İZMİR’DEN SONRA ANTALYA’DA MI AKP’NİN ELİ?!!

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Beni az çok tanıyanlar, öğrenmiş olmalılar huyumu…
Susamam ben, boyun eğemem, görmüşsem bir yanlış, düzeltmem gerek bir şekilde, bu uğurda da, gücümün yettiğince her yolu denemem gerek. Yanlış gidiyorsa bir tekerlek, mutlaka çomak sokmalıyım. Burun sokmadan duramam kısaca haksızlık, adaletsizlik, yanlışlık gördüğüm hiçbir konuya. Ha; olur ya da olmaz, düzelir veya düzelmez, ben kendime düşeni yapayım da, yüzüm olsun konuşmaya, yarın keşke demeyeyim pişmanlıkla, olumlu sonuç alamasam bile, bir nebze olsun vicdani rahatlığı taşıyabilip vurmayayım başımı taşlara. Hani bir yerde de karınca misali, demiş ya: Varamasam da, yolunda ölürüm hiç değilse diye…
Futbol fanatikliğince yandaşlığım, dalkavukluğum, kaba tabirle yalakalığım da hiç yoktur hiçbir siyasi görüşe… Doğru hangisindense, güzel ve erdemli olan, onurlu, saygın olan, ülke ve insanı çıkarına olan hangisindense, alkış tutar, yanında olurum o konuda; yanlış, çirkin, ayıp ve kötü olanında da, babam olsa, gerekeni çekintisiz dile getiririm.
Tepem atınca da, gözüm hiçbir şeyi görmez, ölüm de olsa sonunda, gözü kapalı giderim. Ayrıca da sabırsızımdır, bekleyemem, hemen olsun isterim olması gereken şey… Dur bakalımlar, zamanı varlar, hele bir düşünelimler hiç bana göre değildir.
…….
Yakın bir zamana kadar, sokak aralarında bile sürekli polis ekipleri dolaşırdı, hatta çok gülerdim ve hoşuma da giderdi, o pencereden birinin dışarı başını uzatarak, eskinin bekçileri gibi düdük öttürüşleri… Nostalji yaratırken, büyük bir güvenç ve huzur verirdi sabaha dek sürekli dolaşıp durmaları.
Konyaaltındaki Akdeniz Bulvarında da sürekli Trafik ekipleri gezer, sıklıkla kontrollerini yapardı. Çünkü hiçbir yerde görmediğim bir alışkanlık var burada, hem de epeyce yoğun şekilde. Sürücülerin pek çoğunun bir eli direksiyonda, bir elinde bira şişesi ya da kutusu…
İşten, çıkan, okuldan çıkan, canı sıkılan bir poşet dolusu birayla gelir, bağdaş kurup oturur çakılların üzerine, içip içip ya denize girdikten sonra ya da girmeksizin atlar arabasına döner evine, kimi de trafikte gezinerek ve hâlâ içerek…
Sonra da, bekle ki kırmızı ışıkta dursun, bekle ki yayaya hürmet etsin… Hak getire her kural! Motosikletlilerin geçiş üstünlüklerine ve kurallardan muaf oluşlarına olan inançlarının tezahürüne hele hiç girmeyeyim!
Bir de yaz ayları süresince kamyonlar için uygulama var sözüm ona, belli tarihler arasında, Konyaaltı sahilindeki Akdeniz Bulvarını değil, bir üstteki Atatürk Bulvarını kullanmaları gerekiyor!..
Bu yıl bakıyorum da, sokaklarda devriye eski yoğunlukta değil, saatlerdir balkonda yazı yazmaktayım, bir tek devriye arabası geçmedi ve uzun süredir düdük sesi de yok, belki düdük çalımı uygulamadan kalktı, bilemeyeceğim ama o sesi duymak, epeyce bir güvençti doğrusu…
Trafik ekiplerine ise hiç rastlamıyorum…
Neredeyse herkesin elinde bira, banklarda, yolda yürürken, direksiyonda, sahilde kilometrelerce sıra sıra… Kamyonlar da dizi dizi park etmiş, şoförleri sebilhane bardağı gibi dizilip demirlere yaslanarak denize giren özellikle de kadınları kızları izleyerek, kendi aralarında çirkin çirkin şakalaşıyorlar, etrafta bir tek polis yok, ne Trafik, ne Asayiş!
Oysa eskiden, eskiden dediysem, o kadar da eski değil üstelik, vızır vızır gezerdi ekip arabaları, polisler arabaları tek tek kontrol ederdi, hatta park halinde olanları bile tek tek incelerlerdi, oturmuş da alkol mü alıyor diye!..
Bir kez daha, az önce bahsettiklerimi gözlemledikten sonra eve dönüşümde, yeşil yanıp karşıya geçmekteyken pek çok kişiyle birlikte, kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen, önce motosikletli bir Hanım, ardından bir araba, hızla aramıza dalıp kaçışmamıza rağmen, kimimizi düşürüp kimimizi adeta sıyırarak geçince, iyice tepem attı…
Yarın sabahki ilk işim belli olmuştu. Zaten epeydir bu işe bir el atmayı düşünüyordum ama fırsatım olmamıştı…
İlçe Emniyet Müdürlüğüne gittim 40 dereceyi geçen sıcakta ayıla bayıla. Girişteki ilk odada hanım bir polis vardı, ona sordum, “Koridorun sonunda sağdaki oda asayiş, oraya sorun” dedi. Gittim ama içerisi dolu, polisler de, vatandaşın da hepsi erkek. Demek ki asayiş de pek berkemal değil! Kapıda beni görünce, buyur etti polislerden biri. Anlattım gözlemlerimi ve şikâyetimi ve de sormadan edemedim, “Trafik birimi kaldırıldı mı Antalya’da, görev yapmıyor mu artık” diye, “İlçe teşkilatında, trafik ekibi yok, İlde var ve görevlerini yapıyorlar, siz görmüyorsunuzdur” dedi önce. “Evvelden görüyordum da, şimdi neden göremiyorum, gözlerimde bir sorun yok çok şükür” dedim. Yanıt yok! “Peki, anladım, bana şunu söyleyin, bu şikâyetimi nereye bildirmeliyim, bunun düzelmesi için ne yapmalıyım, kimleri uyarmalıyım” dedim. “Hiçbir yere, hiçbir şey yapamazsınız, tek yapacağınız her gördüğünüz aracın plakasını alıp polise bildirmek ya da 155’i arayın” “Beyefendi plaka almaya kalksam, elimde bir tomar kâğıtla gitmem gerek sahile ve hepsini yazmaya da, ne elim yetişir, ne kalem, ne kâğıt. Telefona ise maaşım yetmez, hem bu benim görevim mi, ben mi yapacağım polisin görevini. Bana mantıklı ve doğru bir yol gösterin” dedim ama o esnada da, diğer vatandaşlar, müstehzi bir ifadeyle beni süzmekteler, “İşin mi yok senin a be kadın, bu sıcakta gelmiş bununla uğraşıyorsun” dercesine…
Sonunda baklayı ağzından çıkarttı polis memuru veya kaçırdı. “Hanımefendi, ekiplerin bu denetimi yapabilmesi için Valilikten izin almaları gerek lakin Valilik izin vermiyor” dedi. Bir an durakladım; aklım almadı, Önceleri veriliyordu da, şimdi neden izin verilmiyordu?! Şöyle bir yokladım hafızamı; CHP Büyükşehiri 2009 da almıştı, Sn. Valimiz de, 2010’da atanmıştı Antalya’ya, Hükümet alkollü içkiyi hoş karşılamıyordu belli şekillerde, Vali de AKP’liydi, peki bu neydi, ne yapılmaya çalışılıyordu?! Bir fısıltı da, Antalya’nın turizmin başkenti oluşuyla, içki yasağı ve denetiminin turistlere karşı hiç hoş bir durum olmayacağı nedeniyle, Vali tarafından engellendiğiydi. Doğrusu aklımın alacağı şey değildi, adamına göre, affedersiniz, şehrine göre muamele nasıl olurdu? Bir şey ya yasaktır ya da değil ama!.. “Memurun asli görevi belli değil midir, her defasında bir kez daha Valiliğin iznine ne gerek var?! Siz ya da başka bir devlet memuru, göreviniz belli, her sabah, masanızın başına oturduğunuzda, Valiyi arayıp, efendim şu şu işleri yapmak için izin istiyorum mu diyorsunuz?” dedim, yine yanıt yok ve yine sordum, “Ben bu durumu kime bildirebilir, kime şikâyet edebilir ya da bilgi alabilirim” dedim. Bu defa daha şaşırtıcıydı yanıtı: Mahkemeye başvuracaksınız ama hiç zahmet etmeyin, Hâkimler hep olumsuz karar alıyor. Sizin gibi duyarlı bazı kişiler verdi mahkemeye bu güne dek ama hep olumsuz çıktı kararlar ve bir sonuç alamadılar, hiçbir şey değişmedi yani!
Aklıma elektrik konusu geldi o an, çünkü her ilde, Kaçak Kullanım Bedeline itirazları Hâkimler kabul ediyor ama Antalya’da kararlar hep tüketici aleyhine çıkıyordu aldığım bilgiye göre, acaba Hâkimler de mi dedim kendi kendime ama ihtimal de veremedim!
Ardından da İzmir’deki uğraşım geldi aklıma. Oradaki benzer ve başka gözlemlerim nedeniyle de uğraşmaya kalkmıştım ama kasıtlı yapıldığı duyumunu almıştım. Polisin engellendiğini, denetim olmasın, arabalar üst üste park etsin, vatandaş sıkıntı çeksin de, işi Belediyenin yapmadığına hükmedip Belediyeye yüklensin, çullansın, vazgeçip AKP’ye oy versin, şehir yeniden imar edilsin, denetimler yapılsın, şehir güzelleşsin de her anlamda, halk da helal olsun sana AKP desin!
Doğrusu aklımın yarısı inansa da, yok artık, bu kadar da küçük ve çirkin oyunlar olmaz, başka işi mi yok bunların diye düşünmüştüm ilk duyum aldığımda ama hani diyorum, acaba… Suçu CHP ye mi atmaya çalışmak bu, “CHP varken, hizmet yoktu, denetim yoktu, başıboştu iliniz, bakın biz ne hale getirdik, ne güzel, ne yaşanılası yaptık İzmir’i” diyebilme çabası mı?!
Antalya’da ise, “Biz varken denetimler vardı, böyle başı boş değildi iliniz, bakın, CHP ne hale getirdi diyebilme çabası mı?! Evet, o denetimlerin olduğu sürede, Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı AKP’liydi ama Vali en büyük mülki amir değil mi, polis belediyeden değil de valilikten emir almıyor mu?!
Doğrusu, varsa böylesi bir hesap ki hiç akla yatkın da değil belediyeye mal etmeye çalışılması ama anlamak zor bu ince hesapları, alavere dalavereleri!.. Aklım ermez benim, mert olunmasından yanayım ben, dürüstlükten yana… Vurmak gerekirse, alnından vurmaktan yana, sırtından değil ve belediyelerin görevi hizmet yapmaktır, göreve geldikleri an siyasi kimliklerini bir yana koymalarından yanayım. Öyle de olmalı amaç hizmetse ki seçim öncesi, hizmete talipler hepsi sözüm ona!.. Ayrıca bu denetim işi de, belediyenin değil, emniyetin işi ama!..
Daha önce pek çok konuda, Konyaaltı ve Büyükşehir Belediye Başkanlıklarıyla Valiliğe gönderdiğim mesajlar ve bizzat kendilerine gönderdiğim e-mektuplar gibi bir mektup mu göndersem yine Vali Beye?
En son gönderdiğimde, verdiği bir izne karşı çıkmış, “Bizden izin aldınız da mı verdiniz o izni? Görevinizi yaparken, bir işe olur verirken, şüphesiz ki biz vatandaştan izin alacak değilsiniz ama vatandaşın huzurunu, rahatını, menfaatini düşünmek, herkesten önce size düşer ve bu sizin asli göreviniz. Siz devletin ve vatandaşın valisisiniz, unutmayınız ve kararlarınızı bu doğrultuda alınız, izinleri bu doğrultuda veriniz lütfen” demiştim, demiştim de ne değişmişti ama olsun, içimde kalmamış söylemiştim hiç değilse.
Evet, yine göndermeliyim, yine şikâyetimi belirtip görevlerini hatırlatmalıyım. Biliyorum hiçbir şey değişmeyecek ama olsun, bir kişi bile olsa memnun değil diye aklına takılır belki!
Ne yapayım, ülkem gibi, şehrim de en derin uykuda horuldamada, umursuz her şeye karşı, duyarsız, neme lazımcı ve de üşengeç, kimi de korkak. Ben bari uyumayayım, uyanık kalışım ne işe yaracaksa ama olsun. Hem bir kişiyle başlar yola çıkışlar, kim bilir, belki peşime takılanlar da olur ya da vardır aynı yolda yürüyenler uyumayıp da ki bu konuda sonuç alamamış da olsalar varmış, sadece ben rastlamamışım onlara!..
Antalya’da o denetimlerin sıklıkla yapıldığı dönem, Büyük Şehir AKP deydi, şimdi eskiden olduğu gibi Konyaaltı yine CHP’de, Büyükşehir de öyle… Malumunuz, Sn. Valimiz yukarıda da belirttiğim gibi AKP’li ve de, “BEN HÜKÜMETİN VALİSİYİM” de demişti, unutmadık bu garip ve anlamlı sözü de ama madem AKP’li, madem Hükümetin Valisi, e o halde bu denetime izin vermeme de neyin nesi?! İşte bunun yanıtını bulamıyorum bir türlü ve aklım almıyor bu garip durumu ve de bu çok bilinmeyenli problemi de çözmeye yetemiyor!
Ama yine de acaba diyorum, AKP mi yine İzmir’de de olduğu gibi, yoksa ben mi çok fesadım?!

Perihan Reyhan Alkan

Not: Geçirmiş olduğum kaza sonucu, bir müddet yürüyemedim ve oturamadım, yatağa mahkûmdum ağrılar içinde, dolayısıyla bilgisunar kullanmam da mümkün olamadığından gecikmiş bir yazı oldu.
Özür diliyorum Sayın Okurlarımdan.
Gerek telefon, gerekse mesajlarıyla geçmiş olsun dileğinde bulunup şifa dileyerek, dualarını iletmekle moral olan okurlarıma ve dostlarıma da, bu vesileyle teşekkürlerimi iletiyorum.
Allah hepinizi esirgesin dilerim öylesi zor bir süreci yaşamaktan. Hepiniz Allaha emanet olunuz ve Allah her daim yanınızda ve de ellerinizi tutuyor olsun efendim.
Selam ve saygımla…

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.