İKBAL HIRSIZLIĞI VEYA; BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİ ÇALMAK…

ABONE OL
18:21 - 01/10/2020 18:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

İKBAL HIRSIZLIĞI VEYA; 
BİR ÜLKENİN GELECEĞİNİ ÇALMAK…
Demokrasi; okur-yazar insanların harcıdır. 
Ülkesinde şeriat özlemi çeken, geçmişini unutmuş, biat yöntemi ile köleleştirilmiş, imza atmayı bile beceremeyen insanların yaşam tarzı değildir.  Onlar olsa-olsa demokrasi’yi bir araç olarak kullanırlar.
Yetmiş milyonluk ülkede, on milyon gencin sadece bir milyonu üniversite mezunu olabiliyorsa, 
Dokuz kusur milyon seçmeni ilkokul mezunu bile değilse, 
Seçilmiş lideri her gün meydanlara çıkıp insanları döver gibi, azarlar gibi konuşuyorsa, 
İnsanlar dini tercihlerine, etnik kökenlerine, siyasi düşüncelerine göre ayrıma tabi tutuluyorsa,
Yönetenler, tarihin tozlu sayfalarında eşiniyor, güzel bir ülkenin geleceğini oralarda arıyorlarsa,
Kucaklamak, hoş görü ile davranmak, sabırlı olmak yerine savunmasız vatandaşlarının üzerine Romalı gladyatör özentisi koruma güçlerini saldırtıyorsa, 
Bilim, fen, tıp, edebiyat, güzel sanatlar, teknoloji gibi ülkenin ihtiyaç duyduğu tercihler dururken bütün okulları dini okullar haline getirmeye çalışıyorsa,
Arap zenginlerinin Avrupa bankalarından kaçırdıkları kara sermayelerinin yedi eminliğini üstlenip, ülkenin zenginliği gibi gösteriyorsa, 
Geçmişte; vatanı, bayrağı, dini ve ailesi için kanını döken ve canını veren insanları, ülkeyi kurtaranları yok sayıyor, muhataplarından özür diliyor, bugünkü artıklarını muhatap kabul ediyorsa,
Vatan hainlerini, yol kesenleri, dağa çıkmış eşkıyayı, eli kanlı bebek katillerini bey yapıyor, paşa-paşa besliyorsa,
İktidar olduğunda beş parası yok iken, bugün dünyanın en zengin insanları arasına giriyorsa, 
Dün söylediği ile, bugün yaptığı birbirini tutmuyor ise, 
Bütün bunlara rağmen o ülkenin halkının %40’ı kendisini destekliyor ise;
Bunun adına demokrasi değil,  “İkbal hırsızlığı” veya “ülkenin geleceğini çalmak” denir. 
***    
Acı olan tarafı;
O ülkenin insanları, ellerinden çalınan geleceğin farkına varamıyorsa,
Uyuşmuş bir halde günü kurtarmanın derdine düşmüş ise, 
Rahatlık olarak kabul ettikleri mevcut düzenlerinin bozulmasını istemiyorlar ise, 
Duydukları “saklı korku” ları, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışını sürdürüyorlar ise,
Muhalefet denilen tutarsız, dengesiz, ayarsız liderler bütün bu gerçekleri fark edemiyor ise,
O ülke büyük bir uçuruma doğru sürükleniyor demektir.
***
“Öyle bir gün” yaklaşmaktadır ki, yangın kapılarını sardığında duyacakları pişmanlık; bugün biraz akıllarını çalıştırmak için harcayacakları çabadan çok daha büyük eziyetlere, vicdan azaplarına, korku tünellerine, borç bataklarının yükü altında ezilmeye, kararmış gündüzlerine neden olacaktır. 
Bugün büyük bir sevgi, koruma ve gelecekte büyük adam olmaları dileği ile büyüttükleri çocuklarının düştükleri kölelik sistemini, biat kültürünü, hürriyet duygusunu unuttuklarını görerek kahrolacaklardır. 
Ve o gün kaybettikleri tek şey, yıllarca çalışarak kazandıkları maddi değerler değil,  üzerinde “bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesin yaşamak için” savaşla kazanılarak kendilerine armağan edilmiş, cennet gibi bir vatan olacaktır.
O zaman dökecekleri gözyaşı, bugün kazanç olarak niteledikleri küçük çıkarlarının ne kadar boş olduğunun ispatı olacaktır.  
Umarım;  geçmişin değerlerini satmış, iki-üç Arap zengininin parasına yön vermek için ikbal hırsızlığı yapmış, ülkenin geleceğini çalmış olanlar;  ellerindeki “Sezar Gücü”ne rağmen,  demokrasi için yarattıkları “Brütüs”lerin ihanetini nasıl göremediklerinin pişmanlığını duyar ve vicdanları varsa onun çaresiz acılarına gark olurlar.  
Aksi halde ülkede kaybedilenleri yeniden kazanmak için yapılacak iç savaşta pek çok ana-baba geleceği çalınmış genç evlatları için yine ağıtlar yakacak, türküler çığıracak, ölüm çığlıkları atacaktır…
Unutturulmaya çalışılan bir geçmiş, budanmış bir gelecek, yoz bir kültür, günü yaşayan bir ülke bizi bekliyor…

Taner TÜMERDİRİM



Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.