İHANETİNİN NEDENİ VE SONUÇLARI

ABONE OL
18:06 - 01/10/2020 18:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İHANETİNİN NEDENİ VE SONUÇLARI

Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kurumları zirvesinde;
“Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul; bu açıdan, gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama; biz, bu şehrin kıymetini bilmedik. Biz bu şehre ihanet ettik. Hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum. Maalesef maddî kaygılar hassasiyetlerin önüne geçiyor. Şehirlerimiz giderek milyonlarca insanın hep birlikte yalnız olduğu yerler haline geldi. Ne yazık ki; böyle bir şehir atmosferinde hoşgörü de azalıyor.” dedin ya, bak ben sana bunun, bu ihanetinizin, bu ihanetinin gerçek nedenini söyleyeyim.
Senin ve ihanet içinde olan yol arkadaşlarının Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden zerre kadar haberiniz yok.

Sizin Atatürk’ten haberiniz yok.

İhanetinizin gerçek nedeni ondan haberiniz olmamasıdır.

Ondan haberiniz olsaydı, onun Gençliğe Hitabesi’nden de haberiniz olurdu ve onun o hitabede gençlere şunları söylediğinden de haberiniz olurdu.

Ne diyor Kurtarıcımız ve Kurucumuz nutkunun o bölümünde?

„BÜTÜN BU ŞERÂİTTEN DAHA ELİM VE DAHA VAHİM OLMAK ÜZERE, MEMLEKETİN DAHİLİNDE İKTİDARA SAHİP OLANLAR GAFLET DALÂLET VE HATTA HIYANET İÇİNDE BULUNABİLİRLER. HATTA BU İKTİDAR SAHİPLERİ ŞAHSÎ MENFAATLERİNİ MÜSTEVLÎLERİN SİYASÎ EMELLLERİYE TEVHİD EDEBİLİRLER.”

Senin ihanetinin gerçek nedeni, kişisel çıkarlarını ülkeyi istila eden emperyalistlerin ülke üstündeki siyasî amaçlarıyla birleştirmiş olmandır.

Kişisel çıkarların salt İstanbul’a ihanet etmiş olmakla bırakmamış, seni bunun çok daha ötesine taşımıştır.

İhanetinin boyutları bütün ülkeyi kapsadı senin.

15 yılda yazboz tahtasına çevirdiğin eğitim sistemiyle geleceğimiz olan çocuklarımıza ihanet ettin.
Aynı yastığa baş koyduğun, sonunda silahını sana da çeviren paralel yapılanmayla iş birliği yaparak kurduğunuz kumpaslarla silahlı kuvvetlere ihanet ettin.

Kara, hava ve deniz kuvvetlerinde yurtsever subay bırakmadınız.

Karada orduları yönetecek subay, havada jetlerimizi kullanacak pilot, denizde donanmaya komuta edecek kademe bırakmadınız paralel yapıyla birlikte.

15 Temmuz’a kadar ne istedilerse verdin onlara. Bunu ben söylemiyorum. Bu sözün sahibi, bizzat sensin.

15 Temmuz 2016’dan bu yana ona siz FETÖ diyorsunuz.

Ne yasama yasama, ne yürütme yürütme, ne yargı yargı.

Hallaç pamuğu gibi attınız demokrasinin bu güç dengelerini.

Ülkeyi OHAL ve onun size verdiği KHK yetkileriyle yönetiyorsunuz 15 Temmuz 2016’dan bu yana.
16 Nisan 2017 de kazanamadığınz, ama; bir yolunu bularak kazanmış gibi yaptığınız halkoylamasıyla parlamenter sistemi de dinamitlediniz. Ülkeyi tek adamın yöneteceği, yönettiği bir ülke durumuna getirdiniz halkın size vermediği, ama; sizin ondan almış gibi yaptığınız yetkilerle.

Ülke sınırları içinde hiçbir yurttaş, sayende, ne canını ne malını güvende sayıyor.

Dışarda sorun yaşamadığınız tek ülke kalmadı hanidiyse.

Dünyadaki her işe, sizi ilgilendirsin ilgilendirmesin, maydanozsunuz.

Yurdumuzun yurtta barış, dünyada barış ilkesini torpillediniz.

Ülkeyi her şeyi dışardan satın alan, dışarıya – nerdeyse – hiçbir satamayan ülke yaptınız 15 yıllık iktidarınızda.

Samanı dışardan alıyoruz, samanı! Bu bile tek başına ülke ekonomisinin sizin ellerinizde ne duruma düştüğünün en belirgin kanıtıdır.

Ne tarımda hayır bıraktınız ne hayvancılıkta.

En son Sırbistan’dan 5 000 ton, yani 5 000 000 kg et satın almakla övünüyordunuz.

İzzet Begoviç ters dönmüştür yattığı yerde.

İhanetinin listesini çıkarmaya kalksam roman yazarım.

Sözün özü; ihanetiniz İstanbul’a ihanetinizin sınırlarını fersah fersah aşıyor.

Bu ihanetin hesabını bağımsız yargıya vereceksiniz önünde sonunda.

O zaman sizi ben bile kurtaramayacağım.

Çünkü; demokrasinin güçler ayrılığı yeniden yaşam bulacak.

Yargı; onun bunun isteğine göre değil, Türk Halkı adına karar verecek.

Bugün yarına çıkacak.

Hasan Arslan

 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.