İŞGALE ORTAK OLMAK

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

30 Ağustos tarihi ülkemiz için çok anlamlı ve önemli bir dönüm noktasıdır. Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın kazanılmasıyla, üç yüz yıldır dünyayı sömüren emperyalizm mezara gömülmüştü. Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başarılan Ulusal Kurtuluş Savaşı, dünya ülkelerine emperyalizmin yenilebileceğini gösterdiği gibi, sömürülen uluslara da örnek olmuştur.

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 91. yılını kutladığımız bugünlerde, emperyalizm hem ülkemizde, hem de yakın çevremizde yeni işgallere hazırlanmaktadır. Ne acıdır ki, emperyalizme karşı zafer kazanan bir ülkenin bugünkü yöneticileri de, bu işgale ortak olmuşlar, destek vermektedirler.

Daha önce Irak’ta da yapıldığı gibi, yine emperyalist yalanlarla bu kez Suriye işgal edilmek istenmektedir. Suriye’de kimyasal silahlar kullanılarak insanların öldürüldüğü bilgileri üzerine ABD, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere batılı ülkeler büyük tepki gösterdi. Henüz Birleşmiş Milletler’in Şam’daki uzman heyetinin raporu beklenmeden bazı hükümetler, kimyasal silahlı saldırının sorumlusunun Suriye Hükümeti olduğunu açıkladılar. Türkiye Hükümeti de bu görüşü savunanlar arasında yerini aldı. Bu arada Anadolu Ajansı, kimyasal silah saldırısında görev alan Suriye Ordu birliklerinin detaylı listesine ulaştıkları bilgisini ortaya attı.

Türk Hükümeti ve medyası, emperyalizmin yeni işgal planına destek verirken Fransa ve İngiltere gibi ülkeler Suriye’ye yapılacak askeri operasyona karşı olduklarını açıkladılar. ABD yönetimi de çok istemesine karşın, Rusya ve Çin’in savaş karşıtı tutumunu göz önünde bulundurarak, şimdilik temkinli davranmaktadır. ABD Başkanı ‘sınırlı saldırı’ konusunu düşüneceğini söylerken, ABD’nin dışişleri bakanı, aynen bizim dışişleri bakanı gibi kışkırtıcı ve gerçeklerle ilgisi olmayan sözler söylemektedir.

Suriye’ye yapılması düşünülen askeri operasyonu şiddetle destekleyen Başbakan Erdoğan’ın ‘sınırlı saldırı” fikri hiç hoşuna gitmedi. Gözlerin Suriye savaşına çevrildiği zaman ülkedeki sorunların, ekonomik krizin, hukuksuzluğun, yolsuzluğun, işsizliğin, açlığın unutulacağını düşünerek, hayal dünyasında yaşayanlar, emperyalizme aracılık ederek, işgale ortak olmak istemektedirler.

Suriye’nin Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi, Türkiye ve birçok Batılı ülkenin desteklediği terörist grupların, Türkiye topraklarında kimyasal silah üretimine yönelik bir laboratuvar kurduğunu ve silah üretimi için gerekli maddelerin Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkeler tarafından sağlandığını savundu. Mısır’daki darbenin arkasında İsrail olduğunu ve ellerinde belge bulunduğunu söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü; “Mısır’ın Batılı bir ajandan vatanseverlik dersi almaya ihtiyacı yok” diyerek, yabancı ajanların Mısır’ı bölemeyeceği açıklamasında bulunmuştu.

‘Komşularla sıfır sorun’ politikası diyerek, sıfırı tüketen siyasi iktidar, kendisini sıfır noktasına getirdiği gibi, ülkemizin de onurunu ayaklar altına almaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözüne karşı politikalar üretmeye çalışan siyasi iktidarın, çökmüş konumu gözler önündedir. Dünyayı algılamaktan uzak, öngörüden ve ulusal çıkarımızın bilincinden yoksun olan siyasi iktidarın düştüğü acınası ve kötü durum, yurtseverleri derinden yaralamaktadır.

Liderimiz Atatürk’ün emperyalizme dersini vererek kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti, haksız savaşlara, sömürüye, işgale kısaca emperyalizme aracılık edemez, etmemesi gerekir.

21. yüzyılda dünyada halen emperyalist işgaller yaşanırken, 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlamalarını gaz alma töreni olarak görmek gerekmektedir. Çıkarına gelen her türlü terörü destekleyen ABD, emperyalist ve yayılmacı politikalarından vazgeçmediği sürece, dünyada barış kutlamaları yapmak sadece aldatmacadır, göz boyamadan başka bir şey değildir.

Ancak koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” içinde yaşanacak bir dünya için, özgür ve aydınlık günlere ulaşmak için, emperyalizme dur demekten başka çarenin olmadığını da bilmek zorundayız ve mücadelemizi bu konuya yoğunlaştırmalıyız.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.