İHANET ANAYASASI

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İHANET ANAYASASI

 
8 Eylül 2014 tarihli İlk Kurşun Gazetesi’ndeki “İhanetin Düşündürdükleri” adlı yazım şöyle başlıyordu: “10 Temmuz 2014 tarihinde AKP, CHP, HDP’nin oylarıyla TBMM’de kabul edilen ve 16 Temmuz 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6551 sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ihanet yasasıdır ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na da aykırıdır.
 
Bu yasa ile teröriste silah bıraktırılmayacak, onun yerine Türk ordusuna silah bıraktırılacaktır. Bu yasa ile terör sona erdirilemeyeceği gibi, Türkiye Cumhuriyeti bir bütün olarak teröre sürüklenecek, terörist ve işbirlikçisi korunacaktır. Bu yasanın sonucunda Türkiye’de ulusal ve üniter devlet örgütlenmesini dağıtma süreci başlayacaktır ve buna bağlı olarak ülkemizde etnik ayrışmalar ve mezhep kopmaları tetiklenecektir. Kısaca bu yasa bir ihanet yasasıdır.”
 
İmralı Notları incelendiği zaman 26 Haziran 2014 tarihinde TBMM’ye gönderilen 6551 sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair” yasa tasarısının, TBMM’de görüşülmeden önce cezaevindeki PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’a sunulduğu anlaşılmaktadır. Siyasi iktidar tarafından çözüm süreci adı verilen bu yasa tasarısı, terör örgütü başının uygun görmesi üzerine TBMM’ye sunulmuştur.
 
TBMM’nin üzerinde konumlandırılan PKK terör örgütünün çocuk katili başının, cezaevinde cezasını çekmediği, özel olarak korunup kollandığı anlaşılmaktadır. Zaten İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi 2. Dairesi, 18 Mart 2014 tarihli kararında, PKK’nın terör örgütü olduğuna vurgu yaparak, Öcalan’ın, örgütü ile olan bağlantısının da altını çizmiş ve bu bağlantının sürdüğünü ifade etmiştir. Yani dünyada ilk kez bir terör örgütünün başının, cezaevinden de örgütünü yönettiği anlaşılmaktadır.
 
İmralı Notlarına göre, PKK terör örgütünün başının, “bu yasayı Kılıçdaroğlu’na da iyi anlatın” dediği anlaşılmaktadır. Bu durum Kılıçdaroğlu ve yeni CHP yönetiminin, çözüm süreci adı verilen emperyalist projenin dışında olmadığını göstermektedir. Zaten Kemal Kılıçdaroğlu’nun 20 Haziran 2014 tarihinde Diyarbakır’da, Dicle Toplumsal Araştırma Merkezi’nin 2. Tigris Diyalogları Toplantısı’nda sözde çözüm süreciyle ilgili konuşmasının ardından İmralı heyeti ile görüşmesinin de, proje kapsamı içinde olduğu anlaşılmaktadır.
 
6551 sayılı yasa kapsamında çözüm için getirilen seçenekler arasında 2. madde 1-a alt başlığında; “terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları belirler” açıklamasıyla, çözüm sürecinin sonunun yeni anayasa yapımına uzanacağı anlaşılmaktadır. Yani yeni anayasanın çerçevesinin İmralı’da çizildiği, İmralı Notları ile çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
 
İmralı Notları’ndaki yol haritası ile hareket edilince, vatana ihanet gündeme gelmiştir. TBMM dışında gizli görüşme sonucu üzerinde uzlaşılan 6551 sayılı yasayı, Anayasa Mahkemesi’ne taşımayan ana muhalefet partisi yöneticilerinin de, bu ihanete destek ve ortak oldukları anlaşılmaktadır. Bu gizli görüşme sürecinden bilgisi olan yeni CHP yönetimi, AKP, HDP, İmralı ve Kandil arasında yürütülen görüşmelerden de rahatsızlık duymamaktadır.
 
Ülkemizin çok büyük ve önemli sorunları varken, tekrar ortaya çıkarılan yeni anayasa yapım işi, TBMM’nin görev alanı içinde yer almamaktadır. Yapılmak istenen ülkemizi bölünmeye götürecek olan bu ihanet anayasasına karşı güç birliği oluşturmak ve karşı durmaktır. Özellikle muhalefet partilerinin “anayasa masasından” kalkmaları gerekmektedir. Çünkü yapılmak istenen yeni anayasa, bir kandırmacadır, bir ihanet anayasasıdır ve ülkemizi bölünmeye götürecektir…

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.