İSLAM, SÖMÜRÜ VE İSTİSMAR!

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bugün ramazan bayramı! Okuyucularımın bayramlarını içtenlikle kutlarım.

Bakın; bir ramazan siyasetçilerin sivil toplum kuruluşlarının akademisyenlerin yalan dolanlarıyla geçirdik. Evetçiler hayırcılar olabildiğince kafa karışıklığı yaratacak çaba ve içinde oldular. Sizlerde az çok kafanızda bir kanaate sahipsiniz.

O bakımdan gerçeklere göre tercihinizi yapacaksınız.

Bakın ben bu güzel bayram gününde İslam adı altında istismarcılara değineceğim. Bayram namazını, iftarı, camileri bile kirli ve lekeli siyasetlerine alet ediyorlar. Çevrenizde bu tipler çok. Öylesine çok ki kafa karışıklığı yaratmaları yetmiyormuş gibi her türlü kötülüğünde kaynağı oluyorlar.

İnsanlık için, öncelikle Müslümanlara büyük görev düşmektedir. Yeryüzünü kan gölünü çeviren batılı emperyalistlere karşı güçlenmek etkin olmak ve caydırıcı olmak zorundadır. İslam; sömürmeye, istismara karşı mücadele demektir!

Ama nasıl?
Bilimde teknolojide atılımı nasıl ne şekilde yapacak?
Hemen her İslam ülkesinin başında işbirlikçiler var. Küresel güçlerin emirlerine göre hareket ediyorlar. Halkı zapturapt altında tutuyorlar.
Kurulan dünya düzeni batılı sömürgecilerin düzeni. Kurallar onların kuralı.

Son iki yüzyılın bütün dünyayı etkileyen savaşlarında dökülen kanlar, insan kanıyla yıkanmaya çalışılmıştır. Bir insanın kanı başka bir insanın kanına karışırsa, dünyada kan dökülmesinin önüne hiçbir güç geçemez. Savaş zamanlarında insan, barış zamanlarında kurban kanı dökülür. İnsan kanının dökülmesi, insan kanıyla değil, kurban kanıyla önlenir.

Dünyanın bütün şehirlerinde, insan kanına susamış, kan dökücüler cirit atıyor. Kimin, nerede, nasıl kan dökeceğini kimse bilmiyor. Dünya dehşet çağına girdi. Dehşet çağında, kan dökmek için, her yol deneniyor.

İnsan kanıyla kurban kanını birbirine karıştıranlar, dünyadaki kan tutulmasının önüne geçemezler.

İslam Devleti; Hz. Peygamber’in sağlığında, Avrupa büyüklüğünde, sınırları içinde milyonlarca insanın yaşadığı, geniş bir coğrafya olmuştur.

Kendisini rahmet ve savaş peygamberi olarak nitelendiren İslam Peygamberi’nin yönettiği savaşlarda, iki taraftan hayatını kaybedenlerin toplamı 354 kişidir. Hz. Peygamber, haksız yere bir insanın öldürülmesini, bütün insanlığın öldürülmesi olarak gördüğü için, savaş peygamberinden daha çok rahmet peygamberi olmuştur. Onun insan hayatına verdiği değeri kavrayabilmek için, adaleti, düzeni sağlamada izlediği stratejiyi, çok iyi bilmek gerekir.

Yobazlar tarafından hemen herkes, inanç konusunda, bir şüphe bombardımanına tutulmaktadır. Modern insan olmayı, inançsız olmakla bir tutuyorlar.. Bir çok kişi şüphenin pençesinde..Kimisinin deist olduğunu, kimisinin ateist olduğunu yazıyorlar, konuşuyorlar.
Eleştiriyi insafsız denecek kadar sert yapmak moda oldu..

Münafıkların; akıl ve ruhlarına maalesef artık hitap etmeyen gerçeklik budur.

İskender, felsefenin duayeni sayılan Aristo’ya bir mektup yazar.

“Zaptettiğim topraklardaki insanları tahakküm altında tutabilmek için neler yapmalıyım” diye sorar:
Ülkenin ileri gelen insanlarını
– Sürgüne mi göndereyim?
– Hapise mi atayım?
– Kılıçtan mı geçireyim?

Aristo’nun cevabı:
– Sürgünde toplanır sana karşı başkaldırırlar,
– Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar,
– Onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar

Çözüm olarak şu nasihatı verir.
” İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin, birbirleriyle savaşınca hakem olarak kendini kabul ettireceksin ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.”

Ha sahi İslam dünyasının çatışma alanları olması tesadüf mü dersiniz?

Ya Türkiye’de insanların temel sorunları yerine gereksiz anlamsız konularla ilgili tartışma ve gerginlikler neyin nesi?

Günün Sözü: Aklınla duygunu, gerçekler dünyasında kullan. Kullan ki mutlu olasın.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.