İSTİHBARAT VE DEVLET YÖNETİMİ!

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İnsan hakları, demokrasi, özgürlük ve barış gibi insanlık kavramlarını, devletin kullanması gerekirken terör örgütü kullanmaktadır. Terör örgütü bu yönlerden bir psikolojik harekat yürütmektedir. Yöneticilerce bu gibi değerler psikolojik harekat kapsamında çok iyi kullanılamamaktadır.

Generaller yeni mi farkına vardı?
Sivil ve askeri yetkililerin zaman zaman yaptığı açıklamalar; Türkiye’yi yönetenlerin irade zayıflığının, karar alma refleksinin ve uygulama iradesinin tıkanma handikapını göstermektedir.. Yol, rota, hedef kilitlenmiştir, Terörün destekçilerinin bütün yolu ABD, İsrail ve Avrupa’ya çıkmaktadır. Siyasi iktidar ve Generaller bunun yeni yeni farkına vardılar.

Psikolojik harp tanımlaması yanlıştır. Psikolojik harp, önleyici, öngörülebilir, ihtimallere göre hareket tarzını belirlemek ve ihtimallere göre yapılması gereken ne ise onu yapmak şeklindeki savaş türüdür. Psikolojik savaş, tarih boyunca liderliğin, komutanlığın ve kurmaylığın olmazsa olmaz unsurudur. Psikolojik savaşı bilmeyen, bilemeyen ve uygulayamayan komutanlar savaşı kaybeder ve tarihte de savaş kaybedenler psikolojik savaş tekniklerini uygulayamayan önem vermeyen önemsiz gibi görenlerdir. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı başta olmak üzere devletin kurumları stratejik planlama, devlet politikası, bölgesel ve küresel doktrin geliştirememiştir.

Hedefler baştan beri yanlıştır. 1951 yılında NATO’ya girişle birlikte askeri hedefler, ABD doktrinine göre şekillendirilmiş, psikolojik savaş yürütülecek konular yöntemler ve hedef kitle ABD ve NATO düşman konseptine göre belirlenmiştir. Türk kurmay heyeti de düşman hedef algılamasını bu anlayıştaki eğitim ile aldığı için ve bu da 1990’a kadar Komünizm, 1990 sonrasında ise İslam ve İslam ülkelerine göre yapıldığı için dünyadaki gelişme trendine göre yeni askeri psikolojik savaşta istenilen netice alınamamıştır.

İç tehdit algılaması yanlış yapıldı ve sınırlı tutulmuştur. Siyasi yetkililerin ve Generallerin itirafını bu açıdan doğal karşılamak gerekir. Yine aynı şekilde, Avrupa Birliği’ne, giriş sürecinde millet ve devlet odaklı refleks geliştirilememiştir. Bu nedenle de sosyal, kültürel ve ekonomik alanda batıya endeksli bir yönetim anlayışı yerleşmiştir ve terör örgütüne yönelik algılamada askeri konsept Washington’a; siyasi, ekonomik ve kültürel konsept Brüksel’e endeksli olduğundan iç tehdit analizi laiklik ve cumhuriyetin temel nitelikleri bağlamında sınırlı kalmıştır. İç tehditte öncelik irtica laiklik karşıtlığı ve cumhuriyetin temel niteliklerine aykırılık çerçevesinde sınırlı tutulunca psikolojik savaş unsurlarının önemli bir kısmı bu alana teksif edilmiştir.

PKK ve diğer örgütler meydanı boş bulmuştur. Kamusal alanlarda başörtüsüne endekslenen ve bir kısım medyanın tahrik, yönlendirme, saptırma, ajite etmeye dayalı dezenformasyon faaliyeti, yıkıcı ve bölücü hareketlerin insan hakları demokrasi ve özgürlükler kavramlarını rahatlıkla kullanmalarına neden olmuştur. PKK ve diğer terör örgütleri, meydanı boş bulmuş, AB ve ABD’den fonlanan sivil toplum örgütlerinin etkinliği ile bu kavramların istismar edilmesi ile bugünkü noktaya gelinmiştir. Kısacası, AB’ciler, ABD’ciler ikinci cumhuriyetçiler, Bizans Medyacıları, fonlanan dernek ve vakıflar, Türkiye genelinde karartma uygulamışlardır. Zihinsel kirlenme sağlanmış, ve böylece psikolojik savaşın hedeflerine ulaşılmıştır.

Halk renkli cama yapıştırılmıştır. Yoz kültür ürünü dizilerle halk renkli cama yapıştırılırken toplumsal akıl boşaltılmış, belleği kurutulmuş bir ülke yaratılmıştır. Dost ve müttefik diye vurgulanan batılılar psikolojik savaşı bütün cephelerde yürütürken Türk milleti ve Türk devleti çaresiz bırakılmıştır. Bunda NATO ittifakı, ABD İngiltere ve İsrail’le stratejik iş birliği, eğitim anlaşmaları ve istihbarat birlikteliği büyük rol oynamıştır.

NATO, ABD, İngiltere ve İsrail’le ilişkiler sorgulanmalıdır. Generaller NATO, ABD, İngiltere ve İsrail askeri-istihbarat, eğitim, stratejik iş birliğini sorgulamalıdırlar. Terör örgütünü besleyen, kollayan, barındıran, lojistik destek sağlayan bu üç ülke ile ilişkilerin sorgulanması yapılmadığı müddetçe psikolojik savaşın kaybedilmesi kaçınılmazdır.

MHP Projesiz,, CHP ise şaşkındır. Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi iddiasındaki siyasi partiler plansız programsızdır. CHP ve MHP’nin çözüm üretecek ciddi kapsamlı politikaları bulunmamaktadır. MHP devlet ve milletle ilgili hiç bir proje ortaya koyamadığı için Anti PKK politikasının dışında politika üretememektedir. MHP’nin bunun dışındaki hiçbir alanda görüşü, düşüncesi yok. CHP ise iç kargaşa ve kaynama nedeniyle geleneksel batıcı parti olduğu için o da şaşkınlık içindedir.

Cevaplandırılması gereken sorular vardır. Genelkurmay İstihbarat, MİT, Jandarma İstihbarat ve Emniyet İstihbarat, Türkiye’de en çok kimleri takip ediyor? Ve kullandıkları teknoloji hangi ülkelerle ortak kod ve şifreleme içinde? Şu anda tüm istihbarat birimleri ikiye ayrılmış durumda. Bir kısmı Ergenekoncuları takip işiyle uğraşırken diğer grup karşıt kesimi takip işinde. Siz hangi istihbarat unsurunu, terör örgütünün finans, örgütlenme ağına yönetebilirsiniz ki? Yine; Ankara’daki terörle mücadele mükemmeliyet merkezi; El Kaide, Hizbullah ve Radikal İslam örgütlerine endekslenmiş bir yapıda olduğu sürece PKK ile mücadeleyi kim, nasıl ve ne şekilde yapacak?

Günün Sözü: Bilinçli hareket edersen istediğin amaca ulaşırsın.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.