İTTİFAK

ABONE OL
11:43 - 23/10/2020 11:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AKP Genel Başkanı, Ankara Kızılcahamam’da partisinin yerel seçimleri değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi; “İstanbul ve Ankara önemle üzerinde durulması gereken yerler olarak öne çıkıyor. Esasen biz İstanbul ve Ankara’da kaybetmedik. Tam tersine seçimi kazandık, İstanbul’da 25, Ankara’da 22 ilçeyi kazandık. Milletimiz diyor ki İstanbul benim içime sinmedi. Bu şaibenin giderilmesi şart ki rahat edelim.”

31 Mart yerel seçimi bitti ama özellikle İstanbul için sorun devam etmektedir. 17 Nisan 2019 tarihinde seçim kazanma belgesini (mazbata) alan Ekrem İmamoğlu, görevine başlamıştır ve gerekli düzenlemeleri yapmaktadır. İstanbul seçimlerini yitiren AKP, bu yenilgiyi bir türlü içine sindiremedi. Yitirdikleri yerlerde haksız ve hukuksuz itirazlarda bulundular, oyları birkaç kez saydırdılar. Yitirdiklerini kendileri de biliyorlar ama sürekli itiraz ederek, sonucu değiştirmeye uğraşıyorlar.

Yüksek Seçim Kurulu, AKP’nin olağanüstü itiraz dilekçesinde yer alan kısıtlı, ölü ve engelli seçmenler olduğu iddiasına verdiği ara kararında, toplam 41 bin 132 seçmenin ve memur olmayan sandık kurulu başkan ile üyelerinin araştırılması talimatı verdi. İstanbul seçimini yenilemek için her yolu deneyen AKP’nin aralarında milletvekillerinin de olduğu bir grup ile Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven’i ziyaret etmesi, soru işaretleri bıraktı.

İstanbul seçimi için “bu seçim mundar olmuştur” diyen Binali Yıldırım, 26 Nisan 2019 tarihinde AKP’den Pendik Belediye Başkanı seçilen Ahmet Cin’i ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında Ahmet Cin; “biz belediye başkan adayımızı belediye başkanı olarak görüyoruz. İnşallah bunu resmileştireceğiz” dedi. “Onlar seçim kazansa bile belediye meclisi çoğunluğu bizde, onları çalıştırmayız” demekten çekinmeyen AKP yöneticileri, görevi devralan Ankara ve İstanbul’un yeni belediye başkanlarına meclis toplantılarında belediye meclis üyeleriyle güçlük çıkarmaya başladı.

Yüksek Seçim Kurulu, yasaya ve hukuka uygun davranırsa yapılan tüm itirazları reddedecektir. Ancak tek adam rejiminde hukuk ayaklar altına alındığı için, her türlü kararın çıkması da olasıdır. Bu durumda Yüksek Seçim Kurulu’nun işi zordur; aşağı tükürse hukuku çiğneyecek, yukarı tükürse birilerinden fırça yiyecektir.

Ülkemiz özellikle 17 yıldır AKP iktidarı ile birlikte hukukta, demokraside, ekonomide ve siyasette büyük bir olumsuzluğun içindedir. AKP’nin demokratik ve laik cumhuriyetimize verdiği zararları onarmak zaman alacaktır; ama hukuka uygun davranılarak, adaletin sağlanmasıyla, bu olumsuzlukların çözülebilme olasılığı vardır.

AKP bu ortamda, büyük sayısal çoğunluğu varken, Cumhur İttifakından sonra gündeme “Türkiye İttifakını” getirmiştir. Türkiye ittifakı demek biz batırdık, battık, destek olun birlikte kurtaralım anlamına geldiği gibi, aynı zamanda açılım sürecine dönüş demektir. Batırdığınız gibi çıkaramıyorsanız o zaman bırakıp gidecekseniz. Namık Kemal’in “Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini / Yok mudur kurtaracak bahtı kara mâderini” beyitini, 13 Ocak 1921 tarihli Büyük Millet Meclisi konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk yüksek sesle okur ve ardından şöyle der: “Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini / Bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini”.

Suay Karaman

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.