Irkçılık

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 İnsanların, yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa,

gözyaşlarının rengi hep aynıdır. [Üstün Dökmen]
Bir çok köşe yazılarında, zaman zaman politikacılar, toplumda sözü geçen tanınmış insanların “ırkçılık” kelimesini “ayırımcılık” sözcüğü ile karıştırdıkları görülüyor.
Küçük görünen bazı söz ve deyimlerin yıkıcı veya yapıcı kuvveti unutulmamalıdır. Bu nedenle toplumlarda eğitici sorumluluğu olanlar, bilhassa dil bilimcileri halkı uyarmalıdır.
Batı-Avrupa vatandaşları ile türklerin ayrı bir ırktan gelmediği mutlaktır.
İnsanlar fiziksel özelliklerine ve genetik olarak incelebilen kan grubu gibi bijolojik öğelere göre belli gruplara ayrılır.
Irklara ilişkin ilk sınıflandırmalardan birini, Alman anatomi ve fizyoloji bilgini Johann Blumenbach (1752-1840) kafatası ölçümlerine göre beş gruba ayırdı.
Daha sonra bütün canlıları sınıflandıran İsveçli biyolog Carolus Linnaes (1707-1778) deri rengine göre dört değişik ırk tanımladı.
Bu ve buna benzer çalışmaların bilimsel bir dayanağı olmadığı daha sonraki yıllarda açıklanmıştır.
Fransız etnoloji uzmanı Joseph Arthur Gobineau (1816-1882) ve sonradan alman uyruğuna geçen ingiliz siyasat bilimcisi Houston Stewart Chamberlain (1855-1927) ırklar arasında yaptıkları sınıflandırma Avrupa’ya felâket getirdi. Zira bu tez beyaz ırkın üstünlüğünü kanıtlama amacı ile kullanıldı. Saf ırk kavramı ikinci Cihan Savaşında bir çok yahudilerin ölümüne sebep oldu.
Beyaz ırktan (!) olmayanları geri zekâlı, yeteneksiz gördüler. Ancak bu ırktan olanlar uygarlıkların tek yaratıcısı olduğunu savundular.
Teknoloji ve bilim kaynaklarının anahatlarının haçlı seferlerinde alınıp Batı-Avrupa’da geliştirildiği görmezlikten gelindi.
iltergh-29-06-c.jpgAfrika’lıların genetik olarak Avrupa’lılardan daha aşağı değerde olduğunu düşünenlere sorulacak sorular var.
Bir TRT yayınında profesörün birisi anlatmıştı, maalesef adını yazamamıştım. Doktora çalışmasını Afrika üzerine yapmak istediğini söyleyince hayli şaşırmışlar. Zannederim Türkiye’de o profesörden başka Afrika üzerinde çalışması olup kitap yazan yoktur. Sorduğu şu soru hep aklımda, “Afrika’yı neden ve kimler geri bıraktı?” O halde yolun başındayız.
Batı-Avrupa’lıların yüz yıllarca Afrika’yı sömürmesi sürecinde üstün oldukları varsayımı yaratılmıştır. Bu yanlış bir varsayım ya da önyargıdır.
Bilim insanları ırksal farklılıkların iki bin yıl öncesine dayandığını, ilk insanların ise 500.000 yıl önce Afrika’da yaşadığı konusunda birleşiyorlar.
Öyleyse bütün insanlar BİR ırktan geliyor, diyebiliriz. İnsanlar arasındaki farklar göçler sonunda doğmuştur.
Irkçılık terimi bazı insanların kendilerinden aşağı gördükleri insanlara ayrımcılık uygulamak için ortaya atılmıştır.
Aynen Almanya’da olduğu gibi Türkiye’de de Irkçılıktan (!) koruyan kanun ve yasalar vardır.
Madde 10 – “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit muameleye hak kazanmıştır,” der. Ayırım yapanlara hapis ve para cezası verilir.
Irkçı terimi ırkçılığı destekleyen kimse anlamında kullanılır, 1940 yıllarından itibaren aşağılayıcı bir kelime olarak algılanmıştır. Bu nedenle hangi grup ve düşüncenin ırkçı sayılabileceği tartışma konusudur.
Irkçılığın psikolojik, sosyal psikolojik ve psikoanalitik açıklamaları anlama zorluğu getiriyor. Kısacası artık ayırımcılığın normal bir durum olmadığı ve hastalık olarak ele alınması gerektiğini gösteriyor.
Bu hastalığa tutulmadan önce ailede, okulda çevrede ve her toplumda insanların eşit olarak doğduklarını çocuklarımıza öğretmeliyiz.
iltergh-29-06-b.jpg
Irkçılık (!) ile yabancı düşmanlığı arasındaki sınır belirli değildir. Kimin nerede, ne zaman yabancı olacağına her şahıs kendisi karar vermelidir.
Aslında Batı kavramı uygarlık, ileriye gitme anlamında algılanmalıdır. Avrupa dünya haritasında adeta bir noktadır. Kibiri bırakıp, büyükse büyüklüğünü bilirse Dünya’da denge eşit paylaşım ve katılım ile sağlanır.
Çocuklarımıza fırsat eşitliği, elbette erken yaşta eğitim gerekir. Eğitimi olmayan bir aileden eğitime, öğretime önem vermesi beklenemez.
Amerika başkanı Abraham Lincoln vurulduğunda kucağında, kölelik yasaklanmadan önce H.B.Stowe tarafından yazılan Tom Amca’nın Kulübesi adlı roman vardı.
iltergh-29-06-a.jpg
Esirler evini eşitler evine çevirebileceğimizi, kölelikten kulluğa, kulluktan kurtuluşa ulaşmanın mümkün olduğunu Prof. Dr. Üstün Dökmen Küçük Şeyler (4) kitabında çok güzel açıklamış. Herkes kendi evinden başlarsa küremizi eşitler küresi yapabiliriz.
Ancak barış içinde bir dünya zorunlu göçleri durdurabilecektir.
Eşitler küresinde görüşmek üzere hoşça kalın!
 
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
Not.:
Fotos Vikipedi:
Bir afro-amerikan, üzerinde “sadece siyahlar” yazan çeşmeden su içiyor(ABD, 1939)
1866 Pensilvanya valilik seçimlerinde kullanılmış ırkçı bir kampaya posteri.
Hannover96-Wolfsburg maçı öncesi, ırkçılığa karşı kırmızı kart
 
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.