IRKÇILIĞA KARŞI DURMAK

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Irkçıların, daha doğrusu Alman Nazilerinin cinayetleri ortaya çıkınca, herkes demokrat olma yarışına girdi.

Politikacılar, hukukçular, gazeteciler, programcılar, holdingler, kraldan çok kralcılar, öyle üzgünler ki insanın içi paralanıyor!

Anayasayı Koruma Kurumu bile günah çıkarma telaşında.

Neredeyse bunların acılarını gördükçe bunca cinayete kurban gidenleri, acı çekenleri, geride bıraktıkları öksüzleri, gözü yaşlı dul bırakılan kadınları unutup: ”Dostlar sağ olsun!” diyerekten onların üzgün hallerine bakıp onların perişan hallerine biz ağıt tutturacağız.
Yahu bunlar bizi bizden iyi tanıyorlar!

Hani ”Ocağınıza düştük, kanı kanla yumazlar!” diye hanemize gelenlere kem söz söylenmez ya… Bazıları bu iyi mi, kötü mü ya da saflık mı olduğunu kavrayamadığımız yanımız var ya. Öyle yanaşıyorlar.

Tam da ellinci yılı davullu zurnalı, temsili tren kaldırmalarla, gösterişli festival-jübile havasında ayaklarımız yerden kesilerekten kutlarken bu cinayetlerin su yüzüne çıkması festivalcilerin neşesini kaçırdı.

Bir anda yabancılar, özellikle de Türkler ilginin odağı oldular.

Herkes bu insanlık dışı cinayetlere öfke kusmaya başladı.

”Yabancılar (Türkler) bu ülkenin insanları olmuştu. Hepsi bu toplumun ayrılmaz parçası sayılırdı.”

”Almanya’nın kalkınmasında önemli payları vardı.”

Türklerin öldürüldüğü günlerde sırtımızı sıvazlayanlar, hep ikiyüzlü davranıyorlar.

Onlarca yıl yabancı, şimdilerde zoraki göçmen dendiğinde asıl yabancı veya göçmenlerin karşılığı Türk olduğunu biz de biliyorduk. Öyleki Faslılar, İranlılar, Cezayirliler de Türkler kapsamındaydı. Bir farkla; onlar çifte vatandaş olabilirlerdi ama Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları olamazdı.

Daha bir hafta önce çifte vatandaşlık önergesi CDU, CSU ve FDP koalisyonunca reddedilmedi mi?

Elli yıldır bu ülkede çalışan, vergisini veren, Doğu Almanya’nın imarı için ”dayanışma haracını” ödemek zorunda olan Türk kökenli insanlara çifte vatandaşlık yeniden yasaklandı.

Yerel yönetimlerde seçme-seçilme hakkı Yunan, İspanya, Portekiz ve diğer AB üyesi ülke vatandaşlarına verilirken, onların komşuları, iş arkadaşları Türklere verilmedi.

Göç yasası diye insanlık ayıbı yasayı SPD-Yeşiller hükümeti çıkarmadı mı?

”En iyi uyum eritmedir!” diyen içişleri bakanı SPD’li değil miydi?

Almanya’nın birçok yerinde oluşan ırkçı saldırılar kişisel, basit olaylar olarak gösterilmeye çalışıldı.

Möln’de, Solingen’de Türklerin evi kundaklanıp insanlar diri diri yakıldığında, Alman yetkililerinin tehlikenin farkına varacaklarına inanmıştık.

Ama sorumlu olarak birkaç ırkçı taraftarı gençlerin yargılanması ile inancımız yok oldu.

O dönemin Almanya Başbakanı Helmut Kohl, çocukları katledilen Genç ailesine bir başsağlığını bile dilemeyi gerekli görmemişti.

Siyasetteki başarısızlıklarını örtmek için savunmasız yabancıları seçim aracı olarak kullanan çirkin politikacılara gerekli tepki duyulmadı.

Hessen Eyaletinde göçmenlere hak vermek isteyen SPD iktidardan oldu.

Yabancılar (Türkler) dışarı! Diye imza kampanyası başlatan CDU seçim kazanmanın dışında yabancıları hedef olarak göstermiyor muydu?

CDU’nun ayırımcı siyasetlerinin destekçisi FDP, parti içindeki etkin siyaset yapan Türk kökenli üyelerinin partilerinin ayırımcı tutumu nedeniyle FDP’yi terk etmek zorunda kalmışlardır.

NPD’yi yasaklama başvurusunun Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi ırkçı örgütün cesaretini artırdı.

Nazi terör örgütü, 12 yılda 10 seri cinayet işlerken, iç istihbarat toplamakla görevli Anayasayı Koruma Örgütünün 2010 yılında yayımladığı raporda ülkede aşırı sağcı terör yapılanması olmadığı yazılı. Üstelik bu raporda Federal İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich’in giriş yazısı bulunmakta.

Her gün yeni ölüm listelerinin çıkmasına rağmen cinayetleri Dönerci Cinayetleri diye basitleştirme çabasını anlamak olanaklı değil. Anayasayı Koruma Örgütünün raporunda; ”Sağcı terör yapısı yoktur.” Denilmesi, üstelik bu Nazi terör örgütünün liderinin Almanya’nın iç istihbarat örgütünün ajanı çıkması durumu daha da korkunç boyutlara taşıyor.

AB’nin üzüntü dolu demeçlerinin dışında bir yaptırımdan kaçması ayrı bir aymazlık.

Almanya’da sahipsiz Türklere yine Alman demokratları destek veriyor.

Bu cinayeti işleyenlerin, işletenlerin ve onlara göz yumanların gerekli cezaları almaları için gerekli tepkileri vermeliyiz.

Ama yoldaşınızı seçerken dikkatli olun.

Türkiye’de insan katledenlerle, insanları yakanlarla birlikte, Almanya’da insan yakanlara, katledenlere karşı yürünmez.

Möln, Solingen canilerine karşı, Sivas, Maraş, Çorum canileriyle bir elde bayrak, bir elde Kuran bizi yürütmeye çalışmışlardı.

Terk farkları isimlerinin Cafer, Vahit ile Feliks, Kristian olması.

Alman Canilerinin arkasında olduğu kadar, Türk Canilerinin arkasında da politikacıların olduğunu bilerek onlara birlikte karşı duracağız.

Bunları bilerek, birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz.

İster Türk, ister Yunan, İster Vietnamlı, İster Cezayirli.

Irkçılığı birlikte kınayacağız.

Irkçının, katilin, çirkin siyasetçinin milliyetine, inancına bakmadan.

Benim katilim iyidir demeden…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.