümü için uğraş vermektedir. Bir milyona yakın kaçkın kendi ev ve topraklarına dönebilmek için 20 yıldır çözüm beklemektedir. Bu durum Azerbaycan’da siyasi sorumlular üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Bu sorunun yakın bir gelecekte çözülememesi durumunda, bir savaşın çıkması kanımca kaçınılmaz olacaktır.

Bu nedenle, Sayın Cumhurbaşkanı sizden ricam, Güney Kafkaslar ‘da savaşın önlenebilmesi ve barışın kalıcı olarak sağlanabilmesi için, geç olmadan, aktif olarak etkin girişimlerde bulunmanızdır.

Bu konularda görüşme gereği duymanız halinde, buna hazır olduğumu bilginize sunarım.

Derin saygılarımla.

Prof. Dr. Hakkı Keskin

Siyasal Bilimci

2005-2009 Federal Almanya Parlamentosu Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.