İLK İZLENİMLERİM

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İLK İZLENİMLERİM

Dünden (20 Mayıs 2017) bu yana anavatandayız.
Ekimin 24’ünde döneceğiz yavruvatana.
Bavullarımızı aldık, taksiye binecek ve Esenler’e, otobüs terminaline gideceğiz. Hemen başımızda bitiyor biri. Taksi bulmamıza yardım etmek ve bavullarımızı taksiye taşımak için. Hiçbir şeyin ucundan tutmamıza izin vermiyor hanidiyse. Bavullar yerleşir yerleşmez de sağ elini uzatıyor açık durumda. Yalvarır bir ses tonuyla ve bir dilenci yakarısıyla para istiyor. Ne vereceğimizi bilemeden tutuşturuyoruz eline bir miktar para.
Biniyoruz arabaya ve “Esenler’e lütfen! diyoruz.
“Yolculuk nereye Bey Amca?” oluyor, alışılmışın dışında, çok az konuşan sürücümüzün ilk tümcesi.
“Bursa’ya.” diye yanıtlıyoruz soruyu.
Otobüs terminalinde çevrenizi atmacalar saracak, sakın ola yüz vermeyin onlara!” diye uyarıyor bizi.
Daha arabanın kapısını açar açmaz sarıyorlar çevremizi bu atmacalar.
“Yolculuk nereye? Bavulları taşıyalım. Hangi firmayla gideceksiniz? Siz zahmet etmeyin! Zaten yorgunsunuzdur. Biz taşıyalım.”
Uyarıldık ya!
“Teşekkür ederiz. “Biz taşırız. Yardıma gerek yok!” diyoruz. Bakışları hemen dostçadan düşmancaya dönüyor atmacaların.
Sonra temiz giyimli bir başkası geliyor.
“Yolculuk nereye beyim? Firma görevlisiyim ben. Yardımcı olayım.” diyor ve elimizi eşyalarımıza sürmemize fırsat vermeden götürüyor görevli olduğu firmaya.
Alıyoruz biletlerimizi. Vakti gelince de biniyoruz otobüse.
Daha bismillah demeden, tesettürlü bir genç kız kucaklarımıza kartvizit büyüklüğünde, üzerinde anne ve babasının öldüğü, dört kardeşine bakmak zorunda olduğu ve yardımlarımızı beklediği yazılı bir kart bırakıyor.
Daha biz bunun ne anlama geldiğini kavramaya çalışırken önümüzdeki koltukta oturan beyden geliyor ilk tepki:
“Ülkenin her tarafı dilencilerle doldu. Dilenciler ülkesi oldu Türkiye!”
Hemen bir görevli giriyor otobüse o hanımın arkasından; “Verin o kartları bana lütfen! Sen de hemen in arabadan!” diyerek bizi bir açmazdan, otobüs yolcularını da bu hanımdan kurtarıyor.
TÜSİAD`ın Yüksek İstişare Kurulu toplantısında “Her şey huzura ve refaha kavuşmadan OHAL`i kaldıramayız.” buyuruyorlar Cumhur Başkan.
Nasıl olacaksa?
Cumhur Başkan’ın “Her şey” dediği ülke olsa gerek.
Ülke nasıl huzur ve refaha kavuşacaksa?
İç barıştan söz edilemeyecek bir durumdaki ülkede huzur nasıl sağlanacaksa?
Huzur sağlanılmadan refahtan söz etmenin bir anlamı, bir kıymet-i harbiyesi söz konusu değilken nasıl geleceklerse huzur ve refah?
Ülke dilenciler ülkesine dönmüşse ve bundan kurtuluşun nasıl olacağına bir Allah kulunun yanıtı yoksa…
Ne huzur gelir bu ülkeye ne refaha kavuşur insanlar…
İlk izlenimim koca bir umutsuzluk oldu benim.
Görevim, görevimizse bu koca umutsuzluğu umuda dönüştürmektir.
Bunun bilincindeyim.
Karamsar bir tablo!
Mutluluğun resmi de değil!
Onu da biliyorum.

Hasan Arslan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.