İMAMIN SİLAHŞÖRLERİ

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Fetullah Gülen, ışık evlerinde müritlerine hıçkırarak verdiği vaazlar TV kanallarında yayınlanmaya başlayınca soruşturma başlatılmıştı.
Dinci darbenin inceliklerini anlatıyor, taktikler veriyordu.
O dönemlerde, daha köşe başlarını cemaatin hukukçuları henüz tutamamıştı.
Baktı ki pabuç pahalı, yiğitliğin onda dokuzu kaçmaktı, o da onu yaptı.
Abbas kaçar diyerek efendilerine sığındı. Kamp denilen çiftliğe yerleşti.

Yeşil Kart istedi ama yargıç; İlkokul mezunu emekli bir vaizin ABD için önemini anlayamadığı için başvuruyu reddetti.
Devreye, başbakana ”Yahudiliğe en büyük hizmeti yaptığı için” ödül veren Yahudi örgütü, CIA ve başka ülkelere şekil veren Kurumlar girince hukuk, Amerika’ya hizmet söz konusu olduğu için sumen altı yapıldı.
”İlkokul mezunu bir vaizin aldığı emekli maaşıyla olacak iş mi?” Diye sormayın.
Müritlerinin deyişiyle; ”Allahın işine karışılmaz.”
Karışanların sonu ortada.
Artık, ABD’ye hizmeti, korkudan uzak yeni vatan ABD’de sürdürecekti.
2002 AKP iktidarı ile Irak Savaşı peş peşe geldi.
AKP, ABD’yi Türkiye’ye yerleştirerek Irak’a Haçlı Seferini Türkiye’den başlatacaktı.
AKP Genel Başkanı Erdoğan daha milletvekili olmadan Bush’la yaptığı Türk Diplomatlarının alınmadığı gizli toplantıda söz vermişti. Başbakan Gül kararı meclise getirdi. Ama olmadı.
Tek başına iktidar olan ANAP içerisindeki Erbakancılar, CHP ile Tezkere’ye hayır oyu verince ABD Güneydoğu Anadolu’dan pılısını pırtısını toplayıp gitti.
Bu kazığı ne Erdoğan ne ABD unuttu.
Yıllarca Işık Evlerinde, kendilerine ait vakıflarda yetiştirdiği gençler okullar bitirmiş, yargıç, savcı, doktor, öğretmen, profesör, işadamı olmuşlardı.
Engeller bir bir ayıklanacak, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra bertaraf edilecekti.
AKP’nin dincisi Çankaya’ya çıkınca her yol Atlantik ötesine bağlanıverdi.
Önce bürokrasi imamlaştırıldı.
Okullar, sendikalar, Kemalistler, solcular, demokratlar saf dışı bırakıldı.
Ya biat edeceklerdi, ya da bertaraf.
Şeriatçı Medya tek ses iktidarın borazanı olmuştu.
Ama yeni yüzler, yeni kalemler, özellikle İmama sadık, ABD’de gazetecilik dışında eğitim almış atak, gözü kara militan ruhlu yeni tip gazeteciler hazırlanmıştı.
Iğdırlı bir memur çocuğu Mehmet Baransu bunlardan biri.
İlk gazetecilik deneyimini, Fetullah’ın Aksiyon Dergisinde yaşadı.
Göze girdi, daha gelişmesi ve yetiştirilmesi için ABD’ye gönderildi.
Orada cemaatin kanatları altında CİA eğitimi aldı.
Yasemin Çongar’da orada yetiştirilenlerdendi. İmamın emri başının üstündeydi.
Rastlantı buya; Polis Akademisinde okumuş bir polis Emrullah Uslu, (Emre Uslu) Utah Üniversitesinden aldığı söylenen burs için, iki yıllık pasif izinle ABD’ye gitti.
İki yıl bitince Türkiye’ye dönmedi.
CİA-Cemaat elamanı olarak ABD’de eğitilmesine devam edildi.
Dönmeme gerekçesi ise ”Şeyhi gibi sağlık sorunlarıydı.”
ABD’den Türkiye’ye uçak yolculuğu yapması sakıncalı bulunmuştu!
Önder Aytaç, Polis Akademisinde ders veriyor. Aynı zamanda Kültür Bakanının danışmanı.
Hocafendi ile yakınlığını şöyle anlatıyor: ”Babam, Gülen okullarında çalışırken; ”Bu iş bitti ayrılacağım.” Deyince Gülen babama ”Vatan için çalışıyorsunuz. Durmayın, yola devam edin,ölürseniz şehitsiniz.” Dediğini babam evde ağlayarak anlatırdı.
Altan biraderlerden Ahmet orada burada konuşuyor, yazıyor ama bir baltaya sap olamamıştı.
Aile boyu Atatürk ve Türk düşmanıydı. Saklamıyordu da.
Gani Müjde ile yaptığı programda ”İstanbul’un halen Türklerde olmasına” kahroluyordu.”
Atatürk ve Türk düşmanı, üstelik liberal.
Aranan kan bulunmuştu.
En makbulü, eskiden Marksist, Leninist, Maoist olup, liberalizmde demir atanlardan, batının da işine yarayacak fırdöndüler olması gerekiyordu. Ahmet Altan’ın bir kusuru vardı, inançsızdı.
2 Ağustos 2008’de yazdığı yazıda:
”Tanrıya inanmasam da bir sezgim var. Cahilim ve inançsızım.” Diye kendini anlatıyordu.
Nedense iktidara yamanmak isteyenler, eksikliklerini cehaletle kapatmaya çalışıyorlardı.
Birkaç daha dönme liberal bulundu.
İBDA C’nin yayın organı olan Fetullah Gülen Cemaati’ne bağlı şeriatçı Taraf Dergisi, inançsız, ateist Mehmet Altan’ın Yönetiminde Taraf Gazetesi olarak 2007 yılında yayın hayatına başladı..
Ahmet Altan, Genel Yayın Yönetmeni. Sahibi Amerika’daki Emekli Vaiz.
Önder Aytaç, Polis Akademisinde öğretim üyesi, Kültür Bakanının baş danışmanı.
Mehmet Baransu, CİA eğitimi almış Cemaat silahşoru.
Emrullah Uslu, hızla yükselen, CİA yetiştirmesi polis amiri.
Yasemin Çonkar, CIA’ye yıllar önceden bağlı, ABD’de eğitilmiş Atatürk Düşmanı.
Taraf Gazetesi yayın hayatına başladı. Gazete bir liradan satılacaktı, Alan olmadı. Elli kuruşa indirdiler.
En büyük mali desteği Cemaatin; Kimse Yok mu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği veriyordu.
Sapla saman birbirine karışmıştı. Şeriat odaklı cemaat inançsızlarla iç içe.
Paranın kudreti karşısında, ne din, ne iman, ne dürüstlük geçer akçe olmaktan çıkarıldı.
Gazete 25 Kuruşa kadar düştü. Bedava dağıtım bile başlamıştı.
”Buraya kadar” dedikleri anda İmamın maddiyatı devreye girince ”Durmak yok yola devam” kararı verildi.
Yandaş Matbaaya borçları bir kalemde silindi.
Çuvallarla gizli askeri belgeler Taraf’a iletiliyor, acar gazeteci Mehmet Baransu MİT’te bile bulunmayan gizli belgeleri yayınlıyordu. Kaynak; eski bir asker… Yerseniz…
Bütün TV’leri dolaşıyor, cumhuriyet savcılarında bile olmayan belgeler açıklıyor, ihbarlar yapıyor, askere, cumhuriyet kurumlarına hakaretler ediyor, hakkında açılan bunca davalara rağmen hakkında en ufak işlem yapılmıyor.
Yıllarca devletin istihbarat örgütlerinin kilit noktalarında görev yapmış, sol’a nefes aldırmamış emniyet müdürü Hanefi Avcı, Fetullah’a dokununca silahlı sol terör örgütü suçlamasıyla derdest edildi.
Tutuklanmadan önce gazeteci kimliği ile görüştüğü, Mehmet Baransu’ya ”Bir gazetecinin bilemeyeceği olayların içinde olduğunu” söylediğinde Baransu; ”Bilgilerin başbakana taşındığını ve başbakanın savcıları harekete geçirdiğini” söylüyor.
Bazı savcılarca Baransu’nun gizli belgeleri açıklamaktan ve daha birçok suçlardan 45 yıla kadar hapsi isteniyor ama ona kimse dokunamıyor.
O yine kanal kanal kim tutuklanacak, kimin başına ne gelecek kâhin gibi kehanetleri sıralıyor.
Sivillerin bombalanmasında MİT’i sorumlu ilan edince başbakanın tepesi atıyor Baransu’yu ”İftiracı Cambaz” olarak ilan ediyor.
Herkes Baransu bertaraf edilecek, sinecek, Metiner gibi ”Cahillik ettim af dilerim.” beklerken aksine başbakana posta koyuyor: ”Kasımpaşalıdan korkan ondan beter olsun!’ Demez mi?
Kılıçdaroğlu’nun hafif eleştirisine bile köpüren, hakaretler eden Başbakanda ses yok.
Üstelik istihbaratın başbakana bu kalabalık grubun Kuzey Irak’tan Türkiye’ye girmek üzere olduklarını sorduklarında başbakanın: ”Ne pahasına olursa bombalayın.” Emrini verdiğini yazdılar.
Başbakan ve bakanları sus-pus!
Cemaatin başbakanı böylesine açıkça hedef alması saklanmıyor.
Mehmet Metiner’in cahilliği, Arınç’ın önce başkaldırıp, sonra iki gözü bir çeşme Ne haltettim! Diye dövünmesi ne anlama geliyordu?
AKP içindeki müritleri, basındaki cemaat ve CİA eğitimli ajanları, emniyette ve gizli servislerdeki muhbirleri yani İmamın Silahşorları saf mı değiştirdiler?
Erdoğan’ın görevi bitti mi?
Üstelik bu tavır koymanın, posta atmanın zamanlaması da düşündürücü.
Başbakanın saklanan hastalığı ile ilgili olmasın?
Kimse hastalığın boyutunu da bilmiyor.
Neden hastalıkla bağlantılıysa bu insanlık dışı fırsatçılık değil mi?
Yoksa Ecevit’e uygulanan Erdoğan’a da mı uygulanacak.
Bir zamanlar imamın adamı, Ecevit’in manevi evladı da bugünlerde ki gibi aynı tertiplere soyunmuştu.
Manevi evlat tarikat ajanı ve ABD’den ithal Kemal Derviş başroldeydi.
Şimdi tarikat ajanı sürüyle…
Ama Kemal Derviş’in rolünü kim oynuyor?
Nazlı Ilıcak, ya da Kütahyalı bilir mi?
Veya ikiyüzlü, sahte kişilikli Taha Kıvanç mı?
Yeni Bir Bilen mi?
Kim bilir?

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.