İTİBAR MI SAĞLIYOR  SANIYORSUNUZ?!!

ABONE OL
11:49 - 23/10/2020 11:49
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İTİBAR MI SAĞLIYOR  SANIYORSUNUZ?!!

 Böyle mi sağlıyorsunuz ya da sağlayabiliyor musunuz ülkenin itibarını?!

 Yani, bir Cumhurbaşkanlığı köşkü varken, yetinmeyip, sırf lüks adına, keyfi olarak, şahsi hırs adına olup ama dünya karşısında, ülkenin itibarını arttırmak adına denilerek, onca masrafla, saray yapılarak ne denli arttı ülkenin itibarı?! Hele de sizin itibarınız?..

 Gerek halkımız, gerekse tüm dünya duymuyor mu, görmüyor mu, bilmiyor mu ülkedeki olumsuzlukları, yoksunluk, yoksulluk, yolsuzluk, önemsemezlik, nemelazımcılık, sorumsuzluk, vurdumduymazlık, adaletsizlik ve demokrasi yoksunluğunu?!

 Ya bu yayın yasakları, her bir olayda, sosyal paylaşım ağlarının kapatılması itibarınızı mı arttırıyor, yoksa zedeliyor mu ya da gerçekten engelleyebiliyor musunuz görülsün, bilinsin istemediklerinizi? Hiçbiri duyulmuyor, görülmüyor, bilinmiyor, dolayısıyla da itibarınız mı artıyor sanıyorsunuz?!

 Kendi insanınızı susturabilirsiniz, yasaklayabilirsiniz, olmadı fiziki güç kullanabilir, hatta tutuklayabilirsiniz de ama dünya da görüyor, dünya da duyuyor hem de kendi ülkeniz halkından daha önce ve daha fazlasıyla!..

Siz de pek âlâ biliyorsunuz ki itibarınız her geçen gün biraz daha azalıyor, dolayısıyla ülkenin itibarı da! Ayrıca, saygınlığınız da azalıyor, gözden düşüyor, ayıplanıyorsunuz da!..

         Yollar, köprüler, alt ve üst geçitler, gerekli gereksiz yerlerde görkemli camiler, müftülük binaları yapışınızla itibarınız mı artıyor sanıyorsunuz?! Ha kendi seçmeniniz gözünde evet ama onlar zaten, ne olup bittiğini bilmeyen, görmeyen, duymayan, haberi sadece sizlerden edinen, her dediğinize körü körüne inanan, ülke ve dünya gerçeklerinden bihaber olanlar ya da umurları olmayanlar, fıtrat deyişinize, kader deyişinize inananlar, fıtratın ve kaderin ne olup olmadığını bilmeyenler, hatta inandıkları dinin ne olduğunu bilmeyenler veya varlığınızla nemalananlar!.. Tevekkülün ne olduğunu da bilmeyişleriyle, tevekküle yönlendirdikleriniz. Peygamberimizin bile, “Deveni sağlam kazığa bağladıktan sonra, Allaha emanetle tevekkül et” uyarısını göz ardı eden ya da unutan veya bilmeyenler! Dolayısıyla, başlarına ne gelirse gelsin, ne getirilirse getirilsin, hepsinin Allahın takdiri olduğunu sananlar! Fıtratları gereği sananlar!..

Bakanlarınızın saçma sapan, dalga geçercesine, dahası ahlaka, insanlığa sığmazlıkla yaptıkları açıklamalara inananlar, doğru sananlar!..

Biri çıkar, çocukların uğradığı tecavüze, “Bir kereden bir şey olmaz” der, bir diğeri çocukların yanışına, “Bu tarikatın binalarında, her gün mü yangın çıkıyor” der!.. Belediye Başkanının, “Yangın merdiveninin kapısı kilitliydi” demesine ve itfaiye erlerinin kapı kilidini kırmak için uzun süre zorlandıklarını görmemize rağmen, yine bakanlarınızdan biri çıkar, gözümüzün içine baka baka, hiç utanmasız, hiç arlanmasız, yüzü bile kızarmaksızın, “Kapı kilitli değildi” yalanını söyler!..

Hâlâ da sizlerin sözüne itibar eder seçmeniniz, hâlâ toz kondurmaz sizlere!..

Hiç düşünmez, hiç demez ki: Neden gerekli tedbirler, bir olay meydana gelmeden, can kayıpları olmadan alınmaz?!..

Neden üretime yönelik hiçbir yatırım yapmıyorsunuz, olanları da satıp savıyorsunuz, dolayısıyla işsizlik artıyor… İnsanları tarikatlara mecbur bırakıyorsunuz, yönlendiriyorsunuz hatta. Zavallılar, çocukları bedavadan okuyabilsin diye, gerçekten de dinlerini öğrenecekler zannıyla, dinlerini de öğrensin diye, o tarikatların kucağına atmaya mecbur bırakıyorsunuz? Tarikatlara göz yumuyorsunuz, prim veriyorsunuz, çanak tutuyorsunuz, hatta bugün hesap soruyor olsanız da, paye verdiniz, boyun eğdiniz yıllarca? Bir yandan da, yakınları, yörelerindeki okulları kapattınız, uzak okullara gitmeye, oralarda ikamet edebilecekleri devlet yurtları yapmayışla da tarikatlara, cemaatlere mecbur bıraktınız?!

Hiç sorgulamaz, belli bir Kitabı, peygamberi olan, belli bir dinimiz varken, neden her biri adeta ayrı bir din olan, yanlış bilmiyorsam, belli başlı 22 tarikat var, bir de bunların bir o kadar, belki de daha fazla kolu var? Neden gerek duyarlar, amaçları nedir, ne yapmaktadır bu tarikatlar? İslam’la, Kuran’la ne denli bağdaşmaktadır yaptıkları, inanç ve ibadet biçimleri?!

Her ne kadar kandırıldığınıza inandırmaya da çalışsanız; onca kişi nasıl oldu da, gerek ordunun, gerekse kamunun her kademesinde görev alabildi? Onları oralara atayanlar siz değil miydiniz? Mümkün mü sizden habersiz bu denli iş çevirmeleri, bu denli ülkeyi ele geçirebilmeleri?!

Neden ülkeyi liyakatsiz bakanlar, idareciler eline bıraktınız da, her şeyi yer ile yeksan ettiniz?!

Neden din adına diyerek, dine aykırı ne varsa yaptınız, yapanlara da göz yumdunuz?!

Neden o saraya, o aslında dinimizce hoş olmayan onca görkemli camiye onca para harcadınız?!

Neden seçim öncesinde fazla ve israf, görüp azaltmaya söz vermenize rağmen, kamudaki araç sayısını arttırarak sayısını 115 bin’e çıkarttığınız, hatta Diyanet İşleri Başkanı, Savcı gibi kişilere milyon dolarlık arabalar vererek çarçur ettiniz?!

O harcadığınız paralarla, yeni yeni makamlar uydurup oralara atadıklarınıza verdiğiniz fahiş maaşlarla kaç öğrenci yurdu açılabilirdi? Kaç okul, hastane, sağlık ocağı, köy yolu yapılabilirdi, kaç hastaneye gerekli cihaz alınabilirdi, kaç hastanın ilacı SGK kapsamında, ücretsiz verilebilirdi, kaç çiftçiye destek olunabilirdi, kaç yoksula yardım edilebilir, çalışanın, emekli ve asgari ücretlinin maaşları refah yaşayabilecekleri seviyeye yükseltilebilirdi ve daha nice…

Kendi seçmeninizi ikna edebilirsiniz, kandırabilir, onların gözünde itibarınızı arttırabilirsiniz ama bu vurdumduymazlıklarınız, bu saygısızlıklarınız, bu insanınızı hiçe sayışlarınız, yasaklarınız ve yasa dışılıklarınızla insanlığını yitirmemişleri, görebilenleri, düşünebilenleri, vicdan sahiplerini, ülkesi ve insanı için endişe duyanları kandıramazsınız, gözlerini boyayamazsınız. İtibarınızı arttıramadığınız gibi, saygı da uyandıramazsınız!..

Çünkü hem olup biteni gören ve bilen diğer ülkeler, hem de insanlığını yitirmemiş, görebilen, düşünebilen, aklını kullanabilen, vicdan sahibi, ülkesi ve insanı için endişe duyan halkınız, her şeyin farkında!..

Her ne kadar aptal yerine koymaya çalışıyor olsanız da, aklınız sıra akıllarıyla dalga geçiyor olsanız da, kandıramıyor, inandıramıyorsunuz hiçbirini!..

Aptal değiller çünkü. Çünkü akılları var ve kafaları çalışıyor, çünkü soruyor, sorguluyor gerçekleri araştırıp buluyor, olup biteni tüm çıplaklığıyla görüyor, duyuyor, anlıyor, biliyorlar ve size hiç mi hiç inanmıyorlar, gözlerinden her gün, her olayda süratle düşüyorsunuz!..

Her olayda olduğu gibi, o mahalle ağzınızla, “İnansalar ne yazar, inanmasalar ne, kansalar ne yazar, kanmasalar ne ya?.. Konuşamıyorlar ya, susuyorlar ya, hiçbir şey yapamıyorlar ya…” diye seviniyorsunuz muhakkak ki ama biliniz ki bu şimdilik böyle!..

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.