İLERİ DEMOKRASİ!

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AP Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten ve Almanya Yeşiller Partisi eşbaşkanı Cem Özdemir, Türkiye’de Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının istifaları nedeniyle demeçler patlattılar.

AB yetkililerinin öteden beri Türkiye’nin Laik ve bağımsız yapısından hep rahatsızlık duymuşlardır. Bu rahatsızlıklarını da yeri ve zamanı geldiğince, fırsatını bulduklarında ”demokrasi ” bağlamında yüksek sesle dillendirmekten de çekinmemişlerdir.

Bazen Atatürk’e takarlar; ”Atatürk Resimlerinin kaldırılmasını ” AB’ye girmenin ön şartı sayarlar.

Cem Özdemir ise,” Almanya Genel Kurmay Başkanının ismini bilmemesini” Demokratlığının göstergesi olarak görerek, Türk Gençlerinin de Türkiye’nin Genel Kurmay Başkanının adını bilemeyecekleri için mutlu olacaklarından dem vuruyor.

Cem Özdemir, Avrupa’da ve Almanya’da etik sayılmayan uçak bileti kullanımından dolayı

AP Milletvekilliğinden istifa ederek siyasete nokta koyma kararı almıştı. Biz de öyle olduğu inancıyla istifasını örnek davranış olarak algılamıştık.

Daha sonraları hiçbir şey olmamış gibi politikaya balıklama dalmış, Yeşillerin eş başkanlığına seçilmişti.

Cem Özdemir Türkiye’nin Laik yapısıyla, Kemalist düşünce yapısıyla hiç barışık olmadı.

AKP döneminde ise bizdeki liboşların izinden giderek geçenlerde TSK’ni aşağılayıcı demeçler vererek AKP’nin sözcülüğüne soyundu.

Yakında kankası gibi CHP’yi Sosyalist Enternasyonal’den atılmasını, onların yerine AKP’nin birliğe alınmasını isteyebilir ama Allahtan sosyalist değil.

Türkiye’de darbelerden en fazla zarar görenler demokratlar, solcular ve aydınlar olmuştur.

Bugün darbe yapanlar değil, ABD’nin emperyalist buyruklarına karşı çıkanlar kanıtsız, uydurma belgelerle özel görevli cemaat savcı ve yargıçlarınca tutuklanmışlardır.

Hukuk devletlerinde özel görevli mahkemeler olamaz. Darbe dönemlerindeki faşizan yasalara dokunmayan AKP iktidarı, çoğunluğu din eğitimi almış İmam Hatip okullarından çıkışlıların oluşturduğu şu anki bürokrat ve yargı kadrolarıyla düzenlemeye çalıştığı Ilımlı İslam modelindeki Türkiye sizin hoşunuza gidebilir!

Birçok delilin, belgenin nasıl düzmece olduğunun kanıtlandığını belki görmek istemeyebilirsiniz!

Aramalarda toprak altından 2004 de gömüldüğü savıyla çıkarılan mühimmatlara sarılmış gazetelerin tarihinin 2007 tarihli gazeteler olduğunu bilmezlikten gelebilirsiniz. Sizin düşündüğünüz ileri demokrasi şablonuna uygun olabilir!

The Times Gazetesinin araştırmalarında 2002 Aralık ayı tarihli bir belgede 2006 yılında kurulmuş Türk Gençlik Birliği derneğinin adının geçmesini ve Emniyet ve yargıda yapılan yolsuzlukları ele alan ve kanıtlayan araştırmacı gazetecilerin darbeci suçlamasıyla kanıtsız tutuklanmaları belki sizin ileri demokrasi anlayışınıza uygun olabilir!

Yetmiş gazetecinin ve yazarın kanıtsız tutuklanmaları, üç yılı aşkın süre suçlarını dahi bilmeden yatmaları, azılı katiller gibi tek kişilik hücrelerde tutulmaları sizin ileri demokrasi anlayışınıza uygun olabilir!

Başbakanın buyurduğu gibi kitabın bombadan daha tehlikeli olduğuna hükmederek basılmamış kitabı yasaklatıp yazarını tutuklatması sizin ileri demokrasi anlayışınızla örtüşebilir!

Medyanın tamamına yakını bertaraf edilerek AKP iktidarının propaganda aracı durumuna getirilmelerini bir günlük zamanınızı harcayarak incelerseniz göreceksiniz. Muhalefetin giderek sesinin kısıldığı, yansız olmaya çalışan medya patronlarına kestiği yasal olmayan vergi cezaları nedeniyle gazeteciler gazetelerinden atıldılar, işsiz bırakıldılar.

Doğan Medya patronu, teslimiyetini televizyonlardan açıklarken bu teslimiyet sizin ileri demokrasi anlayışına uygun olabilir!

Hükümeti eleştiren liberal bir bayan gazeteciye başbakan tarafından ”Namert” olarak ilan edilmesiyle TV programlarından çıkarılması belki sizin ileri demokrasi anlayışınızla paralel olabilir!

Vatandaşı ve Federal Milletvekili olduğunuz Almanya’da Türk kökenli insanların dini ve insani duygularını istismar ederek yoksul Müslümanlar için toplanan paraları iç eden Deniz Feneri vurguncularını Alman yargısı Almanya ayağını yargıladı ve mahkûm etti.

Ama Alman yargısı asıl suçluların Türkiye’de olduğunu belirtti.

AKP Hükümetine yakın olan ve Başbakanın çevresinden olan zanlılar yıllarca korundu.

Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilinin ve diğer muhaliflerin özel, aile gizliliğine giren telefon konuşmaları bile yandaş gazetelerde yasa dışı yayınlanırken, Deniz Feneri davasına yayın yasağı getirildi. Şimdilerde Deniz Feneri davasının savcıları Adalet Bakanlığı müfettişlerince sorgulanıyor, gözdağı veriliyor.

Ergenekon savcıları hakkında onlarca suç duyurusuna rağmen aynı Adalet Bakanlığının sessiz kalması sizin ileri demokrasi kültürünüzle uyuşmuş olabilir!

Bugün Türkiye’de insanlar dinlenme korkusuyla telefonla konuşmalarını şifreli konuşmaya başlamaları hayran olduğunuz AKP’nin ileri demokrasi modelinde haklılığını savunabilirsiniz! Avrupa’da ve Almanya’da emeğiyle yaşayan insanların yine dini inançları istismar edilerek Camilerde yapılan reklamlarla Kombassan, Jet-Pa, Endüstri Holding, Yimpaş gibi dinci yeşil sermaye holding vurguncularınca alın teriyle kazandıkları birikimleri hortumlandı. Bu vurgun paralarının Türkiye’de bazı partilerin kasalarına aktarılmasına karşı dişe dokunur bir tepkinizin olmamasını ileri demokrasi yapılanması için gerekli olduğunu düşünebilir, içinize sindirebilir, başbakanın dediği gibi ”Paraları verirken bana mı sordunuz? Diyebilirsiniz!

Ergenekon davasında yedi Mahkeme başkanı görevinden alındı.

Bu Yargıçların görevden alınma nedenleri; üç yılı aşkın süredir suçlarını bile bilmeden hapiste tutulan, gazetecilerin, bilim adamlarının, siyasi parti liderlerinin tahliyelerine karar vermeleridir.

Sizin alkışladığınız AKP’nin ileri demokrasisinde eğer biri cemaat savcıları birilerinin tutuklanmalarını istediyse, yargıçlar tahliye kararı veremez. Verirse tenzili rütbe ile sürülürler. Siz de bu savcılar gibi düşünebilirsiniz. Sizin ileri demokrasi anlayışınızla paralel olabilir!

Başbakanın ”Kadınlar erkeklerle eşit olamaz” yargısına vardığı Türkiye’de günde en az beş kadın kocaları kardeşleri ve aile kararlarıyla katledilmekte. Kadınlar için sığınma evleri teker teker kapatılarak şiddete uğrayan kadınlar kocalarının şiddetine teslim edilmelerine ileri demokrasinin gereğidir diyebilirsiniz!

Dünya kenti İstanbul’da şortla otobüse bindiği için erkeklerce yumruklanmasını, ramazanda sigara içtiği için bir bayanın dayak yemesini ileri demokrasinin raconudur diye savunabilirsiniz!

Üstelik AKP yandaşı dinci gazete Yeni Şafak Yazarı dinci Profesör’ün ; ” Müslüman, kamuya açık yerde dine, ahlaka, adaba aykırı davranışa müdahale etmekle sorumludur.” Fetvası sizin ileri demokrasi anlayışınıza uygun olduğu için içinize sindirebilirsiniz!

Partinizin kuruluş nedenlerinin başında gelen çevrecilik Türkiye için de geçerli olması gerekirken Türkiye’nin en değerli ve güzelliklerle dolu koylarına Hidro Elektrik Santralleri (HES) yapılması için iktidarın yasa tanımaz tavırlarını ileri demokrasi hatırına onaylayabilirsiniz! Hopa’da HES’lere karşı çıkan göstericilerin terör örgütü üyeleri suçlamasıyla dayaktan geçirilmesini, emekli bir öğretmenin öldürülmesini ileri demokrasinin gereği olduğuna inanabilirsiniz!

Parasız Eğitim isteyen öğrencilerin pankart açmaları nedeniyle tutuklanmalarını, hapsedilmelerini, üniversitelerden atılmalarını ileri demokrasinin gereklerinden olduğunu savunabilirsiniz!

Sanat eseri heykellerin Ucube benzetmesiyle yıkılması ileri demokrasi anlayışınıza sığdırabilirsiniz!

O eleştirdiğiniz, küçümsediğiniz Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları isimsiz muhbirlerce imzasız E Maillerle tutuklanan komutanların demokratik olmayan, hukuk dışı, dikta rejimlerinde olan özel -cemaat- mahkemelerinde değil, bağımsız mahkemelerde yargılanması ve suçlu bulunurlarsa o mahkemelerle hüküm giymelerinin gerektiğini savunmuşlar, hükümetin reddetmesi nedeniyle istifa etmiştir. Bu Çok onurlu bir tepkidir.

Almanya ile Türkiye’nin geçmişini kıyaslamanızdaki yanılgınızdan dolayı ön yargılı olduğunuzu sanıyorum.

Mussolini, Franko, Hitler faşist diktatörlerdi. Milyonlarca insanın kanını dökmüş tescilli canilerdir. Onları Atatürk’le kıyaslamak kimsenin haddi değildir.

Atatürk dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devrimcisidir.

O, Emperyalizme karşı kurtuluş savaşını kazanan ilk ve tek liderdir.

Yaptığı devrimler, onun en onurlu eserleridir ve devrimciliğinin kanıtlarıdır.

Eleştirebilirsiniz, sizin anladığınız ileri demokrasi anlayışınıza uygun olmadığını savunabilirsiniz. Ama onun devrimlerini, kapitalizmin çıkarlarına engel olduğu için dinci yapılanmalarla yok edilmesine izin vermeyiz.

Biz, Türkiye’nin çağdaş, laik, demokrat, hukuk devleti çizgisinden sapmadan daha ileriye, hak ettiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşması için mücadeleye devam edeceğiz.

Bunun bedeli ne olursa olsun her bedeli ödemeye hazırız.

Yeter ki siz gölge etmeyin!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.