İRAN DEVRİMİ’NDEN TÜRKİYE’YE YANSIYANLAR!

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ABD ve Batı Avrupa ile bu ülkelerle yakın işbirliği içindeki diğer ülkeler, dünya üzerinde işleyen merkez olarak adlandırılmakta, geri kalan ülkeler ise bütünleşememiş boşlukta gösterilmektedir. Ve ikinciler için gelecek, bir kâbustan ibarettir. Her biri kısırlaştırılarak, etkisizleştirilerek dünya kovanının işçi arıları yapılmaktadırlar.

Dernekler, ve vakıfların ‘sivil örgütü’ denen NGO’ların; üniversitelerin, özellikle ‘sosyoloji’, ‘uluslararası ilişkiler’, ‘kamu yönetimi’ bölümlerindeki akademisyenlerin, öğrencilik kökenlerine; ABD veya Avrupa’dan aldıkları ‘doktora tezlere bakmak gerekir.. Nerede bir workshop çalışması varsa, bilinmeli ki, orada bir ‘project democracy’ yürürlüktedir.

Bakın İran devriminin Başbakanı “Devrimin hemen ardından amacımız hemen ‘devrimi ihraç’ etmekti. Bölgede Devrimi zincirleme darbelerle yayılacaktı” diyor.

Devrim Yönetimi: “Devrimin diplomatları kendilerini partiye adamalıdırlar” diyor.
Öncelikle komşu ülkelerde devrimci örgütler kurulmalı ve kullanılmalıydı: Devrimi yayacak ordu kuruldu. Komşu ülkelerdeki eylemleri yönetecek birimler oluşturuldu. Birimlerin başına darbe döneminde silahlı eylemlerde pişmiş elemanlar getirildi.

Komşu ülkelerden devşirilen kişiler de devrimin başkentine yerleştirildi. Bu kişiler kendi ülkelerinden eski dava arkadaşlarını devrimin başkentine taşıdılar; onları devrimin istihbarat ve yayılma ordusunun üst düzey yöneticileriyle tanıştırdı.

Komşu ülkede elçiliklere bağlı kültür merkezlerinde genç erkek-kadın yandaşlar devşirildi. Bosna’da, Afganistan’da savaşa katılan gönüllüler örgüte alındı. Hapishanelerden eski katiller devşirildi. Yeni kadrolar devrimin başkentine çağrıldılar; darbeci bir örgüt için gerekli olan teorik eğitimden geçirildiler, devrim kutsal önderleriyle tanıştırıldılar, örgütlenme teknikleri, silahlı eylem, suikast, terörist saldırı, kışkırtma, propaganda eğitimlerine katıldılar.

Komşu ülkede dergiler aracılığıyla konferanslar, özel eğitimler düzenlendi, hatta devrimin önderleri İstanbul’a dek gelerek devrimin hedeflerini anlattılar. Dergi merkezleri, spor (çoğunlukla Uzakdoğu dövüş) salonları, dernek lokalleri buluşma merkezleri oldu.

Komşu ülkenin ana kentlerinde, etnik kaynaşmanın yoğun olduğu bölgede birbirinden bağımsız silahlı ekipler oluşturuldu. Silahlı gruplar devrimin diplomatlarınca yönetildi. Devrimin merkezinden komşu ülkeye suikast ustası rütbeli devrim komutanları gönderildi.

Büyükelçi ve elçiler eylem gruplarıyla doğrudan ilişkiye geçti. Eylem gruplarına paralar verildi. Devrim devletinden getirilen silahlar diplomatlarca taşındı. Devrim muhafızı elçiler komşu ülkenin başkentinde “devrim ihraç” ordusunun düzenlediği gösterilere konuk oldular.

Komşu ülke, Orta Asya’da ortak etnik geçmişe sahip olduğu için iyi ilişkiler kurmaya başlayınca eylemlerin dozu artırıldı. Birbiri ardına suikastlar düzenlendi. Komşu ülkede devrime karşı devlet kurumlarını ve kitleleri uyandırabilecek aydınlar, akademisyenler, gazeteciler, hukukçular öldürüldü.

Komşu ülkenin en büyük kentinde başka ülkelerde işlenen suikastlar için ara istasyon evleri kiralandı. Suikastçılara komşu ülke mührü taşıyan pasaportlar düzenlendi. Suikastçıların çoğu yakalandı ve idama (sonra ömür boyu hapse) mahkûm oldu.

Hunharca öldürülenlerin yakınları son yıllarda, mahkeme kararları bilinirken ve suçluların yabancı devlet bağlantıları (adlarıyla-sanlarıyla) ortaya çıkmışken, cinayetlerin aydınlatılmadığını ileri sürüyorlar; fakat devrimin merkezine karşı herhangi bir soruşturma için başvurmuyorlar; hatta devrimin devletinin cinayetlerle ilişkisini yok sayarak hedef şaşırtıyorlar.

Bazıları da devrimin yayılmacı devletini korumak için cinayetlerin ABD tarafından düzenlendiğini ileri sürebiliyorlar. ABD’nin kirli işler örgütlerinin işlediği, işlettiği cinayetler elbette unutulmayacak! O cinayetlerini Devrimin merkez devletinin cinayetleriyle karıştırarak, salt T.C. devletini sarsmak için, girişimlerde bulunmak devrim devletinin katillerini temize çıkarmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Ayrıca yabancı, yayılmacı devrim devletine yakınlıklarını saklamayan siyasal partilerden yardım beklemek ortamı bulandırıyor.

Görev dosyaları ayrı tutarak her cinayet grubunun arkasında oldukları açıkça belli olan yabancı devrim devletinin görevlileri hakkında dava açmaktır. Daha sonra da devrimin diplomatlarının, suikastçılarının çalışmaları karşısında kayıtsız kalanların sorgulanmasını sağlamaktır.

Yeterince konu açık değil mi?

Günün Sözü: Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak, felaketin habercisidir.

Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.