İMAMA GEREK YOK  

ABONE OL
11:26 - 23/10/2020 11:26
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kuran’da din adamı diye bir zümre konu edilmemiştir. Kuran’ın oluşturmaya çalıştığı toplum yapısında, kadın-erkek her mümin, Kuran’ı araştırmak, anlamak, bilmek ve içindeki mesajları, önerileri alıp uygulamak ve de başka insanlara aktarmak ile sorumlu tutulmuştur! Tebliğ görevi vardır yani Müslümanların!

Her şeyi bilecek, bilmeyenlere anlatacak, rehberlik edeceksin diyor. O nedenle de önce OKU diyor, oku ki öğrenesin öncelikle!..  Dolayısı ile, bu görevleri toplum adına yapacak din adamları gibi özel kişiler olmasını değil, her bireyin dinini öğrenme, anlama ve aktarma ve uygulama bilincinde olması gerektiğini bildiriyor!!!

Buna rağmen, bırakın okumayı, gönderdiği kitabın kapağını bile açmaksızın, oturduğumuz yerden her şeyi imamlardan bekliyoruz!..

Evleniyoruz, resmisinden ayrı bir de dini nikâh ya da sadece dini nikâh için, imamı eve davet ediyoruz. Çocuğumuz oluyor, kulağına ezan okuyarak isim koyması için, imamı çağırıyoruz. Ardından mevlit yapıyoruz, çocuk erkekse, sünneti sonrası da yine mevlit… Günde beş vakit namazımızı da imamlar kıldırıyor yine… En sonunda yine onların karşısındayız, namazımızı kıldırıyorlar, kabrimize kadar gelip talkın veriyorlar… Ardından yine mevlit ve de ıskat’la devir… (Ölenin ardından ıskat ve devir adı altında bir para çevriliyor ve böylece ibadet borçlarının düşürüldüğü varsayılıyor. Bunu da eve çağırılan imam yapıyor. Para kişiye “Al kabul et!” diye veriliyor; alan kişi de “Aldım, hibe ettim” diyerek parayı alıyor ve geri veriyor; bu böyle defalarca yapılıyor. Kimilerince de belli bir miktar, yanındaki kişiye veriyor, o da “Aldım kabul ettim” diyerek, üzerine imkânı nispetinde miktar ekleyip yanındakine veriyor. Böylece para artarak elden ele iletiliyor ve sonunda toplanan para, ölenin borçlarına karşılık, bir yoksula ya da yoksullara fidye ve fitre olarak verilmek suretiyle ölenin bütün borçları ödenmiş, silinmiş oluyor) Bu konuda mezheplerin ve fıkıhçıların farklı görüşleri yanı sıra, birleştikleri de var ama ölüye fayda sağlar mı, ibadet borçları düşürülmüş olur mu bilemem. Doğru bir uygulama mıdır, değil midir onu da bilemem ama bence ne hayır yapılacaksa, ne bağışta bulunulacaksa, sadaka, fidye ve fitre verilmesi gereken durumlar varsa, insan bunu sağlığında, kendi eliyle yapmalı. Ölünce, amel defterimizin kapanmış olduğunu da söylüyor Allah. Sağlığında yaptın yaptın, öldükten sonra ardından yapılanın yararı olur mu, onu da yine ancak Allah bilir. Ayetler doğrultusunda yararı olmaz gibi geliyor bana. Gerçi Kuran’da bu konuda bir ayet yok ama Ebu Hureyre, Hz. Muhammed’in “İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır; Sadaka-i cariye, İstifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat, dediğini rivayet etmiş. Yine de, kesin bir laf edip günaha girmek istemem…

Konuyu dağıtarak daha fazla uzatmayayım…

Nikâhtan amaç, birlikteliğin yasallaşması, kadının haklarının korunması, herkese duyurulması. Şer’i yasalar zamanında kılınan nikâhla, şimdi resmi dediğimiz nikâh arasında fark yok lakin günümüzde şer’i yasalar geçerli olmadığına göre, resmi denilen nikâh kâfi ama kişiler ayrıca dini de bir yanı olsun istiyorlarsa, yine imama gerek yok. Aile fertleri arasında ya da eşler sadece kendi aralarında iki şahitle de sağlayabilirler bunu. Yani Allahtan, evliliklerini kabul edip hayırlı kılması, hayırlı evlâtlar nasip etmesini dileyerek dua edebilirler, işin maddi boyutu ise ki dini nikâhta buna mehir deniliyor, yani boşanma halinde ödenecek para zaten günümüz yasalarıyla belirlenmiş ve güvence altına alınmış durumda…

Çocukları olduğunda, bir aile büyüğü ya da çocuğun babası, kulağına ezan okuyup adını söyleyebilir. Mevlit de malumunuz şiir, arada okunan dualar ve Kurandan alıntılar esas olan. Onların da Arapça okunuşuyla, hiçbir şey anlaşılmamakta… Mevlit yerine, misafirlere yapılan ikramlar yanı sıra, Kurandan güne atıflı ayetler Türkçe okunur, dualar Türkçe yapılırsa, daha anlamlı ve yararlı olacaktır ki bunu aileden biri de yapabilir, yani imama yine gerek yok!..

Gelelim cemaatle kılınan namazlara, cami cemaatinden biri de kıldırabilir namazı. Cenaze namazını da aynı şekilde… Talkına gelince, onu da orada bulunanlardan biri yapabilir, gerçi gerekli midir, işe yarar mı, ölü bunu duyar mı, uygulayabilir mi bilemem, bu konuda da çeşitli görüşler var ama bu konuya da derinlemesine girerek lafı uzatmak istemiyorum. Gerekirse bir gün bu konuyu da ele alırız.

Görüldüğü gibi, onlarsız günümüz yok ama aslında onlara gereksinimimiz de yok!  imamların görev diye yaptıkları her şey, herkesçe yapılabilir!..

Tabii dinini iyi bilenler, hurafelerden arınmış olanlarca!..

O nedenle bizlere çok iş düşüyor ama öncelikle de Kuranı iyi okuyup iyi anlamak gerekiyor!!!

Perihan Reyhan Alkan

Sadaka-i cariye: Sürekli sevaba vesile olan hayır-hasenat, okul, cami, çeşme, hastane, sağlık ocağı, bakım evi, yurt, oralara gerekli olan araçlar vb.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.