İŞBİRLİĞİ – GÜÇBİRLİĞİ AMA KİMLERLE!

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye, zor bir dönemeçten geçiyor.
İktidar yandaşları, bu iktidar döneminde palazlanan, ters-yüz solcular, korkuyu vicdanlarına kazıyan rakkaslar, gönüllü-zoraki methiyeler dizse de, Türkiye karanlıktan zifiri karanlığa çizilen rotada son sürat yol almakta.
Cumhuriyet döneminin en zor dönemini yaşıyoruz.
Halk, çürümüşlüğü neredeyse kanıksamış durumda.

Dışarıda hazırlanmış, bize ait olmayan, her denemesi toplumda ayrıştırmayı, birbirlerine karşıtlığı, düşmanlık düzeyine getiren ve açılımlar adı verilen tahrip kalıpları ülkeyi parçalanma noktasına getirdi.
Halkın haber alma özgürlüğü ortadan kaldırılmış durumda.
Medya, cemaatlerin, çağdaşlık karşıtı, demokrasi karşıtı, eşitliği, demokrasiyi araç olarak kullananların elinde.
İktidara karşı olanlara yazma hakkı şöyle dursun, yaşam hakkı tanınmıyor.
Elinden kalemi alınan, gazetelerinden kovulan, kara listelere alınanlar hakkında sessiz kalanlar, yarın sıra kendilerine geldiğinde, onları savunacak kimi bulacaklar?
Silivri Esir Kampında tutulanları, bırakın savunmayı, savunur gibi görünürlerken bile acizliklerini, korkularını, içtensizliklerini dışa vuruyorlar.
Mustafa Balbay’ın çocuğunu konu ederek duygu sömürüsü yapmaya kalkıyorlar. Mustafa Balbay, yazılarını yazarken, gazetecilik yaparken, aydın olmanın, yurtsever olmanın, ilkeli olmanın bir bedeli olduğunu, biliyordu. O, görevi, ilkeleri uğruna canlarını veren ustalarından devralmıştı. Onu acındırarak mı özgürlüğünü sağlayacaksınız? Adam gibi çıkıp, ‘’ Bu insanların suçu ne?” diye soramıyorsunuz.
Şimdi de yeni liberaller ağız birliği etmişçesine, yeni buluşlar döktürüyorlar. Kürt sorunu CHP olmadan çözülemez demeye başladılar.
Söylenen doğru, niyet bozuk.
Yeni bir sosyal demokrasi tarifini de yaptılar. Örnekleri de Tony Blair, Gerhard Schröder.
Akıllarınca, CHP’yi liberalleştirecekler. Kendileri gibi küresel sermayenin neferi olsun istiyorlar.
Bir şeylerin değişeceğini anlayan bu yeni liberal tayfası, kendilerini besleyen gazetelerde, TV kanallarında, akıllarınca CHP’yi yozlaştırma yarışına girdiler. Demokrasi sorunu çözülmeden etnik sorunların çözülemeyeceğini bildikleri halde, etnik ırkçılığı körüklediler. Artık cemaat sermayesinden aldıkları payın, iktidardan aldıkları gücün yerle bir olacağının farkındalar.
Sosyal demokrasiye yeni elbise giydirmeye çabalarken verdikleri örneklerin, Avrupa’da sosyal devlet yapılanmasını nasıl yerle bir ettiğini çalışanlar, emekçiler çok iyi biliyorlar.
Kılıf hazırlıyorlar. Başbakana uyguladıkları gaz verme numarasını, CHP’ye vereceklerini sanıyorlar.

Bir tarafta Devlet Bahçeli, referandumda kayan tabanının öfkesiyle CHP’ye saldırıyor.
Daha önce, laiklik karşıtı eylemlerde AKP’ye koltuk değneği olan MHP’nin öfkesini anlıyoruz. Bahçelinin AKP’ye öfkesi, kendisinin olması gereken yerde AKP’nin olmasınadır.

BDP, CHP ile işbirliği istiyor.
Onlar da biliyor ki, CHP olmadan meşrulaşamayacaklar.
Yeni moda oldu. Her sorunun anahtarı olarak CHP’yi görüyorlar.

Adı, Barış ve Demokrasi Partisi olan BDP, asla Kürtleri temsil eden bir parti değildir. MHP’nin Türkleri temsil etmediği gibi.
İkisinin de ortak yanları, etnik siyaset yapmaları.

Türkiye bir ulus devlettir. Üniter devlettir.
Bu devlet, Emperyalizme karşı verdiği ve zaferle çıktığı Kurtuluş Savaşıyla kazandığı bağımsız devlet yapısıdır. Bu savaşı, yalnız emperyalizme karşı değil, yurtiçinde ihanet eden, Türk, Kürt, Çerkez ve diğer hainlere karşı da vermiştir…
Kurtuluş için birlik olan Türk, Kürt, Çerkez ve diğer halklarla birlikte kazandılar.
Sonsuza dek değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceği sınırları birlikte çizdiler.
Çünkü o topraklar asırlarca birlikte yaşadıkları kendi topraklarıdır.
Kürt kökenli yurttaşlarda her Türk yurttaşı gibi aynı haklara sahiptir. Diğer başka kökenli yurttaşlar gibi. Birbirlerine, damat verdiler, kız aldılar. Tavukları, koyunları kuzuları birbirine karışır.
Kürt kökenlilerle ve diğer etnik kökenli yurttaşlarıyla ne Türkiye’nin, ne de Türklerin bir sorunu olmamıştır. Çekilen sıkıntılar, baskılar sınıfsaldır.
Etnik bazda, inanç bazında yapılan siyaset gericiliktir. Gericilikle, ayrışmayla, terörle uzlaşma, demokrasi ile bağdaşmaz. Olsa, olsa ihanet olur, aymazlık olur.
Aymazlığı, ihaneti, terörü savunmakla aydın olunmaz, hain olunur.
Dünün ağaları, ağa çocukları Kürt halkını değil, kendi saltanatlarının devamını amaçladıkları için baskıcı, ayrıştırıcı bir yol izlemektedirler. Halkın maraba olarak kalmasından yanadırlar.
Teröristle, katillerle, hırsızla barış sağlanamaz.
İnsanlara aş, iş, huzur sağlamadan, sosyal barışı sağlamadan ülkeye huzur gelmez.
Hele çıkarı gereği papaz elbisesi giyen molla özentileriyle çağdaşlık hiç gelmez.
CHP’ye düşen görev, toplumsal barışı, onun, bunun gazıyla, değil, ilkeleriyle sağlayacağına inanmasıdır.
Halkı yanına alarak, halkla birlikte başaracağına inanarak.
Peşinde gelecekleri beklemeden, onlara giderek.
Bu devleti, bu cumhuriyeti kuran sensin.
Önder aramana gerek yoktur.
Senin önderin dünyanın en büyük devrimcisidir.
O’nun adı Mustafa Kemal Atatürk’tür.
O’nu izle, kendine güven.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.