İŞBİRLİKÇİ MEDYA İŞBAŞINDA!

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Tarihte böylesi durum var mı? Var tabi. Diktatörlükle idare edilen ülkelerde basın diktatörün cuntasının emrinde hareket eder..

Türkiye maalesef bu görüntüye doğru süratle kayıyor..

Ne kadar yabancı istihbarat örgütü varsa ilgili devletin yönetme iradesinin alt yapısını hazırlıyor. Üç beş dolara satılacak kadar adileşen işbirlikçi tayfa ise emir eri gibi. Devletin en önemli makamlarında olmaları işbirlikçi hain kimliklerinde değişim meydana getirmiyor ne yazık ki!

Evet, Türkiye işgal altında ülke görüntüsünde!

Asimetrik savaşa karşı topyekün silahlı kuvvetlerin moralini bir yandan yüksek tutmak, bir yandan PKK’sı, AKP’si, yandaş medyası, işbirlikçi medyası, Soros’dan beslemeli sivil kuruluşlarına karşı mücadele eden Org. Başbuğ’a, önceki genelkurmay başkanlarına verilen üstün şeref madalyası verilmedi. O ne dedi? Umurumda değil. Buna rağmen hala verilmemesi yandaş medyada dillendiriliyor!
Neden dersiniz acaba!

Evet hain kelimesi söyleniyor. Kimi üzerine alınıyor kimi almıyor.
Ama aynı gazeteler nedense şehitlerle ilgili haberleri ya vermiyor ya da küçük bir yer lutfediyorlar.

Yargıya askere ilişkin olumsuz haberi abartarak sürmanşetlere taşıyan bu yalaka ve işbirlikçi basın nemalanmaya devam ediyor ne yazık ki!

Siyasiler biz hesap vermeyiz, dokunulmazız, bizi ancak halk sandıkta oyla cezalandırır, anlayışında böyle bir mantık olur mu? Olur. Burası Türkiye demokrasisi. Adına demokrasi oyunu diyorlar. Seçkinler ve paryalar var bu oyunda!.

Onlara göre; Asıl hain kim? Gerçekleri görüp kurumları uyaran gazete ve gazeteciler mi? Yoksa önlem almayarak evlatlarını ölüme terk edenler mi?

Günler öncesinden kamuoyuna duyurulan istihbarata rağmen güvenlik güçlerine yönelik saldırıların niçin önlenemediği merak edilirken, soruların baş muhatabı olanlar birbirini ve basını hainlikle suçluyor..

Bugün maalesef Türkiye’de basının bir bölümü, İstiklal Savaşı’ndaki mütareke basınını dahi aratacak seviyede. Mütareke basını dahi bu kadar hain bu kadar önyargılı değildi.

Bakın isimlerine gerek yok bazı akademisyenler ne diyor?

Dedeleri de böyle diyordu! 1982 Anayasası tamamen yamalı bohça durumunda. Hala kendisine atfedilen deli gömleği işlevini sürdürüyor. Parti kapatma ve vekilliğin düşmesiyle ilgili Venedik kriterleri uygulanmalı. Bunlar uygulansa bir nebze rahatlık yaşanabilir. Deli gömleğini yırtmış oluruz. Askeri yargı da mutlaka gözden geçirilip kaldırılmalı.

Anayasa değiştirilmemeli, toptan kaldırılmalı. Bunun için şu yöntemde uyuşulabilir: Kurucu kurultay. İkincil kurucu iktidar olarak ille de 1982 anayasasının kimi maddeleri üzerinde değişiklik yapılacaksa, erkler ayrılığı ilkesi yaşama geçirilmeli, milletvekili gerçekten bütün milletin vekili olmalı, baraj yüzde 3 olmalı, HYK ve AYM üye sayısı artırılmalı, ancak geçmişteki yanılgı yinelenmemeli, halk iradesinin yargısal hükmün sübut boyutuna yansıtılacağı gözden kaçırılmamalı, konulara yüzeysel yaklaşılarak kaş yapayım derken göz çıkartılmamalı. Bu arada yüce divan yetkisi Yargıtay’a verilmeli. Yargının yansızlığı için bağımsızlık kesinlikle sağlanmalı, yargıya kapalı bütün işlemler yargıya açılmalı. Siyasal partiler yasası kaldırılmalı. Askeri yargının alanı daraltılmalı, Askeri Yargıtay ve Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmalı. Dokunulmazlık oturumla sınırlanmalı, kanımca iç hizmet yasasının 35. maddesinin benzeri birçok ülkede olabilir. Bu madde hukuk düzeninden soyutlanarak yorumlanır ve bu yorum başka maddelerle ve ilkelerle sürtüşürse o artık yorum değil, bahanedir. Doğru yorumlanmalı. Bu madde doğru yorumlanırsa darbeleri engeller.

Türkiye’de vesayet rejimini çağrıştıracak, darbe heveslilerine imkan sağlayacak Anayasa maddeleri değiştirilmeli. Demokrasi önündeki engel maddeler değiştirilmeli.

Siyasi Partiler Kanunu’nu da değişmeli. Anayasa’da sınırlamalar getiren, Türkiye’yi dünya ve Avrupa toplumu olmaktan çıkaran darbe Anayasası tamamen değişmeli. Anayasa’nın vatandaşlık tanımı yeniden yapılmalı. Vatandaşlık tanımı Türkiye’deki herkesi kapsamalı.

Günün Sözü: Seslerin çok çıktığı yerde doğru karar almak zordur..

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.