İKİNCİ İKİZ KULE Mİ?

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İKİNCİ İKİZ KULE Mİ?

11 Eylül 2001’de ABD’de dört uçakla tarihin en büyük saldırısı gerçekleşti. Uçaklardan ikisi ünlü Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine, biri Pentagon’a çarparken, nereye yöneldiği bilinmeyen bir başka uçak da iddiaya göre yolcuların isyanıyla hedefine ulaşmadan düşürüldü.

Olayın hemen akabinde yapılan resmi açıklamaya göre dört uçakta bulunan El Kaide üyesi 19 terörist, bıçak, biber gazı ve sahte patlayıcılarla uçakları ele geçirdiler. Özel uçuş eğitimi almış bu teröristlerin yönlendirmesiyle uçaklar hedeflerine çarptılar. Çarpmaların etkisiyle Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin ikisi de yerle bir olurken, Pentagon’un da bir bölümü yıkıldı.

ABD, 11 Eylül saldırılarından sonra Ortadoğu’ya büyük bir savaş ilan etti. Saldırıları gerekçe gösteren dönemin ABD Başkanı George W. Bush, önce Afganistan, ardından da Irak’ı işgâl etti. ABD Başkanı George W. Bush “Terörizmle Savaş Kampanyası” başlattı ve bu kampanya ile NATO’nun 5. maddesini işletmeye başlattı:
“ Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir.”

Bu Kampanya’da ABD’ye başta Birleşik Krallık olmak üzere birçok ülke destek oldu. 11 Eylül saldırıları sonucu, başta ABD olmak üzere batılı devletler de Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarında büyük artış görüldü.

Afganistan işgali (Ekim 2001),
Irak’ın işgali ( Mart 2003),
Anders Behring Breivik’in  Norveç katliamları (2011) 91 ölü,
Benazir Butto 27 Aralık 2007 tarihinde Ravalpindi’de öldürüldü.
Dünyanın her yanından insanlar kaçırılıp ya öldürüldü ya da işkence ile ifadeleri alınmak üzere değişik ülkelerdeki gizli sorgu merkezlerinde aylarca gözaltında tutuldu.
Yine 1.000’e yakın insan yasa dışı yollarla kaçırılarak Küba’daki Guantanamo Amerikan askerî üssüne götürülerek yıllarca suçlanmaksızın hapiste tutuldu.
Gizliden gizliye sürdürülen medeniyetler çatışması 11 Eylül ile birlikte belirgin bir hal aldı.
İslamiyet terörizm ile aynı kefeye konuldu.
Günümüzde devam etmekte olan Suriye gerçeği var. Avrupa ülkelerinde camilerin kundaklanması, karikatür krizleri, NSU var.  Günümüzde PEGİDA yürüyüşleri var ve  Fransa’da Charlie Ebdo katliamı var.

Ancak, İslâm ülkeleri bütün bu olup bitenlere rağmen, ABD ve yandaşlarına karşı yine de birlik olamadı. Hâlâ, her biri ayrı telden çalıyor.

Rusya’nın çöküşünden sonra, Margaret Thatcher’ın önerdiği ve Amerika’nın hedefine koyduğu yeni düşman İslâm’dı. O düşman bugün, ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan Avrupa Birliği’ne de lazım oldu.

Dresden’de Ekim 2015 yılında 300 kişi ile bu düşman dünyaya ilan edildi; Müslümanlar, yani İslâm: „Patriotische Europäer gegen die Islamisierung des Abendlandes (PEGİDA)„ , .“Batı’nın İslâmlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar.“) Aranan düşman Müslümanlardır.

Aslında bu düşmanı, Margaret Thatcher, 1990 yılında, İskoçya’daki NATO toplantısında işaret etmişti: “Sovyetler Birliği yıkılmıştır, karşımızda düşman kalmamıştır. Ama düşmansız bir ideoloji yaşayamaz. Yeni bir düşman bulmamız lazım. Düşman aramaya ise gerek yok; yeni düşmanımız İslam’dır.” (AA / Hürseda Haber. 09.04.2013/09:22)

2015 de Dresden yürüyüşü 18.000 ne ulaştı. Paris katliamıyla da Dresden yürüyüşü taçlandırıldı.

Fransa’da 17 kişiyi öldüren teröristler, hüviyetlerini unutup(!) gittiler. Terör eylemi yapmaya giden insanlar kimliklerini niçin unuturlar arabada bilinmez. Kimlik bırakmaları yetmiyor bir de “tekbir” çekiyorlar.

Türkiye’de de böyle olurdu AK Parti iktidarından önce: Bir cinayet işlenince mürteciler işledi denirdi, Danıştay basılır tekbir çekilirdi. Turan Dursun öldürülür mürteciler öldürdü, Madımak Oteli’nde insanlar yakılır, “Mürteciler yaktı”, Uğur Mumcu öldürülür,” Mürteciler öldürdü. Bahriye Üçok öldürülür,” Mürteciler öldürdü.” denilirdi.

Avrupa’da olan bu olaylar bana çok tanıdık geliyor. Vurun abalıya.

Kur’an, cana kıymaya sıcak bakmaz, kasten insan öldürenin ebedi olarak cehennemde kalacağını söyler Kur’an. Terörün her türlüsünü lanetler: “Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir.” Der.. (Nisa 93)
Biraz daha ileri gider ve ses tonunu yükselterek: “Eğer bir kimse bir insanı öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir; ve bir kimse bir hayat kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur.” Diye vurgu yapar. (Maide 32)

Böyle bir Kitap’a, inanan Müslüman insan öldüremez. Bu mümkün değildir. Müslüman adam öldüremez. Müslüman canlı bomba olamaz, Müslüman savunmasız insanlara silah çekemez. Çünkü o Müslümandır. Allah’a inanır, ahirete inanır. Orada hesaba çekilecektir. Orası onun ebedi yurdudur.  Üç günlük dünya hayatını ebedi olana tercih etmez Müslüman.

Ancak her toplumda olduğu gibi, paranoyak, satılık,  vicdansız insanlar Müslümanların içinde de bulunabilir. Bunlara bakarak Müslümanların geneliyle ilgili hüküm verilemeyeceği gibi, dinlerine, peygamberlerine ve kutsal değerlerine hakaret edilemez, edilmemelidir, aşağılanmamalıdır. Fikir hürriyetinin, ifade hürriyetinin arkasına sığınılarak Müslümanlar provoke edilmemelidirler.

Orada katledilen insanların yardımına ilk  koşan yakındaki caminin imamıdır. İşte Müslüman odur. O öldürülenlerin Müslüman mı gayri Müslüm mi olduğuna bakmadan yardıma koşmuştur.

Medya patronu Rupert Murdoch’un Fransa’daki saldırıdan dolayı söylediklerine göre bundan sonra Avrupa’da yaşayan Müslümanların işi oldukça zor gibi: “Tüm Müslümanlar özür dilemelidirler.”

Yaratılmak istenen algı Müslümanlar teröristtirler algısıdır. Müslümanlar bu konularda dikkatli olmalıdırlar. Oyuna gelmemelidirler.

Sol Parti Başkanı (Die Lİnke) George Gysi’nin  Federal Mecliste yaptığı konuşmayla bitireyim yazımı: “ El- Kaide A.B.D tarafından kurulmuştur. Sovyetlere karşı Afganistan’da kuruldu. Sonra kontrolden çıktı.  Hamas Filistin Kurtuluş Örgütünü bölmek için MOSSAD tarafından kurulmuştu. Bunu hepimiz biliyoruz. Onlar da sonra İsrail’in başına bela oldular.
Artık tüm dünyada bu oyunları bir taraf bırakmak zorundayız.”

Velhasıl, Fransa’daki bu katliam ikinci ikiz kule saldırısı gibi geliyor bana. Artçılarına dikkat etmek lazımdır.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.