İSLAM DÜNYASININ BATIŞI

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Makalenin başlığını Hamed Abdel-Samad’ın kitabının adından aldım.

Dini konularda yazmayı www.ha-ber.com yazarlarından Rüştü Kam gibi uzmanlara, din bilimcilere bırakıyorum.
Amacım İslam Konferans’ında biz Müslümanları temsil eden üyeler hakkında okurlarımı bilgilendirmek, merak uyandırmak.
Abdel-Samad 2009 yılında iç işleri bakanı Thomas de Maiziére tarafından İslam Konferansı’na tavsiye edilmiştir.
Yaşamak ve geçmişi geçmişte bırakmak adına yazdığı biyografisi Gökyüzüne Vedam kitabı ile dikkat çekti.
 
1972 yılında Kahire’ye bağlı Gizeh köyünde doğdu. İngilizce, Fransızca yüksek tahsilinden sonra 1995 yılında Almanya’ya geldi. Politika Bilimi okuduktan sonra Japonya’ya giderek Japonca öğrendi, Uzakdoğu kültürünü inceledi ve derledi. UNESCO’da çalıştı. Erfurt Üniversitesi İslam bilim bölümünde araştırmalarını derinleştirdi. Münih Üniversitesi’nde Yahudi tarihini ve kültürü çalışmalarına İsrail ders kitaplarında İslâm konusunu ilâve etti.
Avrupa’da fikrine, kanaatine başvurulan en genç islam bilimcilerinden biridir.
Babası köyün tek imamı idi. Oğlu Hamed babasının yerini almalıydı. Bu nedenle çok sıkı talim terbiye altında çok küçük yaşta Kuran’ı okumayı öğrendi. Kuran’ı Kerim onun anadili, bu nedenle yorumlarına ihtiyacımız var.
Gazetelerde yazılan söyleyişiler, makaleler ve kitapları almanca olduğundan Almanlara hitap ediyor. Bu yazımla Türk basın ve medyasının dikkatini çekmek istiyorum.
Kitabın ilk sayfasında babasına hitap etmiş:
“Çocukken Kuran’ı öğreten babam için.
Yetişkin olarak ona şöyle diyorum:
Ben inançtan, dinden bilime geçtim.”
Kitabının özünde bilerek Müslüman olmalıyız ve gelecek nesillere aktarmalıyız, diyor. Yoksa İslâm dini yok olacak, çeşitli akımlar birbirlerini batıracaklar. İslâm zamana uymak zorundadır. Tartışmalara, eleştirilere ve yeniliklere, reforma açık olmak şarttır. Üç büyük tabuya dokunuyor, sarsıyor adeta. Din Bilgisi, cinsellik ve politika.
Avrupa’da uyum veya uyumsuzluk Müslüman olmakta aranıyorsa, İslâm terörle birlikte anılıyorsa, o halde duygusallığa yenilmeden bilinçlenmeliyiz.
Suçlu aramak, hele hele kutuplaşmaya fırsat vermek, yarı cahil köktendincileri şiddete davet etmektir. Kışkırtan, düşmanlık üreten politikacılara fırsat vermemeliyiz.
Güçlü batı ülkeleri hatalarını fark eder, Müslüman ülkelerde yalnız kendi çıkarlarını düşünmezse bu küçük ülkelere huzur gelebilir. Onlar da sürekli Batı’yı suçlamayı bırakıp kendi hatalarını görmelidirler.
Korkulacak şey İslâm değil, dini ve Kuran’ı zamana uygun yorum yapmayan, reforma izin vermeyen yanlış kanaat öncüleridir.
Hem kitabında, hem söyleşilerinde Türkiye’nin diğer İslâm ülkeleriyle karıştırılmamasına vurgu yapıyor. Türkiye lâik ve demokratik bir ülke olarak ekonomisinin şu anda Avrupa ülkelerinden daha iyi olduğunun fark edilmesini istiyor.
Tunus’ta gençlerin %60’ı üniversiteyi bitirmiş. Yüksek tahsil yapanların yine %60’ı kız öğrenciler. Her ne kadar Türkiye’nin iç sorunları olsa da, her konuda serbest konuşulan demokratik ve lâik bir ülke. Türkiye’de tahsilini yapıp, ülkelerine dönen ve Türkçe bilen işsiz gençler bavul ticareti yapıyorlar. Türkiye örnek olarak alınırsa Tunus İslâm dünyasında domino etkisi yapabilir.
Dünyada sorun fakirlik, varlığın haksız paylaşılması ve cahilliktir. Bilgi noksanlığı büyük bir problem olduğu kadar, hangi bilgi verilmesi de tartışılamazsa ikinci bir problem olarak karşımıza çıkıyor.
Cihadsız, şeriatsız bir İslâm, korku vermeyen, kadın erkek ayrımını vurgulamayan bir din anlayışı gerekir.
Bu düşünceyi Türkiye’ye uyarlarsak, neden yurtdışında kadın din ataşesi yok, diye sorgulayabiliriz.
MOCCA dergisinde Berlin Din Ataşesi Hasan Hayri Yaşar çocuklara Allah korkusu vererek din bilgisi vermeyin, diye yazmıştı. Bu satırları okurken yedi yaşında bir kız öğrencimin korku dolu bakışlarını hatırladım. Öğretmeninin tırnaklarında ojeyi görünce “cehenneme gidip, yanacaksın” korkusuyla bakıyordu. Evlenme için eş arayan, bilhassa kadınlar erkeğin Allah korkusu olsun, istiyorlar. Bence bu verilen İslâm kültürü ise çok tehlikeli, korkunç bir eğitim öğretimdir.
Bu eğitimi aileye uyarlarsak babadan anneden korkan bir çocuk, korkmasın, büyüklerini sevsin ve saysın.
Yazar dört yaşında onbeş yaşında bir komşusu, onbir yaşında iken bir grup okul arkadaşları gençler tarafından cinsel tecavüze uğruyor. Psikolojik sorunları, hiç kimseye anlatıp yardım alamadığından dolayı, atlatmakta çok zorlanıyor.
Yaşadığı bu acı olayın köklerinde din kültürünün etkilerini kitabında açıkça ele alıyor. Tartışmalara açık olup tabuları yıkmak, insanlığa hizmet etmektir.
İslâm dini tanrı ile kul arasında olan bir inançtır. Aracı veya hak eden başkalarına gerek yoktur. Hele hele politikaya dini alet etmek şiddetin sebeplerinden biridir. Her şey yolundaymış gibi olumlu anlatmak doğru değildir. Bu, titanic gemisinde geminin battığını göre göre romantik müziğe, konsere devam etmeyle eşanlamlıdır.
 İSLAM DÜNYASININ BATIŞIYazarın çok iyi tanıdığı din bilimci Abu Said din kurallarını ve Kuran’ı Kerim’i tartışmaya açtığı için, aşırı güçler eşinden ayrılma ve Mısır’ı terk edip Hollanda’ya sığınmak zorunda bıraktılar.
Hamed Abdel-Samad tabuları yıkıp din, cinsiyet ve Kuran hakkında sorular yönelttiği için Kahire’de bir radikal grup tarafından şahsına fetva çıkarıldığından dolayı Münih’te polis korumasında yaşıyor.
Dinin aslından değil, kalıplaşmış kültüründen gelen mahalle baskısından Tanrı tüm inananları kurtarsın, mümini akıl ve mantığını kullanmaya yöneltsin.
İslâm’ın bir uyuşturucu olmasını, her dara düşüldüğünde alkol şişesine sarılır gibi dine yöneltmenin tehlikeli olacağını anlatan din bilimciye kulak verip, sözlerini dinleyip kitaplarını okumak ufkumuzu açacaktır.
Medeniyeti dini, kültürü ve teknik icatlarıyla bir eve benzetelim. Eğer bu ev korunmaz ve restore edilmezse günün birinde yıkılmaya mahkûm olur.
İslâm’ı yapıcı, ayrıntılı eleştirileriyle okurlarını ve dinleyicilerini şaşırtıyor. Sosyolog Necla Kelek gibi İslâm karşıtı Almanların isteklerini genelleyerek söylemiyor. Müslüman olmayan çoğunluk halkı kine ve nefrete sürüklemiyor. Kendisine candan başarılar diliyorum.
Hoşça kalın, kitapsız kalmayın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
Not:
Hamed Bey’in İstanbul’da camide çantası, önemli kâğıtları ve parası çalınınca çok zor durumda, otelsiz ve aç kalarak yeni pasaportunu beklemiş. Sorumlulara Türkiye’de başına hırsızlık olayları gelen turistlere yardım edilmesi için duyurmuş oluyorum.
Kaynak ve tavsiye:
Hamed Abdel-Samad, Mein Abschied vom Himmel,
Knaur Taschenbuchverlag
ISBN 978-3-426-78408-3
Hamed Abdel-Samad, Der Unterganf der islamischen Welt-
Eine Prognose
Droemer Verlag
ISBN 978-3-426-27544-3
Interviev mit Hamed Abdel-Samad
Redakteur Erich Follath, Spiegel-Online, 13.September 2010

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.