İŞARET FİŞEĞİ

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Uludereli otuz beş köylünün kaçakçılık yapmak amacıyla geçtikleri Irak topraklarında terörist sanılarak öldürülmesi büyük tartışmalara neden oldu. Büyük çoğunluk, olayı kendi siyasal çıkarları açısından değerlendirmekte ve yaklaşmakta olan tehlikeyi görememekte. Bir olayın nedenlerini iyi görmeden, anlamadan sonuçları konusunda gerçekçi yorumlarda bulunmak olanaksız.
Son yıllarda ülkemizde ne yazık ki ölüler üzerinden siyasal kazanç elde edilmekte. Bazı siyasal partiler var ki tüm sermayeleri ölümleri sahiplenip kutsamak. Gerginlik, çatışma bazılarına siyasal yaşamsallık vermekte. Etnik ayrımcılıktan başka sermayesi olmayanlar için önemli olan ölenlerin insan olmasından çok, alt kimlikleri. Uludereli köylülerin ”Kürt” olmaları bölücü örgüte yeni propaganda alanları sağladı. Ne yazık ki medyanın önemli bir kısmı da bu propagandaya zemin hazırlamakta.

Uludere olayını anlamak için öncelikle bölgemizdeki siyasal bölünme ve çatışma potansiyellerini göz önünde bulundurmalı. Ülkemizi yıllardır uğraştıran etnik, bölücü terörü Ortadoğu’daki uluslararası oyunun dışında düşünemeyiz. ”Uluslararası toplum” denilen Batılı emperyalistler bölgemizdeki enerji kaynakları için planlar yapıp uğraş vermekte. Bölgemizdeki bazı yönetimler ve çıkar grupları emperyalistlerle işbirliği yapıyor. Bazı kişi ve gruplar ise bu oyunu görmekte ve bölgenin çıkarlarını savunup emperyalist sömürüye karşı çıkmakta. Bu bağlamda Ortadoğu’da hızlı bir kamplaşma var. ABD ve İsrail, yandaş yönetimlerle bazı ülkelerde ise yandaş muhaliflerle egemenlik alanlarını artırıp kendilerine göre aykırı sesleri kesmek istiyor. ABD-İsrail bloğuna karşı İran-Suriye ve Irak’tan oluşan bölge ülkeleri var. Küresel güçlerin amaçlarına ulaşmak için en çok başvurdukları yöntem, etnik ve mezhepsel farklılıkları körükleyip kışkırtarak çatışmalar çıkartmak. Bu nedenle de bölgede hiç yoktan düşmanlıklar yaratılmakta. Ülkemizi otuz yıldır uğraştıran terör de böylesine sömürgeci bir planın parçasıdır. O zaman şu soru akla gelebilir: Bölücü örgüt, Ortadoğu’daki saflaşmanın neresindedir? Sorunun yanıtı çok açık ve basit. Tabi ki ABD-İsrail safında. Zaten RTE de zaman zaman Esat’a ”Çek, git!” diyerek safını belirlemiş durumda.
İran’la ABD restleşmeleri son günlerde yoğunlaştı. Savaşın kokusu ortalığı kaplamakta. Bu çatışmada kilit ülke Türkiye. Hükümetin rengi belli, ancak halk Müslüman ülkelerle haksız bir savaşın içine çekilmeye olumlu bakmamakta. İşte, bu noktada provakatif hareketler gündeme gelmekte. Uludere olayını bu anlattıklarımız çerçevesinde düşünmeli.
Uludere olayında en çok tartışılan istihbarat… Kimin bu istihbaratı verdiği kamuoyuyla paylaşılmadı. Anlaşılıyor ki istihbarat, büyük müttefikimizden. Zaten insansız hava araçları da onların denetiminde değil mi? Amaç, Güneydoğu’da halkla devleti karşı karşıya getirmek. Böylece de istikrarlaştırılan bir Türkiye’ye istenilen her şeyi kabul ettirmek. Bölücü örgüt, öteden beri hem bölgede hem de büyük kentlerde ayaklanma provaları yapmakta. Uludere ve benzeri olaylar, ayaklanma düşüncesinin yaşama geçirilmesi için uygun fırsatlar. Bu ayaklanmalarla bölgeyi BM müdahalesine hazırlamak. Zaten BDP sözcüleri de bunu dile getirmekteler. BM müdahalesiyle de bağımsız Kürdistan’a giden yolu açmak. Son yıllarda dış etkilerle parçalanan ülkelere bakıldığında aynı senaryonun uygulandığını hep gördük. BDP milletvekillerinden birinin ”artık özerkliğin de kendilerine yetmeyeceğini” söylemesi tam da bu noktada çok ilginç.
ABD ve İsrail oturmuşlar Ortadoğu’da ikinci İsrail’i kurmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Ülkemiz içinde türlü oyunlar çeviriyorlar. Böyle bir durumda birlik olması gereken Türk halkı, her türlü bölünmenin, kutuplaşmanın girdabına sokuluyor. Ayrıca moral değerleriyle oynanarak özgüveni yok edilmekte. Ordu komutanları Silivri ve Hasdal zindanlarına gönderilmekte, tıpkı Malta sürgünleri gibi. Ömürlerini teröre karşı savaşarak geçirmiş askerlerimiz, terör örgütü üyesi olmak suçuyla tutuklanmakta. Eski bir genelkurmay başkanı Silivri’ye terör örgütü yöneticisi olarak gönderiliyorsa terör örgütünün adı nedir? Teröristlerin aklanmaya çalışıldığı bir ortamda, TSK’nın eski ve yeni komutanlarının terörist ilan edilmesi önemlidir. Amaç, TSK’nın halktan koparılması ve savaşma gücünün yok edilmesi.
Yine gündem ustalıkla değiştirildi. AKP, tam da Uludere olayında köşeye sıkışmışken İlker Başbuğ’un tutuklanması gündemi değiştiriverdi.
Ortadoğu’da savaş rüzgârlarının hızlandığı bir dönemde ordusu zayıflamış bir Türkiye büyük yaralar alır. İran-ABD çatışması önümüzdeki aylarda kaçınılmaz hale gelecek. Bu gerilim yaza kalmaz. Tüm komşularımızı saracak bir yangının bizi etkilememesi mümkün mü?
Uludere olayında köylülerin ölümüne neden olan istihbaratın kaynağı açıklanmadıkça ve o gücün ülkemizle ilgili niyetleri ortaya serilmediği sürece ulusumuzun önü açık olamaz. Bölücü örgüte her türlü desteği vererek onu cesaretlendiren küresel güce tavır alamazsak birliğimizi koruyamayız.
1919’da sömürgeciliğe karşı ayağa kalkarak dünyanın ezilen uluslarına örnek olmuş ve güneş batmayan İngiliz İmparatorluğunun çökmesini başlatmış ulusumuzun önüne tarih yeni bir fırsat çıkarmıştır. Bu, ABD’nin saldırganlığına karşı çıkmaktır. Ortadoğu’da yenilen bir ABD’nin yıkılma süreci de başlayacaktır. Eğer Türkiye, kendi geleceğini de ilgilendiren bu emperyalist oyunda ABD-İsrail ikilisinin değil de kendi halkının, komşu uluslarının yanında yer alırsa; ABD emperyalizminin çöküşü gibi bir tarihsel fırsatın da öncüsü olur.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.