İLERİ DEMOKRASİNİN SİVİL ANAYASASI

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Parlamentodaki partiler yeni anayasayı hazırlayacak bir komisyon kurulması ve çalışmalara önkoşulsuz başlanması konusunda anlaşmaya vardılar. Başbakan, bu komisyona önkoşulsuz üye veren muhalefet partilerine teşekkür bile etti. Yeni anayasa, daha doğrusu ”ileri demokrasinin sivil anayasası” yapım işi tüm hızıyla sürmektedir. İleri demokrasinin sivil anayasasını hazırlayacak uzlaşma komisyonunun bu hafta çalışmalarına başlayacağı beklenmektedir. AKP’nin komisyon üyesi olan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ; ”komisyonda bir iki madde dışında fazla tartışma yaşanmayacağını” söyleyerek, durumu kısaca özetlemiş oldu.

CHP’nin komisyon üyesi Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, anayasadan Türk kelimesinin çıkarılarak, yerine ”anayasal vatandaşlık” tanımının konulmasını savunmaktadır. Bunun üzerine MHP Grup Başkan vekili Oktay Vural; ”yeni CHP’nin kafası karışık, ne yapacağını bilmiyoruz?” demiştir.
İleri demokrasinin sivil anayasa tartışmalarının odağında; ‘Türklük’ kavramı ile ‘resmi dil’ kavramı bulunmaktadır. Türklük kavramı, vatandaşlık kavramına indirgenemeyecek önemdedir ve herhangi bir etnik kimliğin adı değil, ulusu birleştiren bir üst kavramdır. Atatürk, ”Türk ulusu, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olan Türkiye halkıdır” diyerek, ulusu belirli bir coğrafya üzerinde oturan halkın bütünü olarak kucaklamaktadır. Ulusçuluk, etnik kökene dayanmayan bir yurtseverliktir. Hiçbir anayasada etnik kimlikleri, ulus gibi gösterecek kavramlara yer verilmez. Türkiye’nin, farklı etnik kimliklerle yüzyıllar boyunca kaynaşarak oluşturduğu bir ulus devlet olduğu, tarihsel, sosyal, hukuksal bir gerçektir.

Devletlerin ‘resmi dili’ olur. Bir ülke halkının, günlük yaşantıda farklı diller konuşuyor olması ve etnik özellikler, tek bir resmi dil gerekliliğini ortadan kaldırmaz. Türkçe’nin resmi dil olması, herhangi bir dayatmanın değil, toplumsal, tarihsel, kültürel gerçekliklerin ve bunların sonucunda ortaya çıkan gerekliliklerin sonucudur.

Bunların yanında ”anayasanın ideolojisi olmaz” diye ortaya çıkan aymazlar da bulunmaktadır ve göz göre göre toplumu kandırmaktadırlar. İşin özü, ideolojisi olmayan bir anayasa, yok hükmündedir. Bizim anayasamızın ideolojisi, yeryüzünde emperyalizme karşı ilk kez kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşımızın, tam bağımsızlığımızın, aydınlanma devrimimizin ve ülkemizin varlık nedenlerini oluşturan ilkeler olmalıdır.

Emperyalizmden beslenenler ya da emperyalizme maşa olanlar hep birlikte ileri demokrasinin sivil anayasasını yapmak üzere bir araya getirilmişlerdir. Daha on üç ay önce yapılan halk oylamasıyla, anayasanın 26 maddesi değiştirilmiştir. Ülkemizin birikmiş büyük sorunları bir kenara itilerek, ileri demokrasi diyerek anayasa yapmak işine sarılmak, ileri faşizmin ayak sesleri olarak bize geri dönecektir. Yeni bir anayasadan önce, Seçim Yasaları ile Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesi gündeme getirilmelidir. Ancak, milletvekillerini seçen dört partinin genel başkanı, bu durumdan şikâyetçi değillerdir.

Geçtiğimiz Nisan ayı içinde Cumhuriyet Halk Partisi, bütün sorunları bırakarak yeni anayasa için hazırlıklara başlamış ve bu konuyla ilgili olarak TÜSİAD’ın kıdemli anayasa hazırlayıcılarından zamanın Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum çalışmalarda bulunmuştu. Süheyl Batum yeni anayasayla ilgili önerilerini şu şekilde sıralamıştı: Milli Güvenlik Kurulu kaldırılmalı, Genelkurmay Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı, Türbana üniversitelerde şartlı olarak izin verilmeli, Anadilde öğretim anayasaya girmeli, Kürtçe seçmeli ders olmalı, Anayasadaki Türklük tanımı değiştirilmeli…

Yakın zamana kadar Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi’ni birleştirerek, Demokrat Parti’ye genel başkan olacağı gündeme gelen Süheyl Batum, hayatın ve projelerin cilvesi sonucunda, 22-23 Mayıs 2010 kongresi sırasında CHP’ye katılarak, sırasıyla parti meclisi üyesi, genel sekreter, genel başkan yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili oldu. Vatan Gazetesi’ne verdiği röportajda; ”ben hayatımda hiçbir gün merkez sağcı olmadım” diyerek, siyasette ilkelerini de ortaya koydu. Süheyl Batum, eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in koordinatörlüğünde TÜSİAD’ın 1992 yılında hazırlattığı anayasa taslağını yazan ekipte yer almıştır. Söz konusu taslak, 2007 yılında AKP tarafından Ergun Özbudun’a hazırlatılan anayasa taslağına olan yakınlığı ile bilinmektedir. ”İdeolojilerden arınmış, liberal anayasa” olarak adlandırılan taslağın hazırlayıcılarından olan Batum, TÜSİAD’ın Görüşler dergisinde yazdığı yazılar ve TÜSİAD için hazırladığı AB raporları ile de dikkatleri üzerine toplamıştır.

Bahçeşehir Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi Dekanlığı ve Rektörlük görevlerinde bulunan Süheyl Batum, Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmalar Merkezi’nin Danışma Kurulu’nda da görev almıştır. Bu merkezin işbirliği yaptığı kuruluşlar ise, CIA’nin yan kuruluşu RAND Corporation (Research and Development – Araştırma ve Geliştirme Kuruluşu) ve Yeni Muhafazakârların (Neo-conservatives, kısa adı Neocon) kurduğu Demokrasi Savunma Vakfı’dır. Süheyl Batum, 3-4 Aralık 2004 tarihleri arasında düzenlenen ve Fethullah Gülen’in organizasyonu olan ”Abant Platformu” toplantılarının ”Vesayet ve Demokrasi” başlığıyla gerçekleştirilen ”Brüksel Abant Platformu” toplantısının katılımcıları arasında da yerini almıştır.

Süheyl Batum’un anayasadan Türk kelimesinin çıkartılmasıyla ilgili haberi Cumhuriyet Gazetesi bile 15 Ekim Cumartesi günü yayınlamamıştır. Bu haber neden ve kimler tarafından engellenmiştir bilinmesi gerekir? Yoksa gazetenin İstanbul’daki yöneticileri de mi Türk kelimesinden rahatsızdırlar, ya da Cumhuriyet Gazetesi, adının başına ”yeni” sözcüğü almaya mı çalışmaktadır? 16 Ekim Pazar günü, Cumhuriyet Gazetesi’nde yılların büyük gazetecisi Cüneyt Arcayürek, Güncel adlı köşesinde bu konuyu yazmıştır. İnsanları iyi tanımadan, geçmişlerini araştırmadan, büyütmek kompleksinden sıyrılmalıyız. Bugün AKP’ye karşı muhalefet yapan birçok ünlü ismin, geçmişte Fettullah Gülen için övgü dolu yazılar yazdığını kaç kişi anımsamaktadır? Adlarının başına ”yeni” kelimesi koyarak, laik ve demokratik cumhuriyetimizi koruyacağını sananlar, toplumu kandırmaktadırlar.

Yapılmak istenen ileri demokrasinin sivil anayasası ile terör, işsizlik, açlık, yoksulluk, yolsuzluk, talan, hukuksuzluk, çocuklara ve kadınlara yönelik taciz ve şiddet çözülecek mi? CHP’nin ”cumhuriyeti koruyacağız” sözü gerçekleşecek mi? İleri demokrasi kandırmacasıyla ileri faşizm gelince, yanıldığımızı ve aldatıldığımızı göreceğiz. Geç kalmadan, demokratik tepkilerimizi vermenin zamanıdır…

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.